"Sen inanılmaz birisin!Sana bakmaktan kendimi alamıyorum."
"Yalancı, şu an bana sarılıyorsun.Sarılırken beni göremiyorsun ki!" dedim daha sıkı sarılarak.
"Haklısın, kendime bu kötülüğü yapmamalıyım."
Sarılmayı bırakıp geri çekildiğinde ona gülümseyerek baktım.
"Seni seviyorum, Tommy!"
"Ben de seni seviyorum."
Bunu söylerken biraz duraksamış, biraz da hüzünlenmişti.Yüzündeki ifadenin nedenini anlayamadığımdan dudaklarımı büzüp kaçırdığı gözlerini yakalamaya çalıştım.
"Neyin var?Durgun görünüyorsun?"
Sırlar saklayan gizemli yüzünü ekşitmişti ve bu da yolunda gitmeyen bir şeyler var demekti.
"Sana söylemem gereken bir şey var ama nasıl söyleyeceğimden emin olamıyorum."
Gülümsedim.
"Bu romantik ortam, mum ışıkları, şömine...Yoksa...Bana evlilik teklifi mi edeceksin?Eğer edeceksen hiç durmadan direkt edebilirsin.Dört yıl oldu artık işin adını koysak fena olmaz.Gerçi bu kariyerimin önünde büyük bir engel oluşturabilir ama senin için değer.Buna canı gönülden inanıyorum ve teklifini..."
Coşkuyla karışık biraz da şaka yoluyla içimden geçenleri anlatırken elini havaya kaldırıp durdurdu.
"Planların çok hoş çok güzel ama...Ben sana evlilik teklifi etmeyeceğim, maalesef...Daha doğrusu edemeyeceğim...Çünkü...Ben..."
***
"Duydun mu?Buraya yeni biri atanmış.Şehir dışından, kuzeyden olduğunu söylüyorlar."
Bir elimi enseme götürüp diğer elimle kahve alırken kızın söylediklerini yorumladım.
"İyi haberlerle gelmen gerekiyordu, Ashley kötülerle değil!Hangi ofise alınacakmış, peki?Benimki olmasa iyi olur.Biliyorsun en son ki iş arkadaşım Liam'dı.Her yıl düzenli olarak zorla doğum gününü kutlatır, etrafı süsletirdi.Hediye paketlerini masama yığar, çalışmamı engeller, dosyalarımı kaybederdi.O başka yere gönderildiğinde ben de onun doğum gününü kutlamamak için o günü yas günü olarak ilan ettim.22 Eylül!Hatta saat tam on birde evinin önüne çelenk yollatıyorum.Hâlâ doğum gününden dolayı hediye veriyorum sanıyor..."
"Onu biri şikayet etmiş, ondan gönderilmiş.İtiraf et!Şikayet eden sendin değil mi?"
Omzumu silktim.
"Fazla silikti.Onun aptallıklarıyla kariyerim riske girebilirdi.Ne diyebilirim ki?"
Ashley gülümserken eliyle omzuma dokunup tek kaşını kaldırdı.
"Geçmiş olsun diyebilirsin, arkadaşım çünkü az önce elinde büyük bir kutuyla irice bir adam senin ofisine girdi.Sanırım oraya yerleşiyor.Ben gidip bir merhaba diyeceğim.Sana mücadelende bol şans!"
Bakışlarımı ofise çevirdikten sonra onun peşinden odaya ilerledim.İçeri girdiğimde uzun boylu, dediği kadar irice, ne tam kumral ne tam sarışın, sert yüzlü bir adam eşyalarını masamın üstüme koyuyordu.
"Hey, orası benim masam!Karşı tarafa geçmelisin."
Bana döndüğünde yeşil ağırlıklı ela gözlerini ukalaca üstüme dikti.
"İş arkadaşım sensin demek.Güzel!Burada terfi almak sandığımdan kolay olacak."
Kaşlarımı çattım.
"Hey, bu katta terfi alacak biri varsa o da benim tamam mı?Ayrıca biz bunun için çalışırken asla iş arkadaşlarımızı yarı yola bırakmayız!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşlerimden
Fiction généraleİnsanlar hayatları boyunca anı biriktirmek için yaşarlar.Bunları ölümsüz hale getirmek için resmederler, fotoğraf çekerler, günlük tutarlar, yazılar yazarlar.Sanki onları kaydetmek kaybetme ihtimalini ortadan kaldıracakmış gibi, sanki ölümsüz olmala...