Keyifli okumalar yorumları bekliyorum. <
Tanışıyorlar mıydı? Hayır onunla daha önce sohbet bile etmemiş, görüşmemişlerdi. Asel ve Yavuz kaderin ellerine kendilerini teslim etmişlerdi ve evet kader onları aynı noktada bir araya getirmişti. Bundan sonrası tahmin edilemese de Asel'in istediği olmuştu. Tam olarak olmuş sayılmasa da Yavuz onun mesajına dönmüştü, şimdilik onun için önemli olan da buydu.
"Hayır" Asel tek cümlenin kısa ve net olacağından korkmuştu, hızla satırları toparlamaya çalışıyordu. Çaresizlik hareketlerine yansımıştı.
"Biz daha önce hiç" Asel cümlelerini teker teker yollarken Yavuz yazıyordu "konuşmadık dimi" "senin gibi biriyle konuşsaydım hatırlardım" Yavuz'un sözleri Asel'i rahatsız etmişti. "Benim gibi biri, nasıl biri?"
"Sanırım ismin Asel bu çok güzel bir isimmiş" Yavuz pat diye konuyu değiştirmeye çalışmıştı ama Asel onun ne demek istediğini öğrenmeden bu konuyu kapatmazdı. Hayaller şu an, karmaşa ve heyecan tüm duygular aynı anda Asel'in vücuduna hücum etmişti.
"Cevap vermedin soruma?" Yavuz hissettiklerini ona söylemeyecekti, o her zaman insanlara ketum yaklaşırdı. Bilerek yapıyor gibi gözükse de Yavuz geçmişinde yaşadığı ilişkilerinin getirdiklerini geleceğine taşıyordu. Farkında değildi ama bu şekilde de yaşamayacaktı. Kısa bir süre daha kendi bildiği şekilde yaşayacaktı.
Ruh ve beden buluşmuştu.
Kayboldukları hayat kollarını açmış onlara bir şans daha vermişti. Mutlu olabilmek onlar için en açık noktada konumlanmıştı. Huzur bu onların gözlerinde saklıydı. Yaşayabilmek için göz göze gelmeleri yeterli olacaktı. Yaşamak, birlikte nefes almak yüreklerini yakacak, bedenlerini sakinleştirecekti.
"Sen tuhafsın, yani bana öyle geldi" Yavuz düşündüklerini tartmadan yazıyordu neyse ki Asel onu yargılamadan dinleyebilecek bir yapıya sahipti. "Nasıl bir tuhaflık ya açık olsana!" iç sesi Asel'e sakin olmasını söylüyordu, sakin kalabilirdi sonuçta daha yeni tanıştığı çocuğa "sen kimsin de benimle böyle konuşabiliyorsun" demeyecekti hele de karşısındaki yazması için dua ettiği çocuksa bunu asla yapmazdı.
"Şey sayfanı inceleme fırsatım oldu ve sen renklisin hayattan zevk aldığın belli, egoist durmuyorsun, şu sıralar tanıdığım kadınların çoğu" hatta hepsi kedini beğenmiş saçma sapan davranan insanlardı. Senin boş konuşmaların falan yok anlarsın ya insanlar bu devirde çok farklılar, nasıl yaşamaları gerektiğini bile bilmiyorlar davranışlarını tartmadan hareket ediyorlar."
Açıklamaya çalıştığı şey Asel'in zihninde şekillenmişti ama Yavuz kendini ifade etmekte hayli bir zorlanıyordu. Asel kalbiyle yaklaşıyordu Yavuz'a ama Yavuz görünüşe göre bu ilişkiye kalbini dahil etmeyecekti.
Asel ruhunun dağılan parçalarını toparlaması için bu çocuğa kendini teslim etmeliydi. Parçalıydı o da Yavuz da hayatları normal değildi. Yaşanmışlıklar kalplerinde karanlığı yaşatmıştı. Satırlar ve rakamlar onları bir araya getiren neydi?
Kader istemsizce aralarında kurulan bağı seyrederken onların kalplerini aydınlatıyordu.
Yavuz "peri gibi" diyerek gözlerini kapatmıştı bedeni ruhuyla buluştuğunda onu, Asel'i hayal ediyordu. Adım adım geleceklerini düşünüyordu. Belki de çok erkendi ama o tüm karmaşık yaşanmışlıkları geride bırakıp onunla renkli bir aşk düşlüyordu. Soluksuz bir aşk kimseye zarar vermemişti. Zarar gören yalnızca kalplerini bir sanan sahte aşık palavralarıydı.
***
Asel artık cevap vermeliydi onu bir dakika bile bekletmek istemiyordu. Kalbini yerinden alıp gökyüzüne çıkaran bu çocuk onu ufacık bir zaman bile beklememeliydi. Hissettiklerini gerçekleşmek için sabırsızlanıyordu. Hissetmek onun için kalbini perişan etmek demekti o buna kapılmıştı kalbini Yavuza teslim etmek için sabırsızlanıyordu. Kalp dedikleri şeyin sadece bir organ olduğunu düşündüğü geçmişi hayretle Asel'in davranışlarındaki anlamı arıyordu. Bir taraftan da kendini o hiç bilmediği duygulara bırakmış olsa da zihni hala şüphe içinde kalbine kuruntular yüklüyordu.
"Beni insanlardan farklı görmen hoşuma gitti Yavuz, bunlar sanırım övgüler teşekkür ederim."
Asel hala onun mesajlarını heyecanla bekliyordu. Odasında çalan şarki kalbini ve ruhunu Yavuz'un bedeniyle birleştirmişti.
Ruh ve beden buluşmuştu.
"İnan ki senden başka kimse yok içimde"
Asel dinlediği şarkıyı yaşıyordu onun kalbinde kimse yoktu Yavuz istediği gibi kalbine yerleşebilirdi hayatını onda yaşayabilirdi. İstediği hayallerini onunla yaşayabilecekti. Bedenini Asel'e yasladığı an düşleri gerçek olacaktı.
Hayat korku doluydu, sorunlar insanlar için kaçınılmazdı. Yaşanıp çözüme kavuşturulması gereken çoğu şey gündeme gelmeden kayıp oluyordu. Sonsuzluk gizlenmişti bedenine, sessizlik işlenmişti ruhuna.
Kayıp rüyalar derinlerine işlese de Yavuz aşk için çabalamaya gayret gösterecek adımlar atıyordu. Kendinden taviz verecek olmalıydı ve aşk Yavuz'un bedenine ateşi çekmişti. Ateş onun hücrelerinde dolaşıp Asel'i her köşesine işleyecekti. Asel ve yavuz bütün bir hayatın yapı taşları olacaklardı.
"Yanacağız ikimiz de ateşte"
"Asel neler yapıyorsun, yani normal hayatında?"
Elleri titrerken ekran avuçlarının arasından kayıp yatağına düşmüştü. Hızlı hareketlerle telefonu eline alan Asel "Ben şu aralar pek sosyalleşemiyorum vaktim çoğu zaman, müzik dinlemek ve kitap okumakla geçiyor. Tabi bir de okulum var son sınıf üniversite öğrencisiyim." Yavuz sohbetteydi, mesaj görüldü olmuştu.
"Demek okuyorsun bölümün ne peki?"
"Sağlıkçıyım ben, sen neler yapıyorsun yavuz?"
Asel onu tanımak istediğini açık açık belli etmişti. Kalbinden geçebilecek herhangi bir şey onun aleyhinde şekilleniyordu. Hisleri birer birer gerçekleşiyordu, duygularının derinliği gözlerinde canlanmış olsa da bu bir başlangıçtı. Ona karşı farkındalık kazanmıştı. Yaşanan farklı duygular vardı, bu farklı hisler soluksuz yaşamın kalplere yansıyan kısmıydı.
"Ben mi çoktandır Türk silahlı küvetlerinde çalışıyorum bilirsin askerim ve bizim gibi insanların sosyal hayatları çöptür."
"Oldukça zor bir mesleğin var. Sorumluluk gerektiren en çok da cesaret isteyen, her insanın yapabileceği bir meslek değil. Hayatın pahasına görevdesin seni için zor olmalı!"
"Evet başlarda zordu şimdi her şey olukça güzel ilerliyor. Adapte olmak benim için uzun sürmüştü şimdiyse hedeflerimi gerçekleştirmenin vermiş olduğu gururla vatanım için çalışıyorum. Evet hala zorlukları olabilir ama idare ediyorum."
Asel Yavuz'dan gelen mesajı bir çırpıda okumuştu. Vatanseverliğini hissetmişti tam da hayalinde canlandırdığı gibiydi. Kalbine alacağı adam ruhunu kaybetmiş olsa da hedeflerinin peşinden koşmaya devam eden, kendi hayatından vazgeçmeyen güçlü ve sabırlı bir bedendi.
Ruh ve beden buluşmuştu.
"Sana hayran kaldım yavuz, kalbinin şeffaflığını hissedebiliyorum."
Asel aynı zamanda korku da hissetmişti. Onu kazanmadan kalbine dolan kaybetme korkusu ruhunun canlandığı noktaları birer birer öldürmüştü. Henüz gördüğü ve yaşadığı pek bir şey yoktu ama ruhunu Yavuz'a teslim etmeye hazırdı. Kalbini ona vermeye korkularını onunla yaşamaya hazırdı.
Suskunluk geride kalmıştı, artık korkmasına davranışlarını tartarak hareket etmesine gerek kalmamıştı. Yavuz onun için doğmuş gibiydi. Sanki yıllardadır eksikti hep bir tarafı yarımdı da onu tanıyınca bütün parçalar yerine oturmuştu. Soluksuz bir aşk onları çağırıyordu.
Seslenişleri çelimsiz olsa da onlar için yanan bir kader vardı. Rüzgâr sessiz ve ruhsuzdu yamaçlarda açan çiçekler soluk renklerini aşkları için feda etmişti ruh ve beden için tüm hayat seferber olmuştu. Kayıp yıldızlar vardı onlar göz göze geldiklerinde parlayacak yıldızlar.
Kalem kullanmak, bu aşk için anlamsızdı. Satırları dolduracak anılar yaşanacaktı düşlerde gezen kötü karakterler bile durup öylece çığlıkları geride bırakıp kalplerine bakacaktı.
Ateş çelimsiz yanacaktı, sebebi sönecek olmasıydı ruh ve beden kalplerine düşen ateşle yanıp ardından sessizce sönecekti. Kaybolmak onların hayallerinde anlam kazanacaktı.
Bunlar sadece izlenimdi görüş ve anlam oldukça açık ve belirgindi.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prensesin Askeri
Подростковая литератураAşka inancı olmayan kız onu kendinden çok seven çocukla tanışır... Ruh ve beden buluşmuştu. Gökyüzü o gün daha çok yıldıza kucak açmıştı. Asel parlayan yıldızlar içinde görmüştü bedenini. Yavuz hiç beklemediği bir anda onu bulmuştu. Her bakışı tutk...