Çalan alarm sesiyle gözlerimi araladığımda huzursuzca kıpırdandım. Kasıklarımda sızı vardı, uykum çok yoğundu. Bacağımı ileriye doğru attım ve kolumu daha sıkı sardım. "Alarmın çalıyor Ezra." Uykulu sesiyle konuştuğunda zorlukla gözlerimi araladım, çok uykum vardı. Gözlerimi açtığımda karşılaştığım boyunla şaşırsamda dün olanlardan sonra umursamadan dudaklarımı bastırdım.
"Rahat dur." Bacağımı hareket ettirdiğimde hafifçe inledi. Ah, siktir. Dizim bacakları arasındaydı. "Yorulmadın mı? Sabah sabah ne bu enerji?" Sırtımdaki eli bulunduğu yeri okşarken iç çektim. "Konu siz olunca kendimi tutamıyorum." Mırıldanıp hafifçe dizime sürtündü. "Sabah sabah beni azdırman hiç iyi değil, senin aksine yorgunum. Spor yaptığından dolayı dayanıklı vücudun var." Belindeki elimi kalçasına götürüp sıktım ve kendime bastırdım. "Dayanıklılık için spor yapabilirsiniz."
Yavaş yavaş hareket etmeye başladığında gözleri kapalıydı. "Vaktin yok Ezra, geç kalacaksın." Boynuna öpücükler dizmeye başladım. "Sorun değil, sizinle vakit geçirmek istiyorum." Elim vajinasına gittiğinde sırt üstü dönü ve bacaklarını açtı. "Hızlı ol ve gidip duş al." Elim zevk suyu ile ıslanmış vajinasına gittiğinde derin bir nefes aldı. Onu okşamaya başladığımda kafasını diğer tarafa çevirdi. "Boynunuz çok hoş." Birkaç hafif öpücükten sonra dilimi gezdirdim. Hafifçe emmeye başladığımda kendini elime ittirmeye başlamıştı. Fırsat bu fırsat diyip, olabildiğinde iz bıraktım.
Ellerini bileğime sarmış hızlıca hareket ettirmemi isterken parmaklarımı içeriye soktum. "Yavaş ol, acıyor." Çenesini ısırdım. "Dünden sonra hâlâ gevşek." Bana döndü ve üzerime doğru çıktı. "Dün öğlenden geceye kadar yataktan çıkamadım da o yüzden olabilir ya da birisi içimde hem vibratör hemde dildo varken parmaklarını sokmaya çalıştığı içinde olabilir." Üzerime eğilip kısa bir öpücük verdi. Bir bacağımı kaldırdığında kendini bana sürttü. "Bu çok iyi."
"Oyuncaklar haricinde birçok pozisyonda da yapabiliriz."
"Peki 69 yapabilir miyiz?" Kaşlarını çattı. "Sen nereden biliyorsun bunları?" Kendini hızla bana sürterken aynı anda bir inleme saldık. Ellerim göğüslerine yöneldiğinde kendini daha seri bir şekilde sürtmeye başladı. "Çabuk öğrenirim." Belini zevkle kıvırırken gözlerimi kapattım ve kendimi yoğun zevke bıraktım. "Beni böyle hissettirmenizi seviyorum."
Gözlerimi tekrar açıp ona baktım. Yüzü hafiften kızarmaya başlamış, solukları hızlanmıştı. "Sizden başka birisiyle böyle hissedeceğimden şüpheliyim." Bacağımı sıktığında bir inleme bıraktım. "Daha şimdiden başkalarını mı düşünmeye başladın?" Aksi sesi beni güldürdü. Hafifçe doğruldum ve dudaklarına bir öpücük bıraktım. "Sizden başka kimse olamaz."
Güldüğünde kendimi geriye bıraktım.
***
"Vurdurmuş!" İrkilip, arkamı döndüğümde şok içinde bana bakan Esinle karşılaştım. "Ne diyorsun be?" Seline döndü ve onu sarstı. "Kızım vallahi vurdurmuş! Anlarım ben, nerede görsem tanırım bu yürüyüşü!"
Dizliklerimi dizime çıkardım ve smaç sırasına girdiğim. "Salak salak bağırma." Selin ve Esin de sıraya girdiğinde bacaklarımı birbirine bastırdım. Dün biraz sert gitmiştik, antrenmanda sorun çıkmasını istemiyordum. Libero servisle gönderilen topu karşılayıp, pasöre çıkardığında hızla adımlamamı yaptım ve topa tüm gücümle vurdum.
"Ulan maçta böyle gitmez var ya." Sinirli sinirli servis sırasına geçtim. Yanımdaki sepetten topu aldım ve geriledim. Topu havaya atıp, zıplayarak vurduğumda elime tam oturmuş ve mükemmel bir şekilde gitmişti. "Noluyor lan?" Libero topu kaçırdığında bana şaşkınlıkla baktı. "Ezracım bu gelişim ne? Gel tekrardan." Ciddileştiğinde gergince güldüm.
Aldığım topu bir kez daha havaya attım ve zıplayıp vurdum. Zorlukla topu çıkardığında doğruldu ve güldü. "Biz bu servislerle altın madalyayı garantileriz." Güldüm ve tekrardan smaç sırasına ilerledim. "Kahvaltı yaptınız mı?" Sezen abla topu karşılayıp, ben ve Seline döndüğünde başımla onayladım.
"Hayret, yataktan kalkıp kendine yemek mi hazırladın?" Gülerek Esinin attığı servisi karşıladı. "Ben değildim, bir başkası benim icin hazırladı. Hatta dışarıdaki yemeklerin sağlıklı olmadığını söyleyip, sandviç hazırladı."
"Evleniyor musun kız bu yaşta." Serpil abla kolumu omzuma attığında güldüm. "Yok be ablam ne evlenmesi?" Saçımı karıştırdığında ondan ayrıldım ve sinirle saçlarımı düzeltmeye çalıştım. "Abla çok kabarıyor ya." Kalçama vurup, önüme geçti. "Güzelsin güzel."
Saatler süren antrenmanın ardından kendimi sahanın ortasına bıraktım. Sittin sene şuradan şuraya gidemezdim, o kadar yorgundum ki. "Sürü beni." Esine baktığımda baygın baygın bakıyor, dizliğini indiriyordu. "Anam ağladı seninle mi uğraşacağım?" Başımla onayladım. "Benden başka kiminle uğraşacaksın şapsik?" Gülerken hasbinallah çekti ve ayağıma hafifçe vurdu. "Kalk da üzerimizi değişelim." Ellerimi uzattığımda tutmuş ve beni ayağa dikmişti.
"Çok yorgunum." Soyunma odasına ilerlerken bir iç çektim. "Keşke ışınlanma icat edilmiş olsaydı, hiç araba sürecek halim yok." Esin telefondan başını kaldırsı ve sakızını patlattı. "Kafeye mi gitsek?" Omuz silktim. "Kendime gelene kadar neden olmasın?" Selin öfleyip püflediğinde Esinin ağır ısrarlarına dayanamamış ve zorla kabul etmişti.
"Aç mıyız?" Dizliklerimi çıkarırken ikisine bakındım. "Valla köpek gibi açım, saat kaç olmuş salmıyor bizi." Güldüm ve tişortümü çıkardım. "Lan kahpe!" Esin beni sarstığında başım döndü. "Lan dur Feriha gibi bayılacağım şuraya." İçerdikleri bize güldüğünde hızla önüme geçti. "Bu izler ne lan?" Selinle ikisi göğüslerime bakındıklarında gizledim. "Çok şey oldu."
"İclal hoca domaltmış." Selin eşofmanını giyerken gözlerini çekti. "Sadeve domaltmış olamaz, göğüs arasına bak nası çürütmüş." Siz bir de sırtımdaki tırnak izlerimi görün diyesim vardı da sustum.
"Ezracım." Elini sırtıma bastıran Sezen ablayla yüzümü buruşturdum. "Şimdi o sandviçi kimin yaptığı belli oldu." Gülüştüklerinde gözlerimi kaçırdım. Tişörtümü hızla giyinip, eşofmanı da giydiğimde soyunma odasından kaçarcasına çıktım. Arkamdan gelen gülüşme ve utandı laflarını yok sayıp, arabanın orada beklemeye başladım.
İclal hocayla bu konuyu konuşmalıydım, durmadan izler içerisinde gezinemezdim. Telefonu çıkarıp, İclal hocanın profiline bakınmaya başladım. Çok güzel bir kadındı, onunla bu halde olduğum için şükür etmeliydim.
"Geldik aşkım geldik!" Esin bağıra bağıra bana doğru geldiğinde telefonu cebime attım. "Nereye gidiyoruz?" Selin telefonunu bana çevirdi. "Burayı buldum, yarım saat uzaklıkta. Alkolü de var normal içecekleri de, mutfağı da açık." Omuz silktim. "At bana gidelim o zaman." Başıyla onaylayıp, bana gönderdiği. "Siz?" Selin arkamda duran spor arabayı gösterdi. "Hanımefendi benimle geliyor." Esin saçını arkaya attı.
"Bacaklarım ağrıyorken hiç süremem araba." Selin sinirle gözlerin devirdi. "Otobüsle gidelim diyorum bu sıcakta mi diyor, paran çok galiba." Esin başıyla onayladı. "Hemde manyak gibi."
"Geçin hadi şimdi hiç tartışmanızı çekemem, açken ben ben değilim."
Arabaya bindim ve kemerimi taktım. Konumu arabaya girdiğimde telefonun şarjının ne kadar düşük olduğunu fark ettim. Umarım eve gidene kadar kapanmazdı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amour GxG
ChickLitİclal edebiyat profesörüydü, Ezra ise dersini almak zorunda olan bir spor öğrencisi.