"Projelerinizi tam bir ay sonra, Temmuz 18'de istiyorum. Bir gün bile geç kalsanız bakmam. Teslim saati 23.59, eğer 1 dakika bile geç atarsanız orada yazıyor olacak. Geç proje geçersiz sayılacaktır."
Koca amfide sadece kadının otoriter sesi duyulurken öğrenciler gergince birbirlerine bakındı. Bir ay proje için yeterli miydi? Kesinlikle değildi! Hiç eğlenmeden geçen bir üniversite hayatı mı istiyordu bu kadın?
" Bir sorun olursa mail adresimden bana ulaşabilirsiniz."
Yanında getirdiği bir kaç kitabı kolunun altına aldı.
" WhatsApp'dan yazan olursa bu dersi geçmeyi sadece rüyalarında görürler."
Sınıftan dışarıya adımlarken giydiği topukluların sesi etrafı inletiyordu. Giydiği takım elbise vücut hatlarını daha da belirginleştiriyor, bakanın afet olduğunu düşünmesine sebebiyet veriyordu.
Edebiyat profesörü İclal Dere alanında bir çok başarıya imza atan başarılı bir kadındı. Her daim sert bir mizaca sahipti, dediğim dedikti.
Odasının önüne geldiğinde içeri girmiş ve kendini yorgunca sandalyesine atmıştı. Topukluları çıkarmış, giydiği kalem eteğin sardığı bacaklarını gerdirmişti. Yüzü tatmin olunmuş bir ifadeye bürünmüş, adeta küçük bir çocuk gibi sevinmişti.
Elleri takvimine ve bir kaleme uzandığında hızla bir sonraki ayın 18'ine geçmiş ve proje ödev son teslim tarihi olarak not almıştı.
Kapısı tıklatıldığında yavaşça toparlandı, dekan dahi olsa izinsizce odasına giremezdi.
" Gel."
Bileğindeki eski kayışlı saate bakındı ve içeri giren öğrenciyi inceledi. Spor bölümünden oldukça başarılı bir öğrenci diye hatırlıyordu.
" Merhaba hocam proje hakkında ufak bir sorunum var da, ön bilgilendirme için gelmiştim."
İclal başıyla onayladı ve pür dikkat dinlemeye başladı.
" Bir ay sonrasına, ayın tam 18'inde üniversitemizi temsil etmek için bir maç olacak. Antrenmanlarımız çoğalıyor, proje ödevini bir sonraki ay yapmak için izi-"
" Reddedildi. Zaman yarat, bu yapman gereken şey."
Öğrenci duydukları ile adeta aptala döndü. Kesinlikle reddedilmeyi beklemiyordu, üniversiteyi temsil edeceği için kesinlikle izni koparmayı bekliyordu.
"Efendim?"
İclal öğrencinin yüzündeki şaşkınlığı zevkle izledi. Kendisinden bu kadar emin olan herkese sinir olurdu, kendisini ayrıcalıklı gören herkes sinirini bozardı.
"Zaman yarat öğrenci." Eliyle kapıyı gösterdi. "Çık şimdi." Öğrenci şaşkınlıkla İclale bakarken sinirle kaşlarını çattı. "Hocam verdiğiniz proje için öğrencinin yemeden içmeden bir ay boyunca sadece sizin ödevinize çalışması gerekiyor. Hatırlatırım ki antrenmanlarım yoğunlaşıyor, vakti geldiğinde sabahın köründen akşama kadar antrenman yapıyoruz. Nasıl bir zaman yaratmanı istersiniz?"
İclal kaşlarını daha da çattı. "Üslubuna dikkat et, karşında arkadaşın yok. Size verdiğim ödev sadece özetini çıkarmak ve kendi yorumunuzu katmanızdı." Öğrenci güldü. "1200 sayfalık bir kitabın özeti hocam."
İclal sorunun nerede olduğunu anlayamadı, o öğrenci iken bu tarz ödevler beleş puandı. Sırf herkesin puanı yerlerde sürünüyor diye böylesine basit bir ödev vermişti. "Peki hocam, teşekkürler." Öğrenci arkasını dönmüş ve odadan ayrılmıştı. "Reddetti değil mi?" Takım arkadaşı alayla suratına bakarken diğerlerine ben demiştim gibi bir bakış sundu.
"Orospu çocuğu 1200 sayfalık kitabı okumamızı, özetini çıkarmamızı ve kendi yorumumuzu katmamızı söylüyor. Manas destanını sorsa daha kolaydı amına koyayım."
Yürümeye başladıklarında hepsi İclal'den yana yakınıyordu, kimse onun dersinden zevk almazdı. Konu iyi ya da kötü anlatması değildi, dersini en iyi şekilde anlatırdı. Konu kadının mahkeme duvarı suratına sahip olmasıydı. Dediğim dedikti, dekana bile eyvallahı yoktu.
"Dersi olan var mı?" Zehra sabahın köründe çantasına sıkıştırdığı çikolatalı açmayı yerken öne geçti ve onlara dönerek geri geri yürümeye başladı. "Benim var, üstelik Burcu hocayla." Herkes yüzünü buruşturduğunda dudaklarından geçmiş olsun dilekleri dökülüyordu.
Burcu hoca takık bir kadındı, ortak dersi olan öğrencinin haline vah vahtı. Elli yaş üstü ama bir o kadar genç ve agresif olan Burcu hoca öğrencilerin korkulu rüyasından birisiydi.
"Hacı kaçtım ben, bakayım şu bin iki yüz sayfalık kitaba. Özetini internetten bulup, anlamaya çalışayım bari." Ezra telefonundan daha şimdiden bir şeylere bakınmaya başladığında herkes haline gülmüş ve çok üzerinde durmadan başka bir konu hakkında konuşmaya devam etmişlerdi.
"Gidiyorum ben!" Ezra önüne dönmüş ve omzundaki spor çantasını düzeltmişti. "Sizi profesör diye önümüze getireni..."
Yavaş adımlarla durağa geldi ve otobüs beklemeye başladı. Madem ailesi onu desteklemiyordu, o da iyi idare edebildiğini onlara gösterecekti. Altından aldıkları araba ve ayda yalnızca on bin liralık harcama yapabileceği bir kart tutuşturulmuştu eline, en iyisini sergileyecekti.
Para onun için her şey demek değildi, ama doğduğu andan itibaren kuş tüyü yastıklarda değil de para dolu yastıklarda uyumuştu. Para hiçbir zaman onun dert etmesi gereken bir şey olmamıştı.
Sabancıların kızı galiba arkadaş.
Neyse, yeni kurgumuz vatana millete hayırlı olsun. Toksiklikten uzak bir kitle istiyorum, hadi bakalım.
Üniversiteli olanlar böyle bir şey yok demesin, ben hâlâ başlamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amour GxG
ChickLitİclal edebiyat profesörüydü, Ezra ise dersini almak zorunda olan bir spor öğrencisi.