0.6

21 7 14
                                    

»»————- ★ ————-««

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

»»————- ★ ————-««

Son birkaç dakikadır çözümünü bulmaya uğraştığım kombinasyon sorusundan başımı kaldırıp sınıfa baktım. Bir taraf sohbet ediyordu, bir taraf kitap okuyordu ve bir taraf da benim gibi test çözüyordu. Yanımda okuma kitabım olsaydı önümdeki test kitabını uzaya fırlatırdım ve onu okurdum. Ama çantama ağırlık yapmasın diye koymamıştım.

Aferin İpek, ayakta alkışlıyorum seni!

İlk dersimiz aslında İngilizceydi fakat hocamız rahatsızlandığı için gelememişti. Rahatsızlığı büyük ihtimal hamilelikti. Vallahi çoğu zaman midesi bulandığı için sınıfı terk ediyordu. Yıllardır bir Wattpad okuyucusu olarak aklıma başka bir ihtimal gelmiyordu.

Neyse, yanım hala boştu. Alpay ile Meryem konuşuyorlardı büyük ihtimal. Sanırım konuşmanın konusu Hz. İsa (a.s.)'ın doğumundan başlıyordu. Çünkü bu kadar geç kalmalarını başka hiçbir ley açıklayamazdı.

Şanslarına hoca gelmemişti, he.

Tam arkamda oturan Utku'ya döndüm, Meryem ve Alpay'ı baz alarak, "Bunlar nerede kaldı ya? Alpay sana hiç yazdı mı?" diye sordum.

Kafasını test kitabından kaldırdı ve "Yazmadı, Alpay. Ben de merak ettim, nerede kaldıklarını." dedi.

"Off." dedim ve devam ettim. "Yakalanmasalar bari hocalara."

Kafasını olumsuz bir şekilde salladı. "Korkma. Alpay dikkatli davranır. Meryem'in hakkında kimsenin konuşmasına izin vermez."

Alpay, adam gibi adam he.

"İyi bari." diye mırıldandım.

Utku, kollarını birbirine bağlayıp masaya yaslandı. "Çok mu sıkıldın soru çözmekten?"

Gözlerimi devirdim. "Daral geliyor Utku, ya. Bu aralar hiçbir şey yapasım gelmiyor. Sende de oluyor mu?"

"İkimiz de yoğun ders çalışıyoruz, bende de oluyor yani. Ama annem ensemde bitiyor hemen, o yüzden pek boşlayamıyorum."

Yüzünde hüzünlü bir tebessüm belirdi. Birkaç kez de annesinin baskısından bahsetmişti. Ama hep üstünkörü anlatmıştı, üzerinde pek durmuyordu.

Bu konu hakkında konuşmak için dudaklarımı aralamıştım ki Utku konuştu. "Neyse," dedi. "Şu yaz tatil gelsin de yazlığa gidince rahatlarım. Sen ne yapacaksın yazın?"

Elimi yüzüme yasladım. "Klasik ya pek bir değişiklik olacağını sanmıyorum. Babamın memlekete gideriz, Ordu. Bizim fındıklarımız yok bu yüzden genelde köyde kafa dinlediğimizi düşünür, babam. Bir problem de olmazsa genelde Bodrum'a -gerçek tatile- geçiyoruz. Öyle işte, seviyorum ben bu rutini."

Aklıma yeni gelmişçesine "Sizin yazlık nerde?" diye sordum.

Sorumu, "Ayvalık." diyerek yanıtlandı.

"Ay," deyiverdim cevabına. "Ayvalık çok hoşuma gidiyor benim, bir de Cunda. İkisinden birinde yaşamak istiyorum. Huzur kokuyor oralar sanki benim için."

"Cunda'da teyzemler yaşıyor benim. Arada yazın gideriz, oraya. Yazın çok hareketli olduğunu fakat kışın ölü olduğu söyler. Ayvalık'ta aynı şekilde öyle."

"Olsun," dedim. "Bir süre oralarda yaşamak istiyorum.

Gülümsedi. "Umarım."

Sınıfın açılmasıyla ikimizin de kafası oraya yöneldi. Giren kişi Alpay'dı. Fakat tek başınaydı, Meryem yoktu. Birkaç adımda sırasına vardı ve oturdu. "Meryem," dedim. "O nerde