Aşk bilmek değil, hissetmektir.

20 1 1
                                    

Nizam zincirlerini kırmış aslan gibi Sidi Cemal 'in üzerine atladı. Ardı ardına yumruklarını Cemal'in suratına indiriyordu. Ros hemen İmran'ı düşmüş olduğu yerden kaldırıp kenara çekti. Yüzü kan içinde kalmıştı. Etraftakiler Cemal'i Nizam'ın elinden almaya çalışıyorlardı ama ne mümkün. Kimse yaklaşamıyordu. Nizam adamı öldüresiye dövüyordu. Can havli ile Nizam'ın elinden kurtulan Cemal kendisini dükkanına kilitledi. Kapıya dayanan Nizam "Aç ulan, açsana şerefsiz "diye bağırıyordu. Cemal zor aldığı nefesini toparlayarak "Sana ne oluyor Sidi. Kölem değil mi ? Terbiyesini verirken sana mı soracam? "dedi. "Çık ulan dışarı , çık konuşacaz" dedi Nizam . Arkasını dönüp kenarda Ros'a sığınmış olan İmran'a baktı. Bu kızı bu adama bırakmayacaktı. "Ne kadar lan, kıza ne kadar istiyorsun?" diye sordu. Cemal yediği dayağın acısını Nizam'ın kesesinden çıkarmak istiyordu. "Elli altın eder "dedi. Nizam cebinden kesesini çıkarıp Cemal' e attı. "Hemen köle belgesini getir. Sattım diye imzala çabuk "dedi Nizam. Ros ,İmran'ın yüzünü yıkamıştı. Nizam belgeyi alıp "Tamam geçti artık sana zarar veremez. Bizimle geliyorsun "diyerek İmran'ı ayağa kaldırdı. Ros ile kollarından tutarak İmran'ı atların çektiği arabalarına doğru gittiler. Nizam o gün kumaşlardan çok daha değerli bişeyi satın almıştı.

⚔⚔⚔DAVİD

Rosaline'yi bulmak için ,zorlu bir yolculuktaydı. İspanya'dan İtalya'ya gidecek olan bir gemiye son anda binebilmişti. Cebeli Tarık Boğazı'ında gemiden inecek ve bir şekilde Rabat 'a gidecekti. Kime sorduysa bu berberi korsanlarının Fas'dan geldiğini ve bu kadar büyük çaplı iş yapanın ancak reisleri olabileceğini öğrenmişti. Önce reislerini bulacak ve Rosaline'yi ne pahasına olursa olsun geri alacaktı. Onu bulduğunda ne durumda olursa olsun onunla evlenecekti. Sonuçda başına gelenler onun suçu değildi. Geminin kaptanı David'e " Vazgeç,o kızı artık bulamazsın. Bulsanda senin bıraktığın gibi değildir. Kendi hayatını tehlikeye atıyorsun. " demişti ama nafile. David gözünü karartmıştı.

Günler süren yolculuktan sonra gemi boğazdan geçerken David gemiden inmişti. Hemen o berberi korsanları gibi giyindi. Madem Rabat'a gidecekti ,onlardan biri gibi görünmeliydi. Küçük bir gemi ile Rabat'a doğru gitti.

Karaya adımını atar atmaz , bir çayhaneye oturdu. Kendisine çay getiren çırağa korsan olmak istediğini, korsanların reisinin kim olduğunu, onu nasıl bulacağını sordu. Çırak "Reis Sidi Ziyad'dır. Ama o herkesle çalışmaz. Başka da Sidi Afran ve Sidi Şiyar vardır. Onların gemilerinde belki olursun." dedi. "Peki köle pazarı nerdedir?" diye sordu David. "Şu yokuşun sonundadır. "dedi çırak. David köle pazarına gitti ve satıcılara tek tek Rosaline'yi tarif ederek bir ispanyol kızı aradığını söyledi. Satıcılar "Burda kızdan, kadından bol ne var. Sen hangisini ararsın ne bilelim "dediler.David yaklaşık iki ay kadar önce büyük bir ganimetle dönen korsan kaptanın kim olduğunu sorduğunda Sidi Ziyad demişlerdi. David için artık hedef belliydi ama bu adam herkesle çalışmaz demişlerdi. Yanına yaklaşmanın bir yolunu bulmalıydı. Karşısına dikilip ben Rosaline'yi arıyorum diyemezdi. Onun İspanyol olduğunu anlarlarsa hemen öldürürlerdi. Köle pazarından yokuş aşağı yürürken bir korsan gurubuna denk geldi. Adamların peşine takıldı. Limana doğru giden adamları takip etti. Korsanlardan biri limanda bekleyen adamlara Sidi Afranın yanında sefere çıkacak tayfalar aradıklarını söyledi. David hızlı düşünmeye çalışarak korsanlara sefere katılmak istediğini söyledi. David giyimiyle, kullandığı şivesiyle şüphe uyandırmayacak kadar Faslı görünüyordu. Korsanlara kendisini kabul ettirince Sidi Afran'ın gemisinde işe başlamış oldu.

Sidi Afran , Ziyad' dan daha küçük çaplı işler yapardı. Ziyad'ın ahbabıydı. Onun önderliğini kabul etmiş ve yanında yer almıştı. Şimdi her şeyden habersiz Ziyad'ın kıymetlisini elinden almaya gelen adamı yanında çalıştıracaktı.

🌷🌷🌷

Nizam İmran' ı konağa getirmişti. Ros kızı kendi odasına götürmüş ,yatağına yatırmıştı. Ilık su ile doldurduğu bir kapla İmran'ın yaralarını temizlemeye başladı. Nizam hekim Seyfettin'i bulmaya giderken Ros'a " Sana emanettir." dedi. Ros "Sen merak etme "dedi. Nizam gittikten sonra Samira odaya daldı. "Konak sığınma evine döndü. Nedir bu? Her önlerine geleni konağa getirmeye başladılar. Kim bu hale sokmuş bunu?" diye Ros 'a sordu. Ros elindeki kanlı bezi suya batırarak " Sahibi "dedi. "Haketmiştir o zaman " dedi Samira. Bu Ros'un sabrını taşıran son damla oldu. "Sen ne kadar kötüsün , kalbin ne kadar kararmış. Hiç bir kadın bu muameliyi haketmez."dedi. Samira öne atılmış Ros'un üstüne yürürken Ziyad kapıda belirdi. "Neler oluyor , bu da kim ?" diye sorunca Ros bir seferde olanları anlattı. "Nizam getirmişse vardır bir bildiği , burda kalabilir "dedi Ziyad. Samira bir hışımla odadan çıkıp gitti. Nizam ve Hekim Seyfettin içeri girdiler. Hekim İmran' ı muayane etmeye başladı "Fena hırpalanmış " dedi. Öfkesi hala dinmemiş olan Nizam' da "Ellerim ile gebetecem o iti "dedi. Ros Ziyad'ın yanına gelip, aralarında ki soğukluğuda kaldırmak adına, eğilip kulağına " Belki bildiği değil de , hissettikleri vardır."diye fısıldadı. Ziyad yüzünde muzip bir gülümseme ile Nizam'a bakıyordu.

Ros , İmran'ın bakımını üstlenmişti. Nizam da durumu Ziyad'a anlatmıştı. Artık İmran da konakta kalıyordu.Ros bu duruma çok sevinmişti. Ayza da İmran'ın haline üzülmüştü.Yeni bir arkadaşı olmuştu ve bu yaralı kızı sevmişti. Ertesi gün konakta bir davet vardı. Sabahtan itibaren hummalı bir telaşla hazırlıklara başlanmıştı. Akşama Ziyad'ın dostları, önderliğini yaptığı korsan kaptanları yemeğe gelecekti. Tabi ki Sidi Afran ve Sidi Şiyar da gelecekti. Nazire ve Ros mutfakta yemekleri hazırlarken , Samira Ros'u gözden düşürmenin yolunu bulmuştu.

Akşam olmuş, misafirler selamlık tarafına alınmıştı.Sidi Afran'ın yanında koruma olarak getirdiği iki adamından birisi David'di. Afran David'i güçlü ,kuvvetli görünce yakınında istemişti. Kaptanlar selamlığa geçerken,adamları avluya alındı. Hal hatır sorma faslından sonra sofra kurulmaya başlandı. Nazire ve kendisine yardım eden iki köle kız ile yemekleri selamlığa taşıyorlardı. Ros bu sırada Ayza ile birlikte İmran'ın yanında tatlı bir muhabbetteydiler. jSamira mutfakta emirler yağdırırken fırsat kolluyordu. Kızlar selamlıkda yemekleri tabaklara koyuyorlardı. Nazire şerbet tepsisini götürüyordu. Tam bu sırada Nazire Samira'nın ayağına takılıp elindeki tepsi ile birlikte yere düştü. Bardakların kırılma sesini duyan Ros"Ben bir bakayım . Sen burada kal Ayza " dedi. Mutfağa indiğinde kızlar Nazire'yi bir tabureye oturtmuş , ortalığı toparlamaya çalışırken Samira acele ile Ros'un eline yeni bir şerbet tepsisi tutuşturdu "Şunu hemen içeri götür, misafirlere teker teker tut. Hadi ne duruyorsun ? Adamlar şerbet bekler."dedi. Nazire'nin ağzını açmasına fırsat vermeden Ros'u içeriye göndermişti. Bütün gün Ziyad'ı görememiş olan Ros belki o tatlı bakışlarını yakalarım umuduyla elinde şerbet tepsisi ile selamlığa girdi.

KUZEYDEN GELENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin