20. BÖLÜM (FİNAL)

14 3 1
                                    

Ben kucağımda ki bebeğe bakarken Yağmur beni içeri davet etti. Salona geçince bebeği yere bıraktım. Yağmur'a " Bebeklerin çok tatlı" dedim.

YAĞMUR'DAN

Ateş, Damla ve Ateş'i (bebek olan) benim çocuklarım zannetmişti. Ona " Evet çok tatlılar. Ama benim çocuklarım değil." dedim. Ateş rahatlamış bir şekilde nefes verdi. Sonra aklına bir şey gelmiş gibi bana döndü. "Senin çocukların değilse kimin?" dedi. "Onlar Su ve Rüzgar'ın çocukları." dedim. 

ATEŞ'TEN

Bebekler benim yeğenlerimdi. Hemen yanlarına indim. Ben onlar ile oynarken Yağmur masanın üzerinden mamalarını getirdi. Damla paytak paytak yürüyerek yanıma geldi. Mamasını vermek üzereyken ilk kelimesini söyledi. "Zambak" Kafamı kaldırıp Yağmur'a baktım. Yağmur'un gözleri dolmuştu. Ateş'in ilk kelimesi Yağmur imiş. Çocuklara mamalarını verdikten sonra koltuğa geçip uyutmaya çalıştık. Damla benim kucağımda uyurken Ateş'te Yağmur'un kucağında uyuyordu. Ateş ile Yağmur'un arasında çok güçlü bir bağ olduğunu hissettim.  Hiç konuşmamıştık. Sadece bakmakla yetiniyorduk. Zil çalınca Yağmur Ateş'i koltuğa bıraktı. Gelenler Su ve Rüzgardı. Salona giren Su beni görünce olduğu yerde kalmıştı. Arkasından Rüzgar ve Yağmur gelmişti. Rüzgar hiç şaşırmamıştı. Su yavaş adımlarla  yanıma geldi. Yavaşça elime dokundu. O da Yağmur gibi halüsinasyon gördüğünü sanmıştı. Ağlamaya başlamıştı. Ben ise sadece gülüyordum. Bana duygusuz diyebilirsiniz. Ama ben bu 4 yıl boyunca hem acıdan hem hasretten o kadar çok ağladım ki bunu bir ben bir Allah bilir. Damla'yı yavaşça koltuğa bıraktım. Ayağa kalkıp kardeşimi kucakladım.

SU'DAN

Rüzgar ile çok önemli bir davete katılmıştık. Bugün hiç bir yere gitmek istemedim. Çünkü abimin ölüm günü bugün idi. Üzerinden 4 yıl geçmişti. Ama bizim acımız hiç dinmemişti. Gitmek zorunda olduğumuz için gitmiştik. Rüzgar ile 2 yıl önce evlenmiştik. Şimdi ise 1 yaşında iki tane evladımız vardı. Kızımızın ismi Damla, oğlumuzun ismi ise Ateş'ti. Oğlumuzun  ismini Yağmur koymuştu. Ateş dayısının ismini taşıyordu. Abimin ölümü Yağmur'u çok etkilemişti. Ateş en çok Yağmur'u seviyordu. Bizi de seviyordu ama onu ayrı bir şekilde seviyordu. Yağmur'a çok bağlıydı. İlk kelimesi Yağmur olmuştu. Yağmur Damla'yı da seviyordu. Ama o da Ateş'e çok bağlıydı. Davete gideceğimiz için çocukları Yağmur'a bırakmıştık. Yaklaşık 3 saat sonra davet bitmişti. Sonunda apartmana gelmiştik. Çocukları almak için Yağmur'un evine geldik. Zili 2. çalışımızda Yağmur kapıyı açmıştı. Gözleri kızarmış bir şekilde bize bakıyordu. Ağlamıştı. Hemen içeri girdik. Önde ben olmak üzere hepimiz salona girmiştik. Koltukta oturan kişiyi görünce olduğum yerde kalmıştım. Yine halüsinasyon görüyordum. Psikoloğun verdiği  ilaçlara tekrar başlamam gerekecekti. Bir müddet bekledim. Gördüğüm halüsinasyonlar bu kadar uzun sürmüyordu. Yavaş adımlarla koltuğa olduğu yere gittim. Yavaşça eline dokundum. Gerçekti, abim yaşıyordu. Ağlamaya başladım. O ise sadece gülüyordu. Damla'yı koltuğa bırakıp ayağa kalktı. Ve sıkıca sarıldı.

YAĞMUR'DAN

Ateş her şeyi anlatmıştı. Ona hak vermiştim. Ama birazda olsa içimde kızgınlık vardı. Rüzgar ise Ateş'in yaşadığını 2 yıl önce öğrendiğini söyledi. Saklamasının nedeni ise 2 yıl önce Ateş'in  durumunun çok kötü olmasıymış. O da haklıydı. Su ve beni daha çok üzmemek için söylememişti. Su ve Rüzgar kıyafetlerini değiştirmek üzere evlerine gitmişlerdi. Mutfağa girip kahve yaptım. Ateş çocuklarla oyun oynuyordu. Kahveyi Ateş'e verdim. 

ATEŞ'TEN

Yağmur kahve yaparken bende çocuklarla oyun oynadım. Yağmur kahveyi verirken sağ elinin yüzük parmağı dikkatimi çekti. Eline dikkatlice bakınca benim evlenme teklif edeceğim tektaş olduğunu gördüm. Yağmur yüzüğe baktığımı görünce hemen elini çekti. Ona tektaşı ne zamandır taktığını sordum. Bana "Bayıldığın gün hemşire getirmişti. Bende beğendiğim için taktım." dedi. Bana biraz kızdığını anladım. Ona "İçinde ki notu okudun mu?" dedim. Hayır dercesine başını salladı. Yalan söylüyordu. O, notu okumuş hatta çerçeveleyip portmantonun üzerine koymuştu. Ona çerçeveyi gördüğümü söyleyince kızarmıştı. Ayağa kalktım ve ona "Merak etme. Çok yakında orada düğün fotoğraflarımız olacak." dedim. Bunun üzerine daha da kızardı. Hızla parmağında ki yüzüğü çıkardım. Sonra diz üstü çöküp " Hayatımın sonuna kadar o güzel gözlerinin içinde kendimi bulmama izin verir misin?" dedim.

YAĞMUR'DAN

"Bir daha kalbimi parçalamayacağına  söz verirsen kendini bulmana izin veririm. Ben kalbimi tek başıma düzeltemiyorum." dedim. Bana " Söz veriyorum. Kalbini ne kendim parçalarım ne de birinin parçalamasına izin veririm. Eğer biri kalbini parçalarsa tek olmadığını hatırla. Artık bende varım. Birlikte düzeltiriz kalbini." dedi. Ona " O zaman gözlerimde kendini bulabilirsin." dedim. 

4 AY SONRA

Bugün nikah günümüz. Ateş ile evleniyoruz. Nikahımız sahilde olacak. Gelinliğim kayık yakalı, kısa düşük kollu, uzun kuyruklu bir balık gelinlik. Nikah saati gelmişti. Ateş damatlığını giydikten sonra beni sahile götürmek için gelmişti. Nikaha holding çalışanlarını davet etmiştik. Nikahı kıymıştık. Ateş bana " Sonunda kendimi buldum güzelim." dedi. Şahitler Su ve Rüzgar idi. Bugün bizim en mutlu günümüzdü. Çoğu hikaye gibi bizimde sonumuz mutlu bitmişti. Ama mutlu bir sona sahip olabilmek için çok fazla engel kat etmemiz gerekti. Siz siz olun ve ilk engelde pes etmeyin. Emin olun tüm bu engelleri aştıktan sonra amacınıza ulaşacak ve mutlu bir sona sahip olacaksınız.

Düşman ÇocuklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin