Keyifli okumalar, yorumlarınızı bekliyorum.
Birkaç defa aramıştım ve buna devam ediyordum sürekli arıyor telefonun kilometrelerce ötesinden âşık olduğum sesi duymak için çırpınıyordum.
Dakikalar geçmişti, saatleri geride bırakmıştı. Umudumu kesmiştim, gözlerimden akan yaşların haddi hesabı yoktu.
Bunu atlatabileceğinden emindim artık her ne olduysa sapasağlam olduğundan emindim. Her ne kadar kendime birden fazla yalan söylemiş olsam da ancak bu şekilde sakinliğimi koruyabiliyordum.
***
Nerdeyse gece yarısı olmak üzereydi, karanlık gökyüzünde parlayan yalnızca ay ve polaristi. Uzun uzun seyretmek beni dinginleştirmiş, rahat bir nefes almamı sağalmıştı. Belki de sadece yeryüzünden, kendimi uzaklaştırdığımda böyle hissetmiştim.
Kutup yıldızı gökyüzüne her baktığımda ordaydı, yerini değiştirmiyor ruhumu ışığıyla sakinleştiriyordu. Yavuz benim gökyüzüm, kutup yıldızım olmuştu. Hayatımda yerinin asla değişmemesini istediğim polarisim.
Yüreğim daha fazla kaldırmayacaktı şu an bile atış hızı normalinden kat ve kat fazlaydı bugün gökyüzü bile beni on dakikadan fazla sakinleştirememişti. Elimde tuttuğum aptal cihaz hiçbir işe yaramıyordu.
Saatlerdir önünde durduğum pencereden son kez derin bir nefes çekmiştim, soğuk havanın ciğerlerime indiğini hissettiğim an öksürmeye başlamıştım birkaç saniye süren nöbetim nefesimin toparlanmasıyla son bulmuştu. Dağılan saçlarımı bir çırpıda toparlayıp elimdeki işe yaramaz cihazı masanın üzerine fırlatmıştım. İslediğim mesajın gelmediği bir alet benim için son derece değersiz bir nesneye dönüşmüştü.
Bir telefondaki sesinin beni bu kadar mutlu edeceği aklımın ucundan bile geçmezdi, telefonu bıraktıktan bir ya da iki dakika sonra beklediğim melodi kulaklarımda yankılanmıştı, elime telefonu aldığım an rahat bir nefes vermiştim. Ellerim titreyerek yana kaydırdığım çağrı beklediğim ses tonunu bana ulaştırmıştı.
"Balım, sen misin" o olmalıydı "evet prensesim benim" kendime hâkim olma konusunda yetersizdim, gözlerimden süzülen yaşlara hâkim olamamıştım, titreyen sesim bugün yaşadıklarımı tarif edercesine acı ve korkuyu hissettiriyordu.
"Neredeydin, meraktan çatlamak üzereydim, kalbimin yok olduğunu hissettim" "dert edecek bir sorun yok prenses, her şey yolunda sadece telefonumu kullanamadığım bir zamandı, yazamadığım için kusura bakma böyle olması gerekiyordu."
Bir çırpıda tüm yaşadıklarımdan sıyrılmıştı, diyecek tek bir lafım bile yoktu. Ben böyle bir şey olabileceğini tahmin etmeliydim. "Kötü şeyler düşsündüm Yavuz, benden bizden gittin sandım, ruhum seni ararken kayboldu!" Ağlamak kalbime iyi gelmiyordu "bir daha sakın böyle düşünme, yüreğin her zaman ferah olsun iyiyi düşün, aklına hayallerimiz gelsin, bu yaşadığım ilk sıkıntı değil belki de daha kötülerini yaşayacağız ve açık konuşayım daha kötülerini yaşadım, bunları aşman gerekiyor. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim unutma ki iki elim kanda bile olsa bile her koşulda seni düşünüyor olacağım."
"Benim için kendine iyi bakabilecek misin Yavuz?"
"Sen merak etme prenses sorun yok!"
"Sen merak etme nasıl bir kelime ya farkında mısın senin kalbin ben oldum, ruhum sende, her zerrende. Senden haber almadığım zamanlarda sana bir şey olur diye kalbimin her köşesini parça parça kemiriyorum. "Tamam ya bir şey demedim, üzerime gelme darılıyorsun beni farkında mısın?"
"Evet farkındayım, benim sevgimi sakın küçümseme ben artık senin için yaşıyorum, sende yaşadığımın farkında ol" "peki ya yürümezse Asel!" Ses tonu birden yükselmişti. O an her şeyin güzel gidemeyeceğini masalların sadece hayallerde olduğunu anlamıştım. "Nasıl yani ne yürümezse?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prensesin Askeri
Teen FictionAşka inancı olmayan kız onu kendinden çok seven çocukla tanışır... Ruh ve beden buluşmuştu. Gökyüzü o gün daha çok yıldıza kucak açmıştı. Asel parlayan yıldızlar içinde görmüştü bedenini. Yavuz hiç beklemediği bir anda onu bulmuştu. Her bakışı tutk...