0.4

2.1K 64 6
                                    

Elimizde dondurmalar ile pür dikkat Mert'i dinliyorduk. Mahallesinde olan kavgayı anlatıyordu ve dondurması hep ağzının etrafına bulaşıyordu. O anlatırken ben de peçete ile siliyordum. Tamam,belki iğrenç gelebilir öğrencin değil mi neden siliyorsun diye sorabilirsiniz. Fakat öğrencilerim benim yavrularım,çocuklarım ve başlarına bir şey gelse çok üzülürüm. Bunları düşününce yüzüme yerleştirdiğim gülümsemem daha da genişledi.

"İşte böyle oldu örtmenim!"

"Anladım Mert'cim fakat böyle kavgalara kulak misafiri olmamam senin için daha iyi" Diyerek elini okşadım. Anlatma hevesini kırmamıştım, 30-40 yaşındaki aklı başında kadınların kavgasına hele ki hakaret dolu,bağırtılı kavgasına kulak misafiri olduğu için bunu söylemiştim.
"Örtmenim onlar bağırıyor amaaaa"

Tam sözüme başlayacakken Toprak bey söze girmişti.

"Oğlum örtmenim nedir? Öğretmenim desene."

"Off dayı! Ben böyle seviyorum hem okuldakiler de öyle diyor."

Onlar konuşurken aklıma bugün dağıttığım etkinlikler geldi, Mert'in ki yanımdaydı.
Sohbetlerinin bitmesini bekledim.

"Eveet Mert bugün okulda fotokopi dağıtmıştım ve seninki çantamda hemen vereyim."

"Ooff örtmenim vermeseniz yiaa siz bana sorrrnaan verin."
Hahahaha bu çocuğun söylediği kelimelere bayılıyordum.

"Maalesef Mert'cim vermek zorundayım."

Diyerek elimdeki fotokopileri Toprak beye uzatmıştım. O da gözlerimin içine bakarken kağıtları sürte sürte aldı. Ben de derin bir nefes alarak geri çekildim. Artık kalkma vaktim geliyordu sanırsam.

"Mm ben kalkayım artık."
Toprak bey buna karşı ayağa kalktı ve Mert'e ceketini giydirdi.

"Hmm ben de kalkmayı düşünüyordum haydi gidelim." Diyerek yanıma geldi.

"Bakın ben kendim gidebilirim lütfen gelirken zaten siz getirdi-"

"Duymamış sayıyorum 'Örtmen Hanım" Dedi ve gülümseyerek göz kırptı, eliyle arabanın kapısını işaret etti. Ben de fazla ısrar etmemek adına arabaya yöneldim. Mert bizden önce koşarak arka kapıyı açıp binmişti bile. Kapıyı açıp içeri bindim ve çantamı kucağıma bıraktım. Bir süre sonra araba çalıştı ve önce Mert'i evine bıraktık.

"Öğretmen olmak için...oldukça genç duruyorsun?"

"Daha 24 yaşındayım 1 yıl erken bitirdim. Siz ne iş yapıyordunuz?"

"Öncelikle sizli bizli konuşmazsan sevinirim mesleğime gelecek olursak avukatım. Kendim açtığım ama meslektaşlarım ile çalıştığım ofisim var. Oldukça kalabalık bir ofis, ama oldukça yoğunuz."

"Anladım sizde avukat olmanıza rağmen genç duruyorsunuz yani duruyorsun hukuk zor bölüm sonuçta." Cümleme genişçe güldü.

"30 yaşına yeni girdiğim belli olmuyor mu yoksa." Söylediği şey ile şaşırdım çünkü 30 göstermiyordu. Aslında tahmin edilebilirdi çünkü cüssesi onu büyük gösteriyordu.
Ben sessiz durunca konuşmaya başladı.

"Ne o? Yoksa 30 gözüküyor muyum?

"Yani cüssenden dolayı diye düşünüyorum. Büyük durmanı." Diyerek sağ tarafıma döndüm ve dışarıyı izlemeye başladım

"Küçük bedeninle çok tatlı duruyorsun. Ama yanlış anlama beni lütfen."
Dediği şey ile ona baktım ama cama başımı daha da sokuşturdum.
çünkü bundan sebepsiz yere utanmıştım.

"Utanmana gerek yok."
Diyerek beni daha fazla utandırmıştı!
"Utanmıyorum zaten nereden çıkarttın öyle şeyi?"
Evimin olduğu sokağı gördüğümde derin bir nefes almıştım çok şükür gerçekten yoksa domatese dönecektim!

"Teşekkür ederim buraya kadar getirdin."

"Rica ederim öğretmen hanım daha uzakta oturmanı isterdim ama."

"O ne demek?"

Emniyet kemerini çözdü ve bana doğru hafifçe eğildi.

"Günü gelince öğrenirsin. Ama senin çocuklara öğrettiğin gibi değil, daha iyi yöntemler ile."

"Anlayamıyorum seni."

"Hadi öğretmen hanım geldik."

Dediği şey ile gözlerim kısıkça açılırken ağzımdan benden habersiz 5 kelime çıkmıştı.

"İyi geceler yeniden teşekkür ederim." Diyerek resmen arabadan atladım.

Örtmen Hanım/TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin