Keyifli okumalar dilerim.
Aynı kalan hiçbir duygu yoktu. Hayatım kökten değişmiş, hayallerim yeniden şekillenmişti. Onu düşündüğüm anlar yaşadığımı hissettiğim zamanlardı. Arada sırada da olsa boğazıma düğümlenen yokluğu hayallerimde onu yaşattığım anlar sayesinde az da olsa beni rahat bırakıyordu.
Onun hayalini, varlığını dokunuşlarını hissettiğim ve düşlediğim geceler benim için en huzurlu geceler oluyordu. Bu sefer bir şeyler farklı olacaktı onunla uyuyup uyanacaktım kurduğum hayaller gerçeğe dönüşecekti. Hayatımı kalbine adayacağım adam tüm yüreğini bana teslim edecekti. Düşlerini, dudaklarından dökülen sözleri, benimle paylaşacağı iyi ve kötü anıları bunların tümünün gerçekleşeceği tablolar bedenimi, heyecanlandırıyordu.
En çok da sıcak tenini hissetmek varlığını yaşayabilmek uzak mesafeden paylaştığımız bütün duyguları gerçekliğe taşıyacaktı. Evet şu an bütün duygularım gerçekti canlıydı ve kalbimdeydi ama onu gördüğümde bedenime yerleşen duygular yerleştiği yerden ayrılmamak üzere olduğu yere gömülecekti. Kalbini gerçek, bedenini gerçek yapacaktı.
Pek hayaller içinde yaşayan bir insan değildi, hele de hayal kurmayı seven biri asla değildi. Oysa ben hayatımı kurduğum hayaller üzerinden yaşıyordum işimi şansa bırakmayı sevmiyordum, istediğim şeylerin öncesinde hayalini kuruyor olacak olanı yaşıyordum hayatıma Yavuz girdiğinden beri kurduğum hayaller sanki bana çok uzaktan gülümseyen imkansızlar oluyordu. Aşamadığım tek sorun buydu sanırım.
Beni yoran düşünceler hissizliğe sürükleyen hayaller imkansızı yaşatan Yavuz birkaç gün sonra yüz yüze geleceğim adam, belki bu konuyu onunla konuşabilirdim hoş şimdiye kadar olumsuz bir olayı ona açmamıştım ama bu sefer belki de gözlerinin içine bakıp kaybolmak yerine derdimi anlatabilirdim. Umutlar umutlar benimle dalga geçen hayaller. Kendimi biliyordum onu görünce ne olacağını da biliyordum şimdi bunları düşünmek anlamsızdı.
Sabahlar onsuz uyandığım yaşanmaya değer olmayan günler canımı gün geçtikçe şiddetlenerek sıkmaya devam ediyordu. Hayal kurduğum şeyleri yaşamak için deliye dönmüştüm, her sabah kalp ağrısıyla uyanıyordum hatta bazı sabahlar abartısız nefessiz kaldığım için uzandığım yataktan sıçrayarak kalkıyordum.
Kalbimle hareket etmek bu aralar hoşuma gidiyordu mantık insanı Asel tüm hayatını, kalbinin acımasız ellerine kendini isteyerek bırakmıştı ve kendini bıraktığım kalbi oldukça rahat ve alışmış bir şekilde Yavuz'a sarılmıştı kulağa şaka gibi gelse de yaşadığım şeyler oldukça gerçekti.
Uyanıp kahvaltı yapmam gerekiyordu ama işte ben tuhaftım uyanıktım ama gözlerim kapalıydı. Buluşmamıza birkaç gün olsa da heyecanı tüm bedenimi kaplamıştı. Onu düşünüyordum kalbinin en benli halini hayatına beni kabul etmiş halini.
Kahvaltı için yüzümü yıkayıp yemekhaneye inmiştim, normalde yavaş geçen yurt hayatım hızlanmaya başlamıştı. Kahvaltı bittikten sonra masada oturmaya devam etmiştim. Geleceği şehre giden ulaşım sağlayabileceğim araçlara bakıyordum trenle ya da uçakla gidemezdim tek çarem otobüstü, baktığım fiyatlar hayli bir yüksekti en düşük ücrete sahip olanı bile beni aşıyordu. Üstelik kredi kartımın limiti dolmuştu. Ayrıntı düşünmeye henüz gerek yoktu aslında vardı ama şu anlık bunu ertelenmiştim en iyi tercih bu olacaktı.
"Günaydın prensesim. Bugün yola çıkıyorum izni erkene çektiler sen de oradan yarın çıkarsın şimdiden haber vermek istedim uyanmış olsaydın mesaj atardın, umarım bildirimin sesine uyanmazsın, seni seviyorum meleğim."
Bildirim sesiyle açılan ekran bir iki saniye sonra kapanmıştı. Ona günaydın yazmayı unutmuştum genelde ilk uyanan yazardı gerçi yazdığı gibi her sese uyanan biri olduğum için yazmak istemezdi. Haklı gibi gözükse de aslında her koşulda onun bana yazması her an beni düşünmesi istediğim başlıca şeylerden biriydi.
Apar topar telefonu elime alıp masadan kalmıştım iyi ki erkenden haber vermişti ve bu gerçekten de erken falan değildi nasıl yetişecektim nasıl hazırlanacaktım hayatım cidden benim istemediğim gibi gidiyordu kontrolcü kişiliğime aykırı şeyler oluyor kendi yaşamım elimden kayıyordu.
Mesajına dönmem ve hazırlanmaya başlamam gerekiyordu. Şansım benim peşimi bırakmıştı istemeden de olsa onu kaybetmiştim. Yolunda gitmeyen şeyler şu an beni üzemezdi buna izin veremezdim ama planlanan şeyler yolunda ve zamanında gerçekleşmiyorsa beni gerip hayatımı kasvetli yaşamama sebep oluyordu sanırım benim en büyük kusurum buydu.
