Gençliğimizi ve güzelliğimizi çalabilmek adına kendi türünü katledenler...
Peşimizden bir an olsun ayrılmayarak son nefesimizi kollayan cadı avcıları...
Benim ve benim gibi olduğunu bildiğim herkesi bir an önce bulmalı ve korumalıydım.
Onlardan da...
(Bölümleri en baştan düzenlediğim için yorumlar sıfırlandı. Bunu telafi etmek adına satır aralarına yorum bırakıp bana destek verebilirseniz çok sevinirim.)
Bölümü okumaya başladığınız tarihi buraya bırakabilirsiniz.-
Bu bölümde ana cadı karakterlerimizden bir diğeri olan, Eva Gray ile tanışacağız :)
O yüzden arkanıza yaslanıp keyfinize bakmanızı öneririm;)
İyi okumalar diliyorum...
Şarkı: She Wants Revenge- Tear You Apart
...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Eva Gray)
-Yedinci Bölüm: Kanlı Pençe, Eva Gray-
''Senin gibi bir kızla beraber olabilmek için sol kolumu verirdim,'' diye yanımdan geçen bir arabanın içerisindeki ''adam'' bağırıyor, arkasından onu takip eden diğer bir erkek grubuysa yüksek sesle korna çalarak ona destek çıkıyordu. Ben ve Dora ise adamın o, bahsini ettiği kolunu koparmamak için kendimizi zor tutuyorduk.
Eva'yı bulabilmek adına takip ettiğimiz pusula bizi böylesine bir yere getirmişti. Neredeyse bir saate yakın bir süredir yürüyorduk ve dürüst olmam gerekirse ayaklarımı yavaştan hissetmemeye başlamıştım.
Hava, burnumuzun ucunu dahi göremeyeceğimiz kadar kararmış haldeydi. Geldiğimiz sokakta da neredeyse hiçbir lambanın bulunmamasından dolayı resmen zifiri karanlığın içerisinde kalmıştık.
Bu mahalleye de hayatımda ilk defa denk geldiğimi söylesem, asla abartılı kaçmazdı. Küçüklüğümden itibaren aynı şehirde doğup büyümüştüm ama daha önce hiç bu taraflara geldiğimi hatırlamıyordum. Az önce de talihsiz bir örneğini verdiğim üzere gelen geçen herkesin size laf attığı, arabalarda yüksek sesle müzik dinlenen, son derece loş ve izbe bir yerdi.
''Şöylesine bir tanesiyle bir gece geçirsem hiçbir şeyim kalmaz. Kalıbımı basarım ki sabaha kadar tüm dertlerimi unutturur,'' diye yine başka bir ''adam'', kulaklarımızın dibinde avazı çıktığı kadar haykırdı.
Açıkçası şu an yine bize mi sataşıyordu, yoksa başka bir kadına mı, artık ayırt edemiyordum.
Derken önümüzde yürüyen kızın kalçasına vurmasıyla beraber kime dalaştığı sorusu en aşağılık yönüyle açıklığa kavuştu. Dora ise en sonunda buna dayanamayıp, ''Birilerinin bu ucubelere haddini bildirmesinin vakti geldi, '' diyerek adama dünyanın kaç bucak olduğunu ispatlamaya yönelmişti ki ceketinden tuttuğum gibi durdurdum.
''Bir saniye Dora, bekle. Kızın ne yaptığını görmüyor musun?'' dedim.
Anlaşılan oydu ki bir yabancı tarafından takip edilmeyi veya çoğu kişinin hoşlanmayacağı şeyleri duymayı umursamayan bir kızla baş başaydık. Çünkü kendisine bunları yapan adama öfkelenmesi bir kenara dursun, tam tersine göz kırpıyordu. Elleriyle de bir yere çağırarak onunla beraber gelmesini işaret ediyordu. Galiba adamı bir yerlere sürüklemenin peşindeydi.
