15. BÖLÜM

8 3 1
                                    

2 HAFTA SONRA

YAĞMUR'DAN

Rüzgar hastaneden taburcu olmuştu. Hatta yarası iyileşmeye bile başlamıştı. Ama Ateş bana evliliğimizi etkileyen durumunu hala söylememişti. Onu söylemesi için sürekli darlıyordum. O ise söylememek için elinden gelenin fazlasını yapıyordu. Bugün birlikte pikniğe gidecektik. Üstüme omuz pileli balon kol v yaka beyaz bir bluz, altıma kot mavi renk bir pantolon giydim. Saçlarımı hafif su dalgası yaptım. Dolaptan beyaz renk ayakkabılarımı çıkardım. Ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Çantama telefonumu, cüzdanımı, parfümümü ve makyaj malzemelerimi koydum. Aşağı indiğimde Ateş'in arabasına yaslanmış bir şekilde beni beklediğini gördüm.

ATEŞ'TEN

Bugün Yağmur ile birlikte pikniğe gidecektik. Ona evlenme teklifi edecektim. Ve hastalığımı piknikteyken söyleyecektim. Dolaptan mavi gömleğimi ve beyaz pantolonumu çıkardım. Kıyafetlerimi ve ayakkabımı giyince koluma saatimi taktım. Arabanın anahtarını alıp dışarı çıktım. Kuyumcunun önüne gelince hızla arabadan indim. Kuyumcudan en büyük taşı olan tektaşı istedim. Kutuyu alıp eve gittim. Evin önüne geldiğimde onun daha inmediğini gördüm. Arabaya yaslanıp beklemeye başladım. Yaklaşık beş dakika sonra apartmanın kapısı açıldı. İçeriden kalbimin sahibi çıktı. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi hissediyordum. Onun yanında kalbimde kelebekler uçuyordu. O kadar güzeldi ki... Annemden sonra gelen en güzel kadındı benim için. Piknik yapacağımız yere gitmeden önce markete gidecek ve sevdiğimiz yiyecek, içeceklerden alacaktık. Onu, hayatıma girmeden önce insanlardan uzaklaşıp kafa dinlemek için gittiğim ormana götürecektim. Kısa bir yolculuğun ardından ormana ulaşmıştık. Ağaçların sık olduğu yere doğru yol almıştık. Doğru yeri bulduğumuzda sandalyelerimizi kurduk. Yağmur ile birlikte voleybol oynadık. Yiyeceklerimiz ve içeceklerimiz bitince çöpleri topladık.

YAĞMUR'DAN

Ateş ile çok eğleniyorduk. Çöplerimizi toplayıp göl kenarına doğru yürüdük.

ATEŞ'TEN

Yağmur ile göl kenarında yürüyorduk. Yürümemi yavaşlatmıştım. Başım çok ağrıyordu. Gözlerim kararmıştı...

YAĞMUR'DAN

Ateş yürümesini yavaşlatmıştı. Ona ne olduğunu sorduğumda ise cevap vermiyordu. Başını tutmasıyla yere düşmesi bir oldu. Ateş'i öyle görünce ellerim, dizlerim ve sesim titremeye başlamıştı. Yere çöküp bir yandan Ateş'i dürtüyor, bir yanda ona iyi olup olmadığını soruyordum. Avazım çıktığı kadar bağırdım. Hem ağlıyor hem de yardım çağırmak için bağırıyordum. Ağaçların çok sık olduğu taraftan bir silah sesi duydum. Korkuyla Ateş'e sarıldım. Ağaçların arasından bir adam çıktı. Yanıma gelip ona güvenebileceğimi, bu ormanın güvenlik görevlisi olduğunu söyledi. Ateş'i hızla arabasına taşıdı. Bana bir hastalığının olup olmadığını sordu. Ona bilmediğimi söyledim. Çünkü Ateş ben üzülmeyeyim diye hastalandığını söylemezdi. Yaklaşık20 dakikada hastaneye geldik. Onu bir sedyeye yatırıp acil kısmından içeri soktular. Az sonra doktorlar onu bir odaya aldı. 5 dakika sonra odadan Ateş'in doktoru çıktı. Ona durumunu sorduğumda bana " Ateş Bey'in beyninde bir tümör var." dedi. Doktorun bu sözlerini duyar duymaz dizlerimin bağı çözüldü. Ve düştüm. Bilincimi kaybetmiştim. Düştüğüm yerde ellerimi zemine vuruyor, hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Ahmet Bey (doktor) kollarımdan tutup beni kaldırmaya çalışıyordu. Ama nafile... Artık ağlamaktan nefes alamıyordum. Gözlerim kararmıştı. Kendimi hiç iyi hissetmiyordum.

Düşman ÇocuklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin