Aldatılmak nasıl bir şeydir?Aldatılma sadece fiziksel durumlarla mı olur?Bir insanın bir insanı kandırması da aldatma sayılmaz mı?Eşinin seni kandırması mesela...Sana yalan söylemesi, seni oyalaması...Bunlara aldatma denilebilirse bu durumda karşı taraf aldatılan olmaz mı? "Aldatılmak" hakkında bir fikrimin olmadığını söylediğimde bunun olmasından endişe duyduğumu yeterince belli etmiştim ama bu olacakların önünde engel değildi, işte.Berbat bir biçimde, sinirle kapıyı çarpıp çıkmama engel değildi.Buna literatürde tarihin tekerrür etmesi deniyordur herhalde.Robert'la tartıştıktan sonra yanından gitmiştim.Tek eksiğim bir yerlere çarpacağım arabamın olmamasıydı.Bunu garantiye almak adına yürüyüşü seçmiş olmam bu durumdayken kendim için yapabileceğim en büyük iyilikti.Kaybolup onu aramak zorunda kalmamak içinse içi para dolu çantamla birlikte kendi sokağımızı turlamayı seçmiştim.Aslında düşününce...İyi seçimler yapabilme yeteneğine sahiptim.Öyleyse şu an yapmam gereken büyük seçimden kendimi en az zararla kurtarabilirdim.Önümde iki seçenek vardı.Ya Robert'a gidip Erica ve Arthur'la ilgili olan her şeyi tüm çıplaklığıyla anlatmasını isteyecektim ki bu durumda tartışmamıza neden olan şeyi öğrenecektim ve yeniden tartışacaktık ya da yaşadıklarımızı geride bırakıp ben hatırlayana kadar o olayla ilgili hiç konuşmayacaktık.En iyi seçenek önümde parlıyordu ama diğer yandan yaşanları merak etmemek elimde değildi.Diğer bir taraftan sonuç kısmına bakarsak iki türlü de gerçekleri öğrenecektim.O zaman bu, yaşananları öğrenip Robert'tan ayrılacağım kısma gelmeden önceki son anlarımız mı demek oluyordu?Onunla ilgili önyargısız bir şekilde belki de son anlarımı yaşıyordum.Peki son anlarımızı yaşıyorsak bu son anlar neden bu kadar kötü olmak zorundaydı?İki yıllık ilişkimiz bu kadar kötü bir sonu hak ediyor muydu?
***
"Robert, ben geldim.Evde misin?"
İçerisi oldukça ıssız ve dingindi.İyi de nereye gitmişti?O kadar sert bir kavga sonrası ben çekip gitmişken beni evde beklemesi gerekmez miydi?
"Robert!"
Salonda da bahçede de herhangi bir ses yoktu.İlerleyip yatak odasına doğru geçtim.
"Robert!"
Dün gece yattığımız yatak toplanmış, oda düzenlenmişti ama bunları yapan kişi hâlâ ortalarda görünmüyordu.Boş odayı inceledikten sonra onu aramaktan vazgeçip çantamı bir kenara bıraktım.Bunu yapmamla yatağın üstünde zıplayarak kendini belli eden telefon sonunda dikkatimi çekmeyi başarmıştı.Bu Robert'ınkiydi.Öyleyse evdeydi ya da telefonunu unutup gitmişti.
"Robert!"
Sonunda kulağıma bir ses geldi.Su sesi...Duş alıyordu, tabii.Kavga sonrası karısını aramak yerine duş alma fikri daha mantıklı gelmişti.Ah, Kate!Ne bekliyordun ki?Çiçeklerle ve mumlarla bir karşılama hazırlayacak ve sana yüzüğünü geri verip özür mü dileyecekti?Ne aptal bir düşünce ama!Yatağa oturdum.İçimde oluşan sıkıntıyla derin bir nefes verdim.Bu sıkıntı Robert'la olan tartışmamla ilgili olabilirdi.Herkes kocasıyla yaşadığı tartışma sonrası arabasını bir yerlere çarpıp hafızasını kaybettikten sonra yaşadıkları yüzünden tekrar tekrar tartışmıyordu, değil mi?Sıkıntılı olmam beklenen bir durumdu, yani.İşin başında sıkıntımı tartışmamıza bağlasam da kısa süre sonra bunun farklı bir şey olduğunu düşünmeye başlamıştım.Fark etmem gereken bir şey vardı.Dikkatimi çekmesi gereken bir şey...Bir tür gariplik...Ama ne?Odada göz gezdirip anormal duran bir şeyin olup olmadığına baktım.Oda gayet düzgün ve yerli yerindeydi.Yaşadığımın sıkıntıyla kuruntu arası psikolojik bir sorun olduğunu düşündüğümde etrafa bakınmayı bırakıp Robert'a odaklandım.Duştan çıktığında ona ne söylemeli, ne yapmalıydım?Doğru seçeneği seçtiğim konusunda emin miydim?Kararlı mıydım?Bunu başarabilecek miydim?Hadi, Robert duştan çık da konuşalım artık!İşte tam o anda anormal olan şeyi, su sesini fark ettim.Duştan gelen su içeri girdiğimden beri aynı düzende aynı ritimde dökülüyordu.Farklı hiçbir hareket yoktu.Bu da Robert'ın içerde olmadığı ya da...Ya da...Hareket...Hareket etmediği...Anlamına...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşlerimden
General Fictionİnsanlar hayatları boyunca anı biriktirmek için yaşarlar.Bunları ölümsüz hale getirmek için resmederler, fotoğraf çekerler, günlük tutarlar, yazılar yazarlar.Sanki onları kaydetmek kaybetme ihtimalini ortadan kaldıracakmış gibi, sanki ölümsüz olmala...