"Baba bir dur gözünü seveyim." Arabadan indiği gibi peşinden koşuşturmaya başladım. "Ya bilerek yapmamıştır ki, kim senin kızına bilerek vursun? Hem vurmadı bile ya, çantanın kulbundaki o plastik yer geldi." Yanında koruma ordusuyla ilerlediği sırada yüzümü örttüm. Siktimin dedikoducuları bunu medyaya yansıtmış, evlatlıktan reddedildiğimi vurgulamışlardı.
Babam sinirden çılgına dönmüş, gecenin bir yarısı beni evden aldırtarak yanları götürtmüştü. Şimdiyse sabah olduğu gibi dekanın yanına gidiyorduk. Gece birçok telefon görüşmesi yapmış, çocuğun ailesine kadar çağırttırmıştı.
Utanıyordum.
Bizi karşılayanlarla bielikte odaya geçtiğimizde gerginlikle deri koltuğa oturdum. Babam zaten birisini kaplıyordu, kocamandı.
Dışarıda insanlar full bana bakmıştı, bizim hakkımızda konuşmuşlardı, rezil olmanın da ötesindeydim. Babama şikayet etmişim gibi duruyordu, sanki kendi başımın çaresine bakamazmışım gibi duruyordu.
İçeriye İclal hoca, Serkan denilen çocuk ve ailesi girdi. Çocuğun gözleri kıpkırmızıydı, dün geceden beri babam herkesi ayağa dikmişti. İclal hocanın gözlerine bir umut bakındım, bana dönse rahatlarım gibi hissediyordum.
Bana bak.
Ona bağırmasına gerek yoktu, canım acımamıştı zaten, spor okumama laf etmesi de sorun değildi. Ailemin öğrenmesine gerek yoktu ki, beni geri isteyeceklerdi. Kendi özgürlüğüm yok olacaktı, camdan bir fanusta yaşamamı isteyecekti.
Gözlerimi kapadım ve ellerimle yüzümü örttüm. Babamın bağırışları, hakaretleri, aşağlamaları, karşı ailenin medyaya yansımaması için iki büklüm olması.
"Aslında her şeyin suçlusu hocaları değil mi? Bu nasıl bir ödev de öğrenciler birbirine düşüyor?!" Kadın bağırdığında dudaklarımı ıslattım. Bunca süredir sakin sakin köşemde dinlemiş olabilirdim ama asla İclal hocaya laf söylemesine laf edemezdim.
"Çocuğunun terbiyesizliğini İclal hocaya mı yüklüyorsun? Eline tutuşturduğun üç kuruş parayla dışarı yollayıp, ilgilenmezsen olacağı bu. Çocuğuna aile terbiyesi vermeyen sizsiniz, toplum içerisinde nasıl davranmasını gerektiğini bilmeyen o. Sınıftaki herkesten ya notlar dilenir, ya gider ödevlerin cevaplarını satın alır ya da tüm dönem boyunca zorbalık yapmaya kalkar. Kaç yaşına gelmiş herifi İclal hoca mı zaptetmek zorunda? Anaokulu mu burası?"
Babam elimi bacağıma attı ve hafifçe vurdu. Gözlerimi ona çevirdiğimde gülsede susmamı işaret etti. Tekrar kadına baktığımda kıpkırmızı olmuş haldeydi, utanması gerekiyordu.
"Çocuğuma verdiğim terbiyeyi eleştirebileceğini mi sanıyorsun? Daha çocuksun, neyin ne olduğunu bilmeden bana na-" babamın yanımda hareketlenmesi ile sustu. İyi ki annem burada değildi, kadını parçalardı...
"Sesinizin tonuna dikkat edin hanımefendi."
Gözlerimi İclal hocaya çevirdim. Sadece susuyor ve konuşmaları dinliyordu, neden kendi hakkını savunmuyordu? İşinden olmaktan mı korkuyordu? Ben buradayken onun kovulmasına izin vermezdim ki. Gerekiyse babamın istediği gibi bir evlat olurdum, gene de kovulmasına izin vermezdim.
"Serkan sorunlu bir çocuk hanımefendi. Birçok defa kendisini özel olarak uyarmışlığım var, öğrencileri bir hiçmişcesine zorbalıyor. Defalarca kez buna son vermesini, bir sonraki sorununda onu dekanın yanına göndereceğimi açıkladım. Ben oğlunuza birden fazla şans verdim, o buna rağmen hadsizce gülerek gözlerini vücudumda gezdirebiliyorsa oğlunuz gerçektende sorunludur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amour GxG
ChickLitİclal edebiyat profesörüydü, Ezra ise dersini almak zorunda olan bir spor öğrencisi.