Eve döndüğümüzde ona bakmadan yatak odasına geçip kapımı kapatmıştım.Kendimi hastaymışım gibi dizlerim karnımda çekili halde yatakta bulduğumda yerimden doğrulup aynaya baktım.Yüzüm suçlu, yorgun ve üzgün görünüyordu.İyi de ben kötü bir şey yapmamıştım ki yani, çok kötü bir şey yapmamıştım.Evet, ondan habersiz çıkmam yanlıştı, dışarı çıkarken yanımda telefonum ve param olmalıydı.Bunlar için suçluydum, bunu biliyordum bu yüzden kendime kızıyordum da.Ben yaşananlar için açık yüreklilikle kendimi eleştirirken peki o, bunu neden yapmıyordu?Neden bağırdığı için benden özür dilemek yerine televizyonu son ses açarak aksiyon filmi izliyordu.Gözlerimde öfkeden oluşan kıvılcımı görünce suçlu bir şekilde yatakta durmak yerine onun yanında gövde gösterisi yapmaya karar verdim.Odaya girdiğimde dalgın ve üzgün bir Robert'tan çok; koltuğun yarısına yayılmış, ayaklarını koltuğun dışına sarkıtmış, eli çenesinde, yarım yatan bir Robert bulmuştum.Televizyona o kadar dikkatli bakıyordu ki içeri geldiğimi fark etmemişti.Önünden ağır hareketlerle geçerek başının olduğu tarafa, koltuğun diğer yarısına oturdum.Film araya girdiğinde koltuğun kendi tarafındaki kısmına düzgün bir şekilde yatarak başını yukarı çevirdi.Ona bakmasam da beni izlediğini görebiliyordum.Dönüp onun yatışını ve bakışını izledim.Gerçekten bu yatışla beni böyle sinir bozucu bir şekilde izlemek zorunda mıydı?Bir de başını geriye atıp beni tersten izliyordu.Kızdığı için mi bunu yapıyordu yoksa beni mi kızdırmak istiyordu?Kumandayı kaldırıp tuşlara bakmadan televizyonu sessize aldı.Yutkunup belirgin olan adem elmasını iyice belirginleştirdikten sonra konuştu.
"Nasıl hissediyorsun?"
Göz temasını bırakmadan söyledim.
"Kaybolmuşum ve sonra mucizevi bir şekilde durumumu anlayan bir çocuk sayesinde eşimi bulmuşum da onunla arabada hararetli bir şekilde tartışmışım gibi hissediyorum.Bu normal mi?"
Gözlerini kısıp gülümsedi.Her zaman güzel olan gülüşü ciddi olduğum için bana o kadar da hoş gelmemişti.
"Neye gülüyorsun?"
"Diğer insanlar bu soruya iyiyim, der ya da kötüyüm.Senin bu soruya cevabın hafızanı kaybetsen bile durum bilgilendirmesi oluyor.Benim sormak istediğim...Nasılsın?" dedi son sözcüğü farklı bir tonda söyleyip farklı bir anlama gelmesini umarak.Omzumu silktim.
"İyi değilim.Kötü hissediyorum, eğer duymak istediğin buysa.Kavga ettiğimiz için oldukça gergin ve sinirliyim.Ayrıca başım ağrıyor çünkü çocuk yanıma gelmeden hemen önce bir şeyler hatırlamak için kafama sertçe vurmuştum.Henüz iyileşmediğimi anlamak için acı verici bir deneyimdi, tavsiye etmem.Nasıl?Soruna cevap oldu mu?Beğendin mi?Çünkü buradan bakıldığında kendimi acındırmaya çalışıyormuşum gibi duruyor."
Yattığı yerden kalkıp önümde eğilerek hizama geldi ve ellerimi tutup beni kendine doğru çekti.
"Senin için endişelendim.Hey...Hey, gözlerime bak!Senin için endişelendim.Hafızanı kaybetmiş bir halde dışarıda yapayalnız olduğunu düşününce çıldırdım.Seni bulamayacağım sandım, hastanede yaşadıklarını tekrar yaşarsın diye deliye döndüm!Anlıyor musun?Sana bağırdığım için üzgünüm.Ama ben...Korktum!Başına bir kez daha bir şey gelirse kendimi asla affedemem!"
Robert ondan o zamana kadar duyduğum en yumuşak, en kısık ve en sakin tonunu kullanıyordu.Gözlerimi kaçırdığımdan beni iyice kendine çekip alnımı anlına değdirmişti.Bakışlarımı daha fazla kaçıramayınca ona baktım.Ela gözleri kahvesini atıp neredeyse yeşile bürünmüştü.
"Özür dilerim.Sana bağırdığım için, kötü davrandığım için...Dediğim gibi...Korktum, Kate...Çok, korktum!"
Konuşmasını bitirdikten sonra bir şey demeden nefesini dinledim.Aramızdaki dinginliği ve dengeyi sağladığımızda itiraf ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşlerimden
Ficción Generalİnsanlar hayatları boyunca anı biriktirmek için yaşarlar.Bunları ölümsüz hale getirmek için resmederler, fotoğraf çekerler, günlük tutarlar, yazılar yazarlar.Sanki onları kaydetmek kaybetme ihtimalini ortadan kaldıracakmış gibi, sanki ölümsüz olmala...