☆9☆

209 9 2
                                    

   Kapıyı çalmamla kapı açıldı sanki Mira beni kapıda bekliyordu.
Mira heyecanla kapıyı açtı.
Bir birimize sarılarak içeri girdik.
Mira: evet hoşgeldin evine canım.
Ben mahçup bir şekilde sanki Mirayı mecbur etmişim gibi hissettim.
Mira: eee, niye öylece duruyorsun hem derdin paraysa anlaşırız.
Gülümseyerek mahçup bir şekilde baka kaldım.
Mira: gel odanı göstereyim. İşte bu oda senin.
Küçük şirin bir odaydı pencerenin yanında bir masa masanın yanında bir küçük dolap yatakta tek kişilikti kapının yanında ise küçük bir dolap daha vardı oda elbiseler içindi ortada çok güzel beyaz halı oda çok güzeldi beyaza boyamıştı ferah bir oda gibiydi minik bir kutu gibiydi.
Mira aniden elimden tutarak bak bu karşıdaki odada benim odam.
Yatağın üstündeki örtünün bordo olması çok hoştu, benim odamdaki ise griydi Miranın odası benim odamın aynısı ama biraz daha büyük ve genişti.
Biz evi gezerken.
Mira: terasada çıkalım.dedi
Teras mı bayılırım teraslı evlerin her zaman ayrı bir havası oluyor.
Hızlı adımlarla merdivenlerden çıkıp terasa çıktık. Biraz bakımsızdı aslında sanki buraya çok az geldiği beliydi.
Mira: buraya çok gelmiyorum vaktimin çoğunu aşağıda harcadığım için burası da böyle dağınık ama olsun ben burayı böylede seviyorum.
Biraz bekledikten sonra aşağıya indik.
Eve biraz daha dikatlice bakınca duvarda çerçeve yoktu hatta hiç bir yerde bile çerçeve yoktu.
İlk bu eve geldiğim de hiç fark etmemiştim.
Mira neden duvarda çerçeve yok.
Mira: kötü bir anımı hatırlatıyorda o yüzden hiç bir yere çerçeve koymam.
Bende artık soru sormadım çünkü Mira  üzülünce artık üstüne gitmedim ve bu konuyu kapatıp, Mirayla öğleye kadar sohbet etik.
Mira: haydi kalk biraz dışarıya çıkalım.
Ezra bu arada senin valizin nerde hiç fark edemedim.
Aslında valizim yok.
Mira: nasıl valizin yok?
Şey aslında hiç valiz almam zaten iki parça elbisem var onlar yetiyor bana şu sırt çantasında taşıyorum gerekli olanlarıda satın alıyorum.
Bir iki defa giydiğim elbiselerimide ikinci el olarak satıyorum.
Mira: nasıl yani nerde satıyorsun?
Şu aşağıda bir büyük park var orda satıyorum.
Mira: vay korsan haa.
Yok öyle değil. Zaten iki parça yani satığımıda paralarıyla çocuklara eşya ya da hediye alıyorum.
Kendime almıyorum o parayı.
Mira: ne güzel bir şey yapıyorsun.
Aslında benim bir sürü elbisem var onlarıda sana veririm sen çocuklara harcarsın.
Olur çok güzel olur ama tek yapmam sende gel birlikte yapalım hem çocukların yüzündeki gülümsemeyi, heyecanı, sevinci görmelisin muhteşem bir duygu zaten bu gün çocuklarla boyama yapıcam.
Sende benimle gelsene.
Mira: ben pek küçük çocuklardan hoşlanmam aslında.
Yok onbir ve oniki yaşlarındalar o kadar küçük değiller.
Evden birlikte çıkarak doğruca parka gidiyorduk ama yürüyerek Mira belliydi hiç  buralarda yürümemişti.
Parka girerken çocuklar beni görür görmez hemen bana doğru koştular çocuklara tek tek sarıldıktan sonra Mirayı göstererek buda Mira ablanız oda bugün bizimle eğlenecek, çocuklar hep bir ağızdan hoşgeldin Mira abla.dediler
Mira: hoşbuldum.
Aldığım bütün boyaları yere bıraktım herkes bir köşeye geçip boyama yapmaya başladı.
Mira ise yere oturmamakta ısrar ediyordu.
Otur Mira bir şey olmaz haydi bize katıl.
Mirada ısrarıma dayanamayıp oda yere oturdu.
Ellerimle boya yaptığım için üstüm başım hepsi boya olmuştu.
Miraya baktım onunda benden bir farkı yoktu yere oturmakta inat eden Mira şimdi öyle dalmışki boya yapmaya bir çocuktan farksızdı.
Çocuklar beni ve Mirayıda boyamışlardı.
Üstümüz boya içinde kalmıştı ama çocuklar  boyanmamışlardı uyanık yaramazlar Cemre al şu telefonu fotoğrafımızı çek.
Fotoğraflarımız çekilirken tabi hiç rahat dururmuyum ağzımı burnumu yamultuyordum, bunu gören Mirada gülüyordu.
Çocuklardan ayrılıp eve doğru yol aldık.
Mira: Ezra yaa hiç bu kadar mutlu ve mutluluktan gülme krizine girmemiştim çok teşekürler.
Her zaman zaten her fırsatta eğleneceksin.
Eve varınca Mira bonyo yaparken bende akşam yemeği için yemek hazırladım.
Mira banyodan çıktıktan sonra ben de banyoyu yaptıktan sonra yemek için masaya geldim Mirada salata hazırlamıştı.
Mira: Ezra aslında bugün Ali buraya gelicek.
  Neden?
Mira: iş için aslın da pazartesi günü toplantı var onun için halletmemiz gereken evraklar var.
Anladım. Şey Ali hep buraya gelir mi?
Mira: yok arada bir oda iş varsa ama korkma Ali çok iyi biridir.
Yok ben öyle bir şey demek istememiştim.
Mira: aslında bu gün işte biraz sıkıntı vardı o yüzden.
Tamam sorun yok benim için.
Tam yemeğe başlayacaken kapı çaldı.
Mira kapıyı açtı, gelen Aliydi.
Aliyle birlikte içeri girdi.
Ali ikimize bakıp duruyordu siz ikiniz neden ıslaksınız dışarıda yağmur yağmuyor da siz neden ıslaksınız.
Mira gülerek yok Ali biz biraz boyaya bulandıkda.
Ali: nereyi boyadınız?
Mira: bir yeri boyamadık parka gitikde orda çocuklarla eğlenirken biraz elbiselerimiz boya oldu da o yüzden ıslağız.
Yemeğe buyurun.
Ali elindeki dosyaları çalışma masasına bırakıp geldi birlikte yemeğimizi yedikten sonra dosyaları halletmek için her birimiz ayrı bir koltuğa geçip işleri bir an hallederken Ali arada bir bana bakarken aniden gözlerimi kaçırıyordum.
İşleri bitirdikten sonra Mira bize kahve  yapıp getirdi.
Kahvelerimizi içerken Ali ve Mira birbirlerine soru sorarlarken ben sadece bakmakla yetiniyordum.
Ali: Ezra senin isminin anlamı ne? Çok farklı bir ismin var.dedi

☆☆☆☆☆

EZRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin