"Sen inanılmaz birisin!Sana bakmaktan kendimi alamıyorum."
"Yalancı, şu an bana sarılıyorsun.Sarılırken beni göremiyorsun ki!" dedim daha sıkı sarılarak.
"Haklısın, kendime bu kötülüğü yapmamalıyım."
Sarılmayı bırakıp geri çekildiğinde ona gülümseyerek baktım.
"Seni seviyorum, Tommy!"
Film klişelerinden biri uyuyan kızın gördüğü kabus sonrası yataktan fırlayarak "Hayır!" diye bağırmasıdır.Ben de bunu sadece bir film klişesinden ibaret sanıyordum.Öyle değilmiş.Bunu Robert odaya geldiğinde anladım.
"Kate, iyi misin?"
Oda karanlıktı.Aslına bakarsanız bu güzel bir haberdi.Yüzümün kızarıklığını Robert'tan, başka türlü nasıl gizleyebilirdim ki?
"İyiyim.Rüya gördüm, sadece."
"Seni bu kadar korkutacak ne gördün?"
Saçlarımın arasından başımı kaşıyıp onu geçiştirecek bahaneler bulmaya çalıştım.
"Bilmiyorum.Rüya işte.Yarısından fazlasını unuttum bile."
Kısa süreliğine bekledikten sonra söylediklerimle tatmin olup kapıya doğru yöneldi.Gitmek için hareketlendiği zaman içimdeki suçluk duygusuyla onu durdurdum.
"Şey...Şey...Biraz...Kötü bir rüyaydı.Rüya değil de kabus gibi..."
Sözlerimin içindeki asıl mesaj gayet açıktı.Fark etmeyenler için söyleyeyim, odadan gidecek birine yapılan bu duraklamalar ve "kabus" sözcüğündeki vurgu, rüyasından yeni kalkan kızların dilinde "Yanımda kalır mısın?Gitmeni istemiyorum." tarzı şifreli bir ifade sayılırdı.Robert ondan beklemediğim kadar hızlı bir şekilde mesajı aldığında kapıyı örtüp uzun adımlarla yatağa ulaştı.Sorgulamadan, ikiletmeden, çekinmeden yanıma yatmasının asıl sebebini çok geçmeden kendi ağzıyla itiraf etti.
"Kabusunun nedeni telefon, değil mi?Telefon olayı seni kötü etkiledi.Erica ve Arthur hakkında söylediklerim yüzünden..."
Robert'ın her sorunda kendini suçlaması gerçekten kliniklik sayılırdı.Kabusum, öyle olmamasını umduğum hatıram, tamamen benimle bağlantılıydı.
"Hayır onunla bir alakası yok.Erica'nın boşanma olayları benim sonuncu derdim."
Kendi boşanmam daha öncelikliydi tabii ya da onu aldatıyor olmam ya da eski erkek arkadaşımı ondan önce hatırlamam ya da her neyse işte.
"Erica...Sen beni ondan kıskanıyorsun.Bu, hatırlamaya başladığın anlamına mı geliyor?"
Az önce gördüğüm rüyayı düşünüp sıkıntıyla yutkundum.
"Hayır, hatırladığım anlamına gelmiyor...Bu..."
Onu kaybetmek istemiyordum.Geçmişi, geçmişte neler yaşadığımızı bilemesem de şu an onun yanındaydım ve bu beni güvende hissettiriyordu.Tommy, Erica, bir başkası umurumda değildi.Umursadığım tek kişi yanımdaydı ve bu ona açılmam için büyük bir fırsattı.Ona gerçek duygularımı söyledim.
"Seni...Kaybetmek istemediğim anlamına geliyor."
Karanlıkta bana baktığını, net olarak göremesem de anlamıştım.Sesi ise şaşkınlığını epey ele veriyordu.
"Hastanede beni hatırlamıyordun.Sonra ne oldu da iş beni öpmene, kaybetmek istememene geldi?"
Başımı yastığa gömüp tavanı izledim.O anlarda gerçekten de ne yaşamıştım da durum o raddeye varmıştı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşlerimden
General Fictionİnsanlar hayatları boyunca anı biriktirmek için yaşarlar.Bunları ölümsüz hale getirmek için resmederler, fotoğraf çekerler, günlük tutarlar, yazılar yazarlar.Sanki onları kaydetmek kaybetme ihtimalini ortadan kaldıracakmış gibi, sanki ölümsüz olmala...