"Günaydın sevgilim bu ani karar beni biraz yoracak gibi olsa da hemen hazırlanmaya başlıyorum."
Yavuz'a mesaj attıktan sonra titreyen ellerimi ve bedenimi sakinleştirmek için derin derin nefes almaya başlamıştım ki işe yaramasını beklemiyordum. Duygularımı bastırabilecek bir egzersiz ile henüz tanışmamıştım. Yorulmuş muydum evet kalbime ağır gelen ve ilk kez yaşadığım her şey üzerime gelmeye devam ediyordu.
Ona güvenmek kalbimi ellerine verdiğim çocuğa inanmak benim için oldukça kolay olmuştu. Sanki yıllarca kendimi onun yanındaymışım gibi hissettirmişti. Deli gibi peşinden koşuyordum, bedenim ve ruhum ona tutuklu bir mahkûm gibi ona hapsoluyordu. Aşk, şefkat ve tüm duygular tek nefeste dimdik karşıma çıkmıştı.
Bir gün kalacaktım ertesi gün geri dönecektim, gerekli kıyafetlerimi alıp ufak bir el çantası hazırlamıştım. Koyduğum eşyaların yeterli olacağını düşünerek çantamın fermuarını kapatmıştım. Hazırladığım hediyeyi bozulmasın diye ayrı bir şekilde taşıyacaktım. El çantasında başına her şey gelebilirdi. Bin bir emekle hazırladığım hediye umarım onun hoşuna giderdi, beğenmese bile ufacık bir hoşlanma belirtisi gösterse benim için yeterli olurdu.
Bedenimdeki bu heyecan nereye kadar benimle gelecekti bilmiyordum. Sadece zaman vermeliydim, gün geçtikçe bu kalp hızına alışacak günleri akışına bırakacaktım. Anlarım aniden geçip gidecek günlerin hızına yetişmekte zorlanacaktım.
Ruh bedene ne zaman kavuşurdu, onunla tanışmasaydım ruhum bedenini bulabilir miydi? Hayallerimde yaşattığım o çocuk hayatıma kazandırdığım bir insan olabilecek miydi?
Kendi kendime kaldığım anlar sorduğum soruların sağlıksız olduğunu bilsem de bunu yapmaya devam ediyordum, yaşadığım kötü anlar çoğunlukla kafamda dönen senaryoların ve soruların eseriydi.
Valizimi alıp odamdan ayrılmıştım, en önemlisi cüzdanımdı onu yanıma aldığımdan emin olmak için siyah sırt çantamın ön bölmesini açmıştım ve her zaman koyduğum yerde duran cüzdanımı alıp kartlarımı ve kimliğimi kontrol ettikten sonra daha ulaşılabilir olduğu için kot pantolonumun cebine arka cebine yerleştirmiştim.
Kata asansör gelene kadar boy aynasında kıyafetlerimi incelerken bulmuştum kendimi gerçi her ayna karşısında geçirdiğim dakikalar hesaplansa ömrümün yarısına eşit bir zaman ortaya çıkardı.
Atladığım dolmuş Yeşilçam filmlerinden fırlamış gibiydi, her tarafında ufak peluş oyuncaklar hatta bir köşesinde dantelden el örmesi süsler bile vardı. Pek ilgimi çeken şeyler olduğunu söyleyemezdim sadece kulak verdiğim müzik listesi benimkinden hayli bir güzeldi.
Otobüs garına gidene kadar hayli bir eğlenmiştim şehir ilk kez gözüme bu kadar güzel gözükmüştü, havası kasvetiydi gerçi mart ayından beklediğim güneş bulutlar vesaire değildi ama sıcak yerlerde yaşamış insanların tahammül edemeyeceği bir ayaz vardı.
Koşa koşa beni kalbime götürecek araca binmiştim, bu telaş yan yana olmak istediğim beni bekleyen hayallerim içindi. Bu kadar duygusallık bu şehre fazla yüreğime ağır geliyordu. Dakikalar sonra bitecek hasret, bedenime yerleşen kasvetten daha güçlüydü. Koşulsuz şartsız dünyama gidiyordum. Beni kucaklayacak evime...
Otobüs yolculuğu en sevdiğimdi her türlüsünü seviyordum ama küçüklüğümden beri kendime daha çok vakit ayırabileceğim bir yolculuk türüydü. Gerçi kim yolculukta kendine vakit ayırmak isterdi ki bu benim yapabileceğim türden bir olaydı. Kendimi insanlardan farklı görmüyorum tabi ama farklı düşüncelerim ve ideallerim olduğu kesindi.
Kitap ve müzik daha çok müzik ve yeni şeylerin hayaliyle dolu birkaç saat eninde sonunda bitmişti.
Hayır yapmamalıydım ağlamak şu anki en saçma şeydi birkaç dakika sonra inecektim, gözlerimin dolduğunu ondan gizleyemezdim ama ilk karşılaşmamıza gölge düşürmek istemezdim. Bazen saçmalık olarak görülen gözyaşlarıma hâkim olamıyordum.
Beni beklediğini düşünmüştüm...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prensesin Askeri
Teen FictionAşka inancı olmayan kız onu kendinden çok seven çocukla tanışır... Ruh ve beden buluşmuştu. Gökyüzü o gün daha çok yıldıza kucak açmıştı. Asel parlayan yıldızlar içinde görmüştü bedenini. Yavuz hiç beklemediği bir anda onu bulmuştu. Her bakışı tutk...