ARAYIŞ

29 0 0
                                    


Ros'dan

Daviiiit, daviiit

Oydu, tıpkı bu korsanlar gibi giyinmişti ama eminim oydu. Buradaydı, inanamıyorum, benim için mi gelmişti bilmiyorum ama beni bu adamlardan kurtarmaya çalışıyordu. Geride kalan iki korsan acımasızca David'i tekmelerken ,Davit bana bakıyordu.  Kimdi bunlar, beni nereye götürüyorlardı ? Ayza'ya kaç demiştim ama kaçabilmiş miydi? Umarım güvendedir. Ziyad... Nerdesin? Tanrım bana yardım et...

Dar sokaklardan geçiyorduk. Bağırıyordum ,beni duyan kimse yoktu. Korsan beni sırtına almış kaçarken sırtını yumrukluyordum ama bu dev adamın canı acımıyordu. Sonunda beni yıkık dökük , bir kulübeye getirdi. Kulübenin içi saman çuvalları ile doluydu. Burası terkedilmiş gibiydi. Beni çuvalların üzerine atarken "Amma da bağırdın ha. Seni burada kimseler duyamaz" diyerek kapıyı kapattı. Hemen kapıya koştum ama kilitlemişti. Demir parmaklıklar ile çevrilmiş pencereye baktım. Parmaklıklar sık konulmuştu. Buradan çıkamazdım. Pencereden uçsuz bucaksız denizi görüyordum. Pencerenin dibine gidip dizlerimi katlayıp oturdum düşünüyordum , başıma daha neler geleceğini düşünüyordum. Kısa bir süre  sonra kapı açılırken gelen kişiyi ilk defa görüyordum. Uzun sayılırdı, kahverenginin tonlarındaydı sakalı. Sararmış dişleriyle yüzünde pis bir gülüş  bana doğru geliyordu. Beni çok ürkütüyordu ama kaçabileceğim hiç bir yer yoktu. "Vayy vayy vayy Ziyad'ın kıymetlisi...yakından çok daha güzelsin. Adın neydi senin?" derken ellerini yüzüme uzatıyordu. Korkuyordum ama bana dokunmasını istemiyordum. Elini yanağıma dokunduracağı anda ısırdım. Bunu beklemiyordu. Canının acısıyla "Ahhh " deyip elini ağzımdan kurtardı. Hemen sert bir tokadın acısını yüzümde hissettim. " Seni sürtük . Ziyad terbiyeni verememiş anlaşılan. Ben seni altımda acıyla inlete inlete terbiye edeceğim merak etme , kaltak " dedi. Beni geriye doğru itip ,kapıda bekleyen adamına "Yemek ve su vermeyin buna,başından da ayrılma"dedi ve gitti. Ağzımda kendi kanımın tadı vardı, tokadıyla dudağım kanıyordu. Bu adam her kim ise Ziyad ile bir derdi vardı.


Ziyad' dan

Sabah namazından sonra içime bir sıkıntı doğmuştu. Konaktan çıkıp gemime gitmiştim sefer hazırlığındaydık ama aklımı işe veremiyordum. Ayza'yı Marika ile görünce hissettiğim sıkıntının boşuna olmadığını anladım. Bir sorun vardı. Marika telaşla yanıma gelip olanları anlatınca deliye döndüm. Ayza ağlıyor "Ros'u bul baba, kurtaralım onu ." diyordu.Marika da korkmuştu."Sidi Ziyad kıza yazık olacak "dedi. Samira ve yanındaki adamlarım da geldiler. Samira "Kesemi düşürmüşüm ,onu ararken Marika' nın dükkanında buluşacaktık. Bağırışmalar duyunca koştuk ama yetişemedik " dedi. Samira. Kesin bu işte onun parmağı vardı. Kolundan tutup " Senin bu işle bir alakan var mı? "diye sordum. "Benim ne alakam olabilir? Yarın gidiyorum zaten. "dedi. "Hayır, bu iş çözülünceye kadar hiç bir yere gitmiyorsun . Eğer bu işte senin parmağın varsa seni perişan ederim Samira " dedim.  Adamlarım , birinin Ros' u kurtarmaya çalıştığını ama onu kaçıran iki adamın fena halde bu adamı dövdüklerini söyleyince "Hemen bana getirin onu "dedim . 

Adamın yüzü gözü fena halde dağılmıştı. Yarı baygın gibi duruyordu. Kim olduğunu sorduğumda "Sidi Afran'ın adamıyım. Buraya yeni geldim sayılır. Çarşıda kölenizin çığlıklarını duydum. Kaçırıldığını anladım, kurtarmaya çalıştım ama yapamadım " dedi. Mahcup bir hali vardı ama cesur olduğu her halinden belliydi. "Kölemi kaçıranlardan tanıdığın var mı?" diye sorunca hayır anlamında başını salladı. "Burada yat dinlen , sana iyileşinceye kadar bakacaklar. Afran' a ben haber gönderirim. Bir an önce arama çalışmaları başlamalı. Bunun için Afran'dan yardım istemeliyim. Ne kadar kalabalık olursak o kadar kısa sürede Ros'u bulurum. Adın nedir  mert adam ?"diye sordum. Ayakta duramıyordu ,kolundan tutup yatağa yatırırken "Davut " diyebildi.

Ros...Kalbimin ağrısını hissediyordum. Onsuz aldığım nefes bile içimi acıtıyordu. Afran ile konuştum . Onunda yardımı ile daha kalabalık bir ekiple aramaya başladık. Şafşavan'dan Nizam'ın babası Sidi Halid de geldi. Bu zor günlerimde her zaman ki gibi yine yanımdaydı. Koca Kurd'un konakta olması bana güven veriyordu. Nizam hem aramalara katılıyor hem de İmran'ı kontrol ediyordu. İmran iyileşmişti ama Ros için çok üzülüyordu. Kısa zamanda iyi dost olmuşlardı. Koca kurt da  , Nizam'ın İmran'a olan duygularının farkındaydı. Sanırım oda İmran'ı sevmişti. Bu kısa boylu kız istediği zaman sivri dilini tatlı dile çevirebiliyordu.                                           Koca kurt durumumu anlamış olacak ki bana "Evlat yokluğuyla seni bu hale getirdiğine göre ,sen kölene gönlünü kaptırmışsın demektir. İnşallah sağ salim buluruz "dedi. Başımı önüme eğdim "Beni benden aldı baba, aldı da onun canında can buldum. Hiç böyle olmamıştım. Şimdi onun için canımı vermeye razıyım" diyebildim.             

 Tam kırk sekiz saat geçmişti. Ros olmadan geçen kırk sekiz saat. Hiç bir iz yoktu. Yaralı bir aslan gibi nereye saldıracağımı bilmiyordum. Sakin olup düşünemiyordum. Öfkem , Ros' u bulamayışımda ki çaresizliğim beni delirtiyordu. Onu istiyordum. Şimdi kim bilir ne durumdaydı? Adamlarım ile birlikte her yerde onu arıyordum ama yoktu. Konağa geldiğim zaman Afran'ın yaralı adamının durumunu merak edip bir görmek istedim. Merdivenlerde hekim ile karşılaştım "Durumu iyi, ağrı kesici verdim ,uyuyor " dedi. Kaldığı odanın kapısını açıp içeri girdim. Yüzüne baktım. Onu daha önce buralarda hiç görmemiştim. Bizler kadar esmer bir teni yoktu. Mert adamdı doğrusu ama buraya nereden gelmişti , bilmiyordum. Uykusunda bir şeyler söyledi, sayıklıyordu. Anlamadım , biraz daha yaklaşıp ne söylediğini anladığımda dehşete düştüm . "ROSALİNE....."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 27, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KUZEYDEN GELENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin