2.6

28.1K 1.6K 201
                                    

Son defa aynada kendime bakıp dışarı çıktım.Apartmandan dışarı çıkınca Mert beni karşıladı.Bana doğru yaklaştı.

"1 güne özlemişim."dedi. Gözlerini gözlerime kenetleyince biraz kahvelerine baktım. Sonraysa arabanın kapısını açıp oturmamı bekledi. Oturunca kapını örttü ve şoför koltuğuna oturdu.

"Sinanlar çıktılar mı?"dedim arabayla ilerlerken.

"Keşke çıkmasalar."diye mırıldandı Mert.

"Ne?"dedim.

"Evet şimdi gelecekler onlar da."dedi. Bu haraketine güldüm. İleriden sağa dönünce bir restorana gelmiştik.Arabadan İnip restoranın önünde durdum.

"Ya birileri olursa?"dedim tereddüt ederek.

"Merak etme. Burası bir tanıdığın. Çoğu kişi de bilmiyor zaten. Bilseler bile sorun yok. Seninle olan her şeye razıyım."dedi ve gülümsedi. İçeri girmek için hareketlendiğini anlayınca arkasından ilerledim. İçerideki bir adam Mert'i görünce yaklaştı.

"Vayy, Mert?"dedi ve sarılıp tokalaştılar.

"Sanırım küçük çaplı tatildesin ha?"dedi adam bu seferde.

"Evet. Öyle de denile bilir."dedi Mert kafasını sallayarak.

"Bu hanımefendi kim?"diyerek beni gösterdi adam. Yeni farketmişti sanırım.

"Benim için özel birisi."dedi Mert bana bakarak. Gülümsedim.

"Abi, benim küçük bir işim var.Siz şu masaya oturun. Bir şeye ihtiyacınız olursa Fırat'a seslenirsiniz."diyerek diğer yandaki garsonu gösterdi. Onu gösterdiğini görünce başını aşağı doğru selam verircesine salladı Fırat.

"Hadi gel. Buraya oturalım onlarda gelirler şimdi."dedi Mert. Gösterdiği yere doğru ilerleyip oturdum. Çok geçmedi, Sinan ve Cansu içeri girdi. İkisine bir şöyle baktım da...Bunlardan çok güzel olurdu.

"Hoş geldiniz."dedim onlara bakarak.

"Hoş bulduk, yenge."diyerek Sinan Mert'in yanına oturdu. Cansu da arkasından gelerek herkesi selamladı ve yanıma oturdu. Kısık sesle kulağına doğru konuştum.

"Kız, siz olmuşsunuz ha."dedim göz kırpıb gülerek.

"Daha siz sevgili olamadınız. Gelip bana bulaşma."dedi tüm gıcıklığıyla.

"Amann! Sen ne anlarsın?"dedim aldırmadan önüme dönerek. Bir-iki bir şey yedikten sonra hepimiz deniz kenarına gitme kararı aldık. Arabayla oraya doğru gittik. Vardığımızı anlayınca hepimiz arabadan inip derin bir nefes aldık. Deniz havası iyi gelirmiş derler.

"Abi, havaya bak. Tam denize girmelik."dedi Sinan.

"Saçmalama. Denize girmeye başka bir gün ayarlarız." dedi Cansu göz devirip.Sonra dediğini anlamış olacak ki gözünü tam açıp, toparlamaya çalıştı.

"Yani... Şey...Belki gideriz. Gitmeye de biliriz. Öyle laf olsun diye dedim."diyerek hepimize baktı.Sonraysa dediklerinden utanıp arkasını döndü. Bu hali çok sevimli gözüküyordu. Birazda onun bu haline gülüp önüme baktım. Gördüğüm şeyle duraksadım.

"Dondurma."dedim.

"Off, olsa da yesek be."dedi Sinan.

"Biraz ileride var.Gidin alın hadi."dedim. Canım çok istemişti.

"O zaman hepimize al."diyerek Mert Sinan'a ithafen konuştu.

"Tamam da. Biri bana yardım etsin."dedi sonraysa Cansuya bakıp"Cansu, sen de benimle gel."dedi. Cansu itiraz etmeden onunla beraber dondurma almak için gitti. Mertle başbaşa kalınca Mert bana baktı ve konuşmaya başladı.

"Elif,sana bir şey söylemem gerek."dedi. Ne söyleyeceğini az-maz tahmin ediyordum. Ama demesi için bekledim.

"Dinliyorum."dedim ağzımda atan kalbimi susturmaya çalışarak. Tam bir şey söylecekken gözü yana doğru kaydı.

"Gazeteciler."

"Ne?"dedim anlam veremeyerek. Onun baktığı yöne bakınca üstümüze gelen topayla gazetecini görmem an meselesi oldu.

"Şimdi 2 seçeneğimiz var. Ya onlara röportaj veririz. Ya da..."dedi 2-cini söylemesine izin vermeyerek konuştum.

"2-ci."dedim. Bir şey demeden elimden tutup koştu. Hemen Sinan ve Cansu'nun yanından bile hızlı geçtik.

"Dondurmanı aldık."diye dönecekti ki Sinan, bizim koştuğumuzu görüp arkamızdan seslendi. Ama biz artık çoktan onu geride koymuştuk.

"Mert, koşamıyorum daha."dedim derin nefes alarak onun ardından.

"Biraz önde, sağda bir geçit var. Oraya girip bekleriz."dedi ve ileriden sağa döndü. Dar bir yerdi burası. İkimizde içeri girip saklanmaya çalıştık. Göğsüm hızlıca inip kalkıyordu. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Birazda böyle durunca çoktan onları atlattığımızı anlamıştım. Gözlerimiz kesişince bir-birimize baktık. Güldüm.

"Neye gülüyorsun?"dedi.

"Şimdi haber başlığı yazacaklar... Mert Özberk ve sevgilisi muhabirlerden kaçtı."diye söyledim.

"Sevgilisi..."dedi yüzünde çapkın ifadeyle.

"Şey... Hep öyle yazıyorlar ya.O yüzden dedim."

"Gerçek olsun o zaman. Yalandan haber yapmasınlar...Bu sefer gerçek olsun."dedi dudaklarıma bakarak.

"Anlamadı-?"diye konuşacaktım ki, dudakları lafımı böldü. Birden bire dudaklarıma yapışınca hareketsiz durdum. Benim karşılık vermediğim yeni dank etmişti kafama. Hemen dudaklarımı oynatıp ona ayak uydurmaya çalıştım. Biraz daha böyle kaldıktan sonra çekildim. Gözlerime baktı. Bir şeyleri anlamaya çalışıyordu. Utanmışdım sanırım.

"Elif."dedi.

"Hıı."diye bir ses çıkardım.

"Sevgilim olur musun?"dedi heyecanla. Duraksayıp ona baktım. Pür dikkatle benden gelecek olan cevabı bekliyordu.

"Olurum."dedim kafamı sallayarak.

"Sonunda."diyerek sarılmaya çalıştı. Onu durdurup"Buradan çıkalım, yoksa kalpten gidiceğim. Çok dar burası."dedim.

"O yüzden gideceğine emin misin?"dedi sırıtarak.

"Hep yüzüme vur. Tamam mı?"dedim trip atar gibi.

"Ama böyle tatlı tatlı bakarsan... Yine öperim ki."diyerek güldü.

"Hadi gidelim. Sinangil meraklanmıştır şimdi."dedim.

"Gitmesek? Bak yalnız kalınca ne güzel vakit geçiriyoruz."dedi göz kırparak. Yerdeki taşı elime alıp"Bak kafana atarım he!"diye onu uyardım. Bu yaptığıma kahkaha attı.

"Senden gelen her şeye razıyım."dedi öpücük yollarken. Bu adam ne ara böyle olmuştu?

Hayret ederek Cansu ve Sinan'ın yanına gitmek için yollandık. Yolu yavaş addımlarla gidince ne kadar yol geldiğimizi anlamıştım. Karşımda denize bakarak oturan Sinan ve Cansuyu görünce onlara doğru yürüdüm. Mertle beni el ele görünce gülümsediler.

"Yoksa, Sonunda?"dedi Sinan sorar gibi. Başımızı salladığımızda ikiside oh çektiler. Cansu hemen gelip bana sarıldı.

"Sinan, bu kadar istiyordun sevgili olmamızı ne diye ortamı gelip bozuyorsun hep?" diye bir soru sordu Mert. Dalga geçiyor gibiydi ama daha çok.

"Adrenalin katıyorum aşkınıza. Heyecan katıyorum. Daha ne olsun?"dedi gülerek. Mert bu lafına karşılık bir şey demedi.

Ben ise bugünün tadını çıkarmak için Mert'in koluna girdim. Hepimiz oturup denizi seyrederek uzun sohbetlere daldık.

Kumralım || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin