2. BÖLÜM

32 4 0
                                    

 Ne olduğunu sorduğumda ise bana telefonunu gösterdi. Telefonda gördüğüm şeyden sonra öylece kalakaldım. Çünkü telefonda babamın nedenini söylemediği bize sadece düşman olduğumuzu söylediği adamla Yağmur'un fotoğrafı vardı. Akşam partiye 1 saat kala Yağmur'a mesaj attım. Aradan yarım saat geçmişti ben kapının önünde Yağmur'u bekliyordum. Kapı açıldı ve içeriden Yağmur çıktı. Üstünde bordo renk bir elbise vardı. Saçlarını açık bırakmış, kulağına halka küpe takmıştı. Ayağına ise beyaz bantlı bir topuklu ayakkabı giymişti. Yaptığı makyajla kombinini tamamlamıştı. Çok güzel görünüyordu. Yol boyunca konuşmadık. Partinin yapıldığı yere gelince hızla arabadan indi ve Su'nun yanına gitti. Her şey çok güzel gidiyordu. Ama içimi kemiren merakla karışık öfkeyi durduramıyordum. Sonunda tüm cesaretimi toplayıp Yağmur'un yanına gittim. Onu bir kenara çekip fotoğrafı gösterdim. Bu adamın onun neyi olduğunu çok merak ediyordum. Fotoğrafı gören Yağmur'un gözleri fal taşı gibi açıldı. Bu fotoğrafın bende ne işi olduğunu sordu. Ona cevap vermeden o adamın onun neyi olduğunu sordum. Yağmur adamın babası olduğunu söyleyince şok içinde ona baktım. Bu olamazdı değil mi? Yağmur düşmanımızın kızı olamazdı. Ona sen bizim düşmanımızın kızısın diyemezdim. Bunu yapamazdım. O yüzden bu öğrendiklerimi sadece Mete ve ben bilecektik. Ne yapacağımı bilmiyordum. Yağmur'un sorusuyla irkildim. Ve koşarak arabaya gittim. Arabayı hızlı bir şekilde sürerken kendimi kaybetmiştim. Deli gibi sürüyordum bunun farkındaydım. Ama kendimi durduramıyordum. Aniden gözlerim karardı. Kulağıma tanıdık birinin sesi geliyordu. Kim olduğunu anlamam uzun sürmedi. Başımda ki kişi Yağmur'du. Gözlerimi açtığımda bir odadaydım. Hastanede olduğumun farkına varınca ne olduğunu hatırlamaya çalıştım ama hatırlayamadım. Odaya ağlayan biri girdi. Kim olduğunu kokusundan anladım. Zambak kokusu. Gelen kişi Yağmur'du. Sonra Su ardından babam girdi. Benim uyandığımı görünce göz yaşlarını silip yanıma geldiler. Doktor 1 gün sonra taburcu olabileceğimi, bacağımı zorlamamam gerektiğini söyledi. Yağmur ilaçlarımı almak için eczaneye giderken Su'yu da yanında gönderdim. Babamla yalnız kalınca beni sorgulamaya başladı. Ama çok zorlamadı. Aradan 1 hafta geçti. Babam beni alçıyı çıkartmaya götürdü. Bana birkaç gündür tuhaf davrandığımı söyledi. İnkar etmeme rağmen inanmadı. Ve bana her şeyi bildiğini söyledi. Yağmur'u kendisinin de araştırdığını söyledi. Ona neden düşman olduğumuzu sorduğumda anlatmaya başladı." Biz eskiden çok yakın bir arkadaştık sonra birlikte bir şirket açmaya karar verdik açtık da her şey iyiydi hoştu ama bir gün beni bir tuzağa çekti rakip şirketten daha fazla para aldığı için hazırladığımız tüm dosyaları onlara satmıştı. Onun sayesinde şirketimiz battı. Evlerimize haciz geldi. Sen o zamanlar bebektin. Küçük bir bebekle sokaklarda kaldık." Şimdi anladın mı neden düşman olduğumuzu dedi. Anlamıştım neden düşman olduğumuzu. Şimdi holdinge gitmem lazım. Holdinge geldiğimde saat sabahın altısıydı. Dün hiç uyuyamadım. Şuanda 3 saatlik uykuyla duruyorum. Hemen odama gidip işimin başına geçtim. İşlerimi yaparken bir yandan da uykuya yenik düşüyordum. Uyumamak için kendimi zorlasam da uykuya yenik düştüm.

YAĞMUR'DAN

Bugün holdinge geldiğimde saat sabahın yedisiydi. Holding de dolaşmaya başladım. Sonunda  Ateş Bey'in odasına girdim. Uyuduğunu görünce koltukta duran ceketi üzerine örttüm. Saat kaçtan beri uyuduğunu bilmediğim için kahve yapana kadar uyumasına müsaade ettim. Kahveyi yaptığımda saat yedi buçuktu. Hızla odaya çıktım. Henüz uyanmamış olan "SEVGİLİ PATRONUMU" uyandırdım. Kahveyi ona uzattığımda bana uykulu gözlerle bakıyordu.

 ATEŞ'TEN

Sabah birisinin odama geldiğini duydum. Başımı kaldırdığımda o kişinin Yağmur olduğunu gördüm. Elinde iki tane kahve bardağı tutuyordu. "AY CANIM ASİSTANIM BANA KAHVE YAPMIŞ" Ona uykulu gözlerle bakınca bana gülümsedi. Kahveyi bana uzattı. Kahveyi alırken uyku sersemliğinden elimden kaydı. Üzerime kaynar kahve dökülünce kendime geldim. Yerimden fırlayarak tuvalete gittim. 

YAĞMUR'DAN

Ateş'in üzerine kahve dökülünce hızla tuvalete gitti. Hemen mutfağa indim. Mutfağı karıştırıp birkaç tane havlu aldım. Yukarı çıkıp tuvaletin önüne geldim. Kapıyı tıklattım. Kapının önüne havluyu bıraktım. Ve ilk yardım dolabına gidip krem ile sargı bezi aldım. Tuvaletten çıkıncaya kadar Ateş'i bekledim.

ATEŞ'TEN

Yağmur'un tuvaletin önüne bıraktığı havluları alıp kıyafetlerime dökülen kahveyi silmeye başladım. Babamdan yeni kıyafetler istedim. Yarım saat sonra kıyafetleri getirdi. Kıyafetlerimi giyip Yağmur'un yanına gittim. Yağmur odada elinde krem ve sargı beziyle beni bekliyordu. Yanına oturdum elimi sarmasını bekledim. Sarınca teşekkür edip yanından ayrıldım. 

Düşman ÇocuklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin