Keyifli okumalar diliyorum ve yorumlarınızı bekliyorum.
Bana hayran olmanı istemiyorum...
Korku kalbimde hiç bu kadar cesurca ilerlememişti...
Kız hayatımı altüst edebilirdi. Düşüncesi bile saçma aşka kapılmak asla istemezdim. Bugüne kadar hayatıma alacağım kişiyi çok iyi seçmem gerekmişti. Saçma insanlara ayıracak ne vaktim ne de bedenim kalmıştı. Ruhum mu? o en başta ayrılmıştı sahneden. Evet tüm bunlar benim düşüncelerimdi ama ben bu kadını o zamanlar tanımıyordum...
Yağmur yağmıştı düşüncelerime. Beklemiyordum, Asel hayatıma ansızın girmişti, onun ruhu beni kendine çekmişti. Kulağa saçma gelse de ben ona çekiliyordum.
"Bana hayran olmak da ne demek Asel, tanımıyorsun bile beni!"
"Ben ne olduğunu bilmiyorum sanki yıllardır seni tanıyormuşum gibi hissettiriyorsun."
Ben bu kıza ne yapmıştım ki? Benim ona hissettirdiklerimi anlamakta güçlük çekiyordum. Yan yana gelmeyi bırak ciddi anlamda konuşmamıştık bile. Anlamaya çalışmak bile tahammül seviyemi zorlamıştı. Onunla konuşmayı her ne kadar istesem de bir yanım hayır diyordu ama ben gerçek ve derindeki ben, onu tanımak için yanıyordu ve hangi tarafın galip geleceği belleydi. Bir taraftan da onu tanıma fırsatını elimden kaçıramazdım bu aptallık olurdu.
Ellerimin arasında titreyen telefonumu görünce heyecan duygusunun tekrar bedenime döndüğünü görebiliyordum. Kıpır kıpır olan gözlerim defalarca açılıp kapansa da onun görünüşü asla kaybolmuyordu. Karanlığın içinde, gökyüzünde yalnız başına duran kutup yıldızı gibiydi. Bedenimden ayrılmayan bir kadına dönüşmesi vakit almayacaktı.
"Sana böyle hissettirecek ne yaptım bilmiyorum ama seninle ciddi anlamda tanışmalıyız Asel"
"Bana ne yaptın bilmiyorum, ki ilgilenmiyorum da sadece konuşalım ben seninle sadece konuşmak istiyorum"
Kendini bana bırakmıştı, Asel birkaç satır yazmıştı kalbimi ona çeken birkaç cümle...
Sayfasına tekrar girmiştim ama bu yetmezdi konuşmak onu görmek beynimin köşelerinde geziniyordu, engel olamadığım dürtülerim onu kazanmak için her şeyi yapabilirdi.
Elim onu aramaya gitmiyordu yanlış anlama ihtimali vardı belki de benden uzaklaşabilirdi ama bir taraftan da kalbim onun sesini duymak istiyordu tüm düşüncelerimi kafamdan uzaklaştırıp aramak için çalıştığım kuleden dışarı çıkmıştım. Bedenime işleyen soğuğa aldırmadan bir köşeye oturur halde bulmuştum kendimi.
İlk kez onun sesini duyacaktım üzerimde gereksiz ve yersiz bir gerginlik vardı. Açacak mıydı o da bilinmezdi ama açmalıydı onu görmeliydim. Doğrularımı koyduğum kalıptan çıkaran o kadını duymalıydım.
"Müsait misin Asel, arayabilir miyim?"
İlk adımı o atmıştı ben onu cesaret edip arayamazken o kendini bana açmıştı, bedenimi ruhuna bağlayan temel şeylerden biri de cesur olmasıydı.
Ruh ve beden buluşmuştu...
Telefon çalmıştı belli ki mesajlaşmayı zaman kaybı olarak görüp aramayı tercih etmişti. Görüntülü arıyordu hayır, hayır ellerim şu an titreyemezdi heyecanlandığımı hissetmemeliydi onun ilk izlenimi böyle olmamalıydı. Zil sesim bir kez tekrarlanmıştı ve vakit kaybetmeden yanıt vermiştim.
Karşımdaydı hissiz bedenime ruhu kavuşturan kız telefonun ucundaydı. Onu bu kadar tatlı beklemiyordum. Yanakları hafif belirgindi, pembe dudakları ve yüzünü dolduran burnuyla yüzünde, insanı kendine çeken, farklı bir ifade oluşturuyordu. Beline kadar uzanan saçları açık kahverengi tonuyla ve salaş haliyle hoş duruyordu. Saatlerce gözlerine bakabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prensesin Askeri
Teen FictionAşka inancı olmayan kız onu kendinden çok seven çocukla tanışır... Ruh ve beden buluşmuştu. Gökyüzü o gün daha çok yıldıza kucak açmıştı. Asel parlayan yıldızlar içinde görmüştü bedenini. Yavuz hiç beklemediği bir anda onu bulmuştu. Her bakışı tutk...