"Ezra! Dikkatini topla, öylece dikilerek ne yaptığını sanıyorsun sen?! Böyle mi yapıyorsun kaptanlığını? Böyle mi takımımızın en skorer oyuncusu olacaksın?"
Gözlerim dışarıya çıkardığım topta iken antrenöre döndüm. "Bir daha olmayacak." Kendimi bok gibi hissederken 4 numarada beklemeye başladım. Yedeklerden birisi tekrar servis alanına geçtiğinde derin bir nefes çektim içime, bok gibi hissediyordum. Aklıma durmadan edebiyat hocam gelirken kendimi onu düşünmekten alamıyordum.
Kız servisi bilerek bana yönlendirdiğinde kaşlarımı çattım ve tüm odağımı maça verdim. Yerimi almak isteyen birisine asla müsamaha göstermezdim. Topu pasöre çıkardım ve hızla geriye adımladım. Nihal topu tam istediğim şekilde kaldırdığında adımlamamı yapıp, zıpladım ve tüm gücümle topa vurdum. Bloğu kırıp, yerle buluştuğunda yerimde nefeslendim.
"Senden çok şey istemiyoruz Ezra, her zamankini yap geç." Başımı antrenöre çevirdiğimde tatmin olmuş bir şekilde gülümsedim. Bir tur döndüğümüzde pasördeydim. "Ezra götüne motor tak." Nihal omzu üzerinden Seline bakındığında güldüm. "Ya alın beni liberodan."
Zehra adeta kalp krizi geçirirken Selin düdük sesiyle servisi karşıya gönderdi. Kız topu hocanın oraya doğru çıkardığında onun adına hepimiz üzülmüştük. "Çalıştığım takıma bak ya. Altı üstü manşet alacaksın kızım, bunu bile yapamıyor musun? Ne işin var senin burada? Bilmiyorsan çık git ya."
Topu Seline doğru fırlattığımda gözlerimi Edaya çevirdim. "Bir defa daha!" Ellerimi çırptığımda birkaç kişi bana dönmüştü, arkadaşlar ankisitem tutuyor bakmayın öyle. Neyse, çok dalga geçtim şu çocukla.
Selinin topu gönderdiği gibi tekrar dört numaraya geçtim. "Allaaah!" Zehra topu Nihale çıkardığında Nihalde hızlıca Cerene kaldırdı. Ceren plase ile topu havuza bırakmıştı. Eda plonjon ile kurtardığında gülümsedim, bu kız bir sonraki seneye takıma girerdi. Sadece baskı altında çok fazla geriliyordu
Top geri bize dönerken kendi yerimi aldım. Kendimi bildim bileli sporla iç içeydim, babam ve annem spor yapmaktan keyif alan insanlardı. Hayatlarında önemli bir noktaydı onlar için. Küçük yaşta jimlastik ils başlamış, gün geçtikçe erken yaşta vücudumu şekillendirmeyi istemiştim. Bir insan hayatında kaç defa 13 yaşında kaslı bir çocuk görebilirdi ki.
Biniciliğe kadar denediğim spor hayatımda kendimi bir tek voleybol da nefes alıyor hissetmiştim. Kendim olabildiğim bir yerdi bu 9 metrelik alan. Benim kendim olduğum tek yerdi, düşüncelerimi unutup ana odaklandığım tek şeydi.
Heyecandan ellerim titrerken içimde şarkı söyler, rahat olmam gerektiğini vurgulardım. Karşıladığım top ellerimi titretir, bacakladımı hareket ettiremezdim. Öyle ki lisede ilk gerçek maçımda topumu almayı unutmuşluğum bile vardı. Hemen ayaklarımın dibindeydi, sadece kolumu birleştirmem ve pasöre doğru yönlendirmem gerekiyordu.
"Bugünlük bu kadar, gidin ve iyice dinlenin. Kişisel hayatınızda ne halt oluyorsa onu şu bir ay için bir köşeye fırlatın, daha sonra. Daha sonra diyerek erteleyin, bu maç okuduğunuz üniversiteyi temsil edecek. Türkiyenin en iyi üniversitesini. Paranız benim sahamda geçersiz hanımlar, ne kadar zengin olduğunuz umrumda değil. Kimse odama çekildiğimde sen bana nasıl bağırırsın, nasıl bunu söylersin diye gelmesin."
Lafını bitirdiği gibi ayrılan antrenörümüz arkasından bakmaya son verip, soyunma odasına ilerledim. "Bu da hep triplerde, ben atmıyorum bu kadar trip." Seçil suyunu alırken sinirle söylendi. Hafifçe güldüm ona, yorgunluktan tebessüm edecek halim bile kalmamıştı.
"Ayaklarım ağrıyor." Esin kendini adeta sürüye sürüye geldiğinde gergince onlara bakındım. "Spaya falan git, geçir o ağrıları. Maç zamanı da oram ağrıyordu buram ağrıyordu deme."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amour GxG
ChickLitİclal edebiyat profesörüydü, Ezra ise dersini almak zorunda olan bir spor öğrencisi.