5.

116 13 2
                                    


Bir gülüşün var
Ş

arkıları hatırlatan
Kendimden geçirten
Kendimi sende bulduran

(Nilipek'in koşuyolu şarkısından ilham alındı.)


-

ŞİMAL KESKİN.

Lunaparka gelmemizin üstünden yarım saati aşkın zaman geçmişti. Baran ve ben diğerlerinden ayrılmıştık, bugün onunla zaman geçirmekten oldukça keyif almıştım. Birçok ortak noktamız olduğunu düşünüyordum ve Friends de bunu daha da düşünmeme neden olmuştu.

Evet, bugün oldukça zaman geçirmiştik beraber. Ve, bilmiyorum. Garipti ve garip hissetmeme neden olmuştu. Çok yakındık, fiziksel olarak da ve diğer yönlerden de.

Onu öpmek isteyeceğim kadar yakındım ona. Yanımda duran ve hız treninden saçları uçuşan Baran'a baktım. Düz sapsarı saçları alnını açıkta bırakırken gözlerini kapatmıştı.

"N'oldu? Korkmuş gibisin?" dedim. Saçlarım önüme gelip görüş açımı kapatıyordu. Gözlerini açıp "Sen korkmuyor musun?" dedi. "Yok." Dedim ama hız treni yavaşlayıp yukarı çıkmaya başladığında soluğumun kesildiği anlardan birine geçmiştik.

Yükseklik korkumun beni ele geçirme korkumdan ötürü ilk olarak gondola binmemiştim. Hız trenine de binmeyi ben istemiştim ama hız treninin de bu kadar büyük olacağını beklemiyordum.

"İyi misin?" Baran ellerimi tutmuş ve bana dönmüştü. Kapattığım gözlerimi ve tuttuğum nefesimi bıraktım. "Ah, evet." Ve tren durduğunda indik.

"Başım döndü, ondan böyle oldum herhalde." Şimdi hangi alete bineceğimizi düşünüyorduk. İkimiz de beşer bilet almıştık ve ikimizin de son biletiydi. Hız treni, korku tüneli, dönen penguenler ve gondola binmiştik.

Gondolda her ne kadar yükseğe çıkarsa çıksın kendimi iyi hissetmiştim. Midemdeki his, midemi bulandırmamıştı.

"Dönme dolaba binmek ister misin?" diye sordu Baran. Çok yüksekti. On dört yaşımdan beri binmediğim sayılı aletlerdendi. Baran'ı kırmak istememiştim ve olur dedim teklifine.

Orada ne yaşayacaktım bilmiyordum, fakat tek umudum kusmamaktı.

Lunaparkın merkezi dönme dolaba bindikten sonra biletlerimizi verdik. Yavaş yavaş yukarı çıkmaya başladıkça insanlar küçülmeye başladı. Derin nefesler almaya başladım. Ama bu iyi gelmedi.

Küçükken bir arkadaşım vardı, lise birdendi sanırsam, karakterine zıt düşen anksiyetesi vardı, oluk olmadığı yerlerde titremeye başlardı ve bütün öğretmenler, bizler ona dışarı çıkması gerektiğini söyleyip derin derin nefesler almasını öğütlerdik. Ama onun başı dönmeye başlardı ve kendini daha kötü hissederdi.

Belki kıyaslaması saçmaydı, ancak şu an derin nefeslerin yetmediğini anlatmanın en basit yolu buydu.

Baran su şişesinin kapağını açtı ve bana uzattı. Ellerim titrediği için tam tutamadığımda karşımdan yanıma geçti ve suyu bana o içirdi.

Eliyle gözlerimi kapattı.

"Neden yükseklik korkun olduğunu söylemedin?" dedi. Suyu almıştı, "Biraz daha içmek istersen sol yanında, veririm." Dedi. Ellerini çekmemişti gözlerimden. Bu pozisyon onun kollarını ağrıtacaktı ve belli ki ben de rahatsız olacaktım. Gözlerimi kapatıp kafamı omzuna koydum.

yaz yağmuru ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin