Bende evden çıkarken kadın arkamdan seslenerek:
Durun lütfen geçin konuşalım.
İçeri geçin?
Ne diyeceğimi bilemeden kadının gösterdiği yere oturdum kadında karşıma oturarak.
Kadın bir bardak suyu uzatıp alın dedi.
Titreyerek alıp içtim.
Kadın nereye gidiyorsunuz ne kadar aceleniz var biraz oturun konuşalım.
Bardağı sehpaya bırakınca kadına bi anda gülümseyince oda bana karşılık gülünce bir an tırstım valla.
Elini uzatıp ben Riya Mira Deniz.
Miray'ı daha çok kulanıyorum.
Bende ona karşılık vererek elimi tutup.
Bende Ezra Samarpit deyip tanıştık
Artık gitsem iyi olucak zaten geç kaldım.
Mira: nereye?
İş görüşmesine Mira hanım.
Durun bir saniye telefonumu çıkartim ekran görüntüsü aldığım ismi okudum ALMİRA Şirketi'ne gidicem.
Orda iç ve dış mimarlık için gidicem.
Mira hiç istifini bozmadan bana bakıyordu.
Siz de galiba ajansınız?
Deyince Mira bir anda kah kaha atarak gülmeye başladı.
Yanlış bir şey mi söyledim.
Mira: yok yok sadece ajan dediğin için bir an kendimi tutamadım kusura bakmayın.
Sorun değil.
Mira: ben bir şirketin CEO'suyum.
Ne güzel.
Şaşkın şaşkın bakıyordum.
Hangi şirket peki?
Mira: yani senin gideceğin şirket şaşkın Almira.
Vay canına şansa bak ya neyle karşılaştım.
Mira: evraklar ya da dosyan yandaysa bi bakabilirmiyim.
Evet efendim.
Sırtımdaki çantadan dosyayı Miranın eline verip geri koltuğa oturdum.
Mira da dosyama baktıktan sonra ben bir telefon görüşmesi yapıp gelicem sakın bir yere ayrılma deyip benden biraz uzaklaşıp konuşmaya giti.
Geri geldiğinde bu ilk işin mi?
Aslında ilk işimden kovuldum.
Yani ilk değil.
Mira: tamam anladım.
Yarın gel işe başla.
Anlamadım yani beni işe aldınız mı.
Mira: evet, sen yarın gel.
Kekeleyerek tamam efendim.
Ne diyeceğimi bilmez oldum şaşkın ve heyecanlı bir şekilde Miraya baktım.
Mira: bide bana hanım efendi demesen sadece Mira desen.
Gülümseyip tamam Mira, deyip telefon numarasını alıp evden çıktım.
Bu olanları Lara'ya anlatmam lazım, hızlıca ordan ayrılıp.
Laranın evine yürüyerek gelene kadar saat bi hayli geç olmuştu.
Bir an kendimi Laranın yanında buldum.
Kapıyı çaldım.
Lara kapı açıp beni görünce sarıldı.
Lara: Hoşgeldin geç geç.
Ayakabılarımı çıkartıp eve geçtim sırtımdaki çantayı bi kenara birakıp kanepeye oturdum.
Lara: eee seni hangi rüzgar atı buraya Ezra hanım.
Olan biteni anlatınca Lara bunların hepsini bu günmü başına geldi.
Evet.
Eh be yani ben sana kaçkez dedim kimseye karışma sen normal değilsin kızım ya kapkaçı sana bir şey yapsaydı.
O zaman ne yapıcaktım ben.
Biliyorsun ben iyi bir koşucuyum.
Lara: Çok iyi bir koşucusun ama adam da silah vardı.
Delirmişsin sen.
Her gün ilginç olay yaşıyorsun.
Bi rahat dursan.
Şey bide ben...diyemeden.
Lara: yine neyi anlatmadın.
Anlatmadımda ben bu gün burda kalsam olur mu?
Lara: Tabi ama bende bir hafta sonra gidiyorum yurt dışına.
Bilseydim bu evden çıkıcağımı söylemezdim. Sen evinden atılacağını bilmiyordum.
Eve başka kiracı gelicek yani. İstersen yöneticiyle konuşurum yeni kiracıyı almasın seni alsın.
Saçmalama benim yüzümden niye başkasını çıkartıyoruz.
Hem bir hafta var evi arar bulurum ya.
Lara: İyi peki haydi kalk yemek yiyelim.
Valla öyle açım anlatamam.
Sabahtan beri koşuşturup duruyorum. Ellerimi yıkayıp doğruca mutfağa gitim.
Üüf Lara karnı yarık yapmışsın?
Lara: bilmiyordum senin geliceğini, canım çekti bende yaptım ama seninde nasibin varmış.
Yemeğimizi yedikten sonra Lara bana kanepede yatak yapıp bende odadan bir yastık alıp geldim.
Lara:iyi geceler canım.
Iyi geceler, deyip odasına giti.
Bende annemlerle konuştuktan sonra penrenin önüne geçtim.Dolunay çıkmıştı, yıldızlar çok güzel parlıyorlardı.
Sanki üstlerindeki tozları temizlemişler gibi parliyorlardı.
Yatağa geçtim yorgunluktan zar zor ayakta duruyordum.
Kendimi uykunun kolarına verip uyudum.
Akşam nasıl yatağa geçmişsem sanki hiç kıpırdamadan öylece uyandım.
Saate baktım sabahın dörtüydü.
Hala erken olduğu için yine yatağa geçip uyudum.
Etrafımı saran siyah giyinmiş adamlar yüzleri kapalı oldukları için görünmüyorlardı.
Siyah arabadan biri inip bana doğru geliyordu.
O yaklaştıkça ben geri gidiyordum.
Bir anda uyandım kan ter içinde kalmıştım banyoya doğru hızlı adımlarla gidip elimi yüzümü yıkadım.
Aynaya bakıp bu da neydi şimdi.
Mutfağa gidip saate baktım saat altıy'dı.
Kahvaltıyı hazırladım tam oturacakken
Lara geldi.
Ooo Ezra ne güzel bir kahvaltı hazırlamışsın?
Lara: Sen hala erkenmi uyanıyorsun.
Evet de sen bana hala alışamadın mı?
Lara: Yok ya ben senin gibi değilim alarım olmasa asla uyanmam bide alarmı bir saat erkene alıyorum ki uyanabileyim ama uykudan bir türlü kopamıyorum.
Kahvaltımızı yaptıktan sonra hazırlanıp evden çıktık.
Lara beni yeni iş yerime bırakıp benim yanımdan ayrıldı.
Oda işine giti.
Şirket muazamdı dışı bu kadar iyiyse kesin için daha da güzeldir.
İçerisi dışarıdan daha iyiydi.
Heryer cam çiçekler ne kadar da özenle bırakılmıştı.
Şirketin logosu çok farklıydın.
A ve M harfleri, A harfi siyah, M harfi ise mavi rekliydi. Etrafıma bakınmaktan işi unutmuştum hemen kendimi toparlayıp
resepsiyona doğru ilerledim.
Merhaba ben Mira'yla görüşecektim acaba odası nerde?
Hanım efendi Mira hanım hala gelmedi o yüzden şuraya geçin Mira hanım geldiğinde ben size haber veririm.
Ben koltuğa geçip telefonumla Mira'yı aradım.
Merhaba Mira ben geldimde resepsiyonda bekliyorum.
Mira: Tamam ben yarım saate ordayım.
Dedi ve telefonu kapatıp bekledim.
Yarım saatin ardından Mira geldi.
Mirayı görünce.
Miraya doğru ilerlerken Mirada bana doğru ilerliyordu.
Mira:benimle gel Ezra?
Başımla onaylayıp Mirayı takip etim.
Sanki kristalerin içinden yürüyorduk.
Asansöre binip üst katlara çıktık.
Mira önde yürüyor hemde çalışanlara günaydın deyip geçiyorduk.
Kocaman bir adaya girdik.
Mira: işte patronun Ali Toprak.
Koltukta oturan adam kalkıp bana doğru yürümeye başladı.
Adam gelince telaşlanıp Miranın arkasına geçtim.
Adam bana sinirli bakarken.
Demek ki artist ha...
☆☆☆☆☆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EZRA
Romance*Göçmen bir kızın İstanbulda ki hikayesi* İki yıldız ikisi de bir birinden farklı biri yerde olan diğeri gökte olan ikiside mavi gibi görünürler ama aslında ikiside beyazdır...