1.8

33.5K 1.9K 205
                                    

Mahkemede Ömer'in tutuklu yargılanmasına ait kararla hepimiz derin bir nefes aldık. Ama biliyordum 1 ay sonra yine bir duruşma olacaktı. Ve para cezasıyla ödeye bilirdi bunu. Lakin şimdiye odaklanmalıydım. Mert bana bütün mahkeme boyu gururla bakmıştı. Bu bakışını çok seviyordum.

Dışarı çıktığımızda Mert'e bakıp "Bitti."dedim.

Gülümsedi ve "O bitti ama yeni bir şey başlıyor."dedi. Ne demek istiyorsun anlamında kafamı salladım.

"Senle ben..."diyince araya dahil oldum."Mert. Bak..."

"Ben buraya bu meseleni halletmeye geldim. Artık her şey açıklığa kavuştu. Gitmem gerek. Orda bir hayatım var. Biliyorsun değil mi?"dedim. Gülümsemesi soldu. Biraz uzaklara bakıp sonra bana baktı.

"Tamam. Nasıl İstersen."dedi.

"Ben valizimi senin arabana yerleştirmiştim."diyerek yüzüne bakmadan konuştum. Yüzüne bakarsam gidemeyecekmişim gibi geliyordu.

"Ooo... Her şeyi sen halletmişsin yine."sahte ama sinirli bir gülüş ekledi yüzüne.

"Arkadaşlar, sohbet muhabbet güzel sanırım. Ama burdan gitsek iyi olacak adliyenin önündeyiz."diyerek araya girdi Sinan. Bu sefer kurtarmıştı sanırım beni.

Hepimiz arabaya doğru yollanarak ona bindik. "Ee, bundan sonra nolacak?"dedi Sinan. Benle Mertten ses dahi çıkmıyordu.

"Kankslarr, sizleyim aloo?"diyerek el sallamasıyla ona döndü Mert.

"Ha!Efendim?"dedi.

"Ohooo! Size bir şeyler olmuş. Kavga mı etdiniz?"dedi.

Pencereden dışarı bakarak"Gidiyorum."dedim.

"Nereye? Uzaya falan mı? Hep merak etmişimdir orayı biliyor musun?"diyerek dalga geçiyordu Sinan.

"Ciddiyim. İstanbula gidiyorum. Evime."dedim az önceden beri ilk defa Mert'e bakarak. Arabanın aynasına baktığımda onunla gözlerimiz kesişti.

"Ben evi sevdiğim insan zannediyordum."diyerek fısıldadı Mert. Duymuştum ama duymamış gibi yapacaktım.

"Ne?"dedim.

"Hiç bir şey."dedi.

Sinan ortamdaki gerilimi farkedince araya girdi yine."Amann! Bizde zaten 1 bölüm çekip geleceğiz oralara.Sezon finali olacak malum. Hem sende gelirsin. Ne var burda buluşursunuz değil mi?"dedi.

"Hı hı."diyerek onu yanıltladım.

"Beni şurdaki otobüs durağına bırakın. Ordan gideceğim."diyerek işaret parmağımla gösterdim. Arabayı durdurdu Mert. Benle beraber ikiside arabadan indi. Valizimi elime aldığımda "Siz gidin. Hem yarın set var."dedim.

"Otobüs gelene kadar burdayız."dedi Mert. Gülmüyordu. Sadece kısa bakışlar atıyordu. Otobüsün geldiğini görünce ikisiyle de vedalaşmanın vakti de gelmişti.

Mert'e sarılsam mı? Yoksa ne yapsam bilemedim. El uzattım.

"Saçmalama!" diyerek elimi tutup kendisine doğru çekti ve kollarını bana sardı. O kadar sıkı sarılmıştı ki sanki bırakmak istemiyordu. Son defa beni koklayarak kokumu içine çekti.

"Hoşçakal sarı fırtınam."dedi kulağıma doğru.

"Hoşçakal kumralım."dedim ve yüzüme gülümseme ekleyerek ondan ayrıldım. Bu sefer gülümsemişti. Ama garip bir gülümsemeydi bu.

Sinan'a doğru yaklaşarak onunla da vedalaştım. Tabi sarılamamıştım malum Mert Sinanın sarılmaması için şekilden-şekile girmişti.

Onlardan uzaklaşıp otobüse doğru yürüdüm. İçeri geçip oturdum. Ve pencereden onlara son bir defa baktım. Sonrasında otobüs kalktı ve yolculuğum İstanbul'a doğru sürdü.

Kumralım || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin