Benimsin...

63 2 1
                                    

Ziyad ve misafirleri lezzetli yemekleri yerken, Ros'un içeri girmesi ile tüm başlar ona çevrildi. Ziyad ağzında ki lokmasını yutamadı. Tüm misafirler Ros'a hayranlıkla bakıyordu. Kimi diri ve taze vücudunu süzüyor, kimi o mavi gözlerde boğuluyordu. Ziyad sahte bir öksürük ile misafirlerini uyarmaya çalıştıysa da bunu fark eden çok az kişi olmuştu. Ros'un gözleri ise bir tek Ziyad'ı arıyordu. Şerbetleri misafirlere uzatırken nihayet Ziyad'ın orman gözlerine baktı. Ama bu gözler öfke ile alev almıştı. Bu alevler Ros'u yakmaya başlayınca Ros hemen selamlıktan çıktı. Bir yerde hata yapmıştı ama nerde? Ne olmuştu da Ziyad öfkelenmişti? Elinde ki tepsiyi mutfağa bırakıp Nazire'nin yanına gitti. "İyi misin ?"diye sordu. Nazire "İyiyim ama sen değilsin. Ne oldu?" dedi. "Bana öfke ile baktı. Bir şeye çok kızdı ama neye olduğunu bilmiyorum Nazire." "Keşke selamlığa çıkmasaydın " "Samira tepsiyi elime tutuşturunca ne yapacağımı bilemedim. Hem ne var ki bunda?" "Ahh Ros o seni kıskanıyor ve sadece kendisine istiyor. Anla artık "dedi Nazire ve mutfaktaki işlerine devam etti. Ros kıskanılmanın verdiği mutluluk ve Ziyad'ın ona kızmasının hüznü ile yukarı odasına çıktı. Ziyad sofrada sakin durmaya çalışırken aslında sinirden köpürüyordu. Tüm misafirler onun güzelliğini görmüştü. Afran Ros'a bir kez bakmış ve başını yere eğmişken Şiyar ise salyalarını akıtmaktan geri durmamıştı. Ziyad'ın bardağını sertçe yere indirmesiyle kendisine ancak gelebilmişti. Haddini aşan bir diğer kaptan "Ziyad Reis'in evi güzellikler ile dolmuş. Kölenin ederi nedir Reis? Satarsan talibiyim " dedi. Ziyad ateş kırmızısına dönen gözlerle "Evimizde ki misafirimizi başımızın üstünde tutarız kaptan, yeter ki kendisini ayaklar altına düşürmesin. Dua et ki soframda misafirimsin.Yoksa haddi aşanın yerini bildiririm. Benim kölemin ederi sorulmaz "dedi. Selamlığa buz gibi bir hava çöktü. "Densizlik ettim Reis, affına sığınırım" dedi kaptan. Bu tatsız sohbetin üzerine Ros'a niyet edenler dillerini tutmak zorunda kaldılar.

İmran Ros'da ki halin değiştiğini farketti." Ne oldu ?" diye sordu. Ayza'yı kucağına alıp yatağın yanına oturdu ve kısa zaman da dostu olan İmran'a "Çok şey oluyor ama hiç birşey değişmiyor "dedi Ros. Ayza ve İmran birbirlerine baktılar .Ayza Ros'un elinden tutarak" hadi odama gidelim de İmran ablam uyusun " dedi. Ros Ayza' nın saçlarını okşayarak "Tamam prenses. "İmran'a dönerek "Ara ara gelip seni konrol ederim .Birşeye ihtiyacın var mı? "diye sordu. İmran "Yok seni mutlu görmekten başka hiçbir şeye ihtiyacım yok. Lütfen Ros o gül yüzünü soldurma "dedi. Ros hafif bir tebessüm ile Ayza 'yı da alarak avluda David 'in olduğunu bilmeden Ayza 'yı yatırmaya gitti.

Nihayet misafirler gidince herkes odalarına çekilmeye başlamıştı ama Ziyad'ın görülecek bir hesabı vardı. Konağın içinde Ros'u aramaya başladı. Ros'un odasında İmran derin bir uykudaydı. Ziyad Ayza'nın odasına gelince Ros kapı sesine hemen uyandı. Yatağın içinde doğrulup Ziyad'a baktı. Ziyad bir baş hareketi ile Ros'a dışarı gelmesini işaret etti. Ros yavaşca yataktan sıyrılıp kalktı. Üzerine aldığı ince sabahlığı ile Ayza'nın odasının dışında Ziyad'ın karşısındaydı. Ziyad Ros'u kolundan kaptığı gibi kendi odasına götürdü. Hesaplaşma vaktiydi. Kapısını açıp Ros'u adeta odanın ortasına fırlattı. Ros şaşkındı. Odayı sadece perdeleri kapanmamış pencerelerden süzen ışık aydınlatıyordu. Ziyad ona yaklaşıyordu, omuzlarından yakalayıp " Neden yaptın söyle neden yaptın? Ben seni gözümden sakınırken sen kendini nasıl başkalarına teşhir edersin? Niyetin ne senin? Başka bir efendi mi istiyorsun?"diye bağırıyordu. Ros Ziyad'ın ellerinden kurtulmaya çalışıyordu ama mümkün değildi. "Sen neden bahsediyorsun? Ben sadece şerbet götürdüm. Kendimi kimseye teşhir etmem ben." "O kadar hizmet için köle varken sana mı kaldı şerbet getirmek? Bir de salına salına girdin içeri. Tüm bakışlar sana dikildi. Beni delirtmek mi senin niyetin kadın?" Ros hala Ziyad'ın kollarından kurtulamamışken sabahlığın açılan yakasından Ziyad Ros'un kokusunu alabiliyor, geceliğinin üzerinden bile diri göğüslerini hissedebiliyordu. Ahh bu ispanyol kıza yaklaşmak bile Ziyad'ın erkekliğini harekete geçiriyordu. Hırsı hem Ros'a hemde kendi bedenine ve yüreğine söz geçirememesindendi. Ros hareketsiz kalınca Ziyad da durdu. "Nazire bişeye takılıp yere düşmüş, bardaklar kırılmış. Bende sesi duyunca mutfağa gittim. O sırada Samira elime tepsiyi tutuşturdu ve beni selamlığa gönderdi.Misafirlerin karşısına çıkmamam gerektiğini bilemedim. Özür dilerim"Ros o kadar masum ve çekiciydi ki Ziyad daha fazla kızgın kalamadı. Bunun üzerine Ziyad Ros'un üzerine yürüyor onu yatağa doğru yönlendiriyordu. Ros geri geri giderken yatağa düştü. Ziyad Ros'un üzerine eğildi ve "Bu güzelliğinle başımı belaya sokacaksın Ros. Seni almak istediler. Seni benden kimse alamaz anladın mı? Efendin benden başkası olamaz buna izin vermem "dedi. Ziyad'ın kabaran erkekliğini karnında hisseden Ros "Benim başka efendi istediğim yok Ziyad.Tek isteğim kalbinde yer edinebilmek. Ama ne yapsam öfkeleniyorsun, sana bakmaya bile korkuyorum "dedi.Ros içinde tarif edemeyeceği birçok şey hissediyordu. Heyecan İlk defa Ziyad ona bu kadar yaklaşmıştı.Bacakları titriyordu. Ziyad "Benden korkması gereken sen değilsin. "derken Ros'un kiraz dudaklarını kendi dudakları ile kapattı. Artık bedenine söz geçiremiyor kendisine hakim olamıyordu. Ros'a dokunmayacağım diye söz vermişti ama şimdi onun dokunuşlarını Ros da istiyordu. Nefesleri birbirine karışırken ,Ziyad dili ile Ros'u keşfe çıkmıştı. Tutku ile birbirlerine sarıldıkları anda bir çığlık ile birbirlerinden ayrıldılar.

KUZEYDEN GELENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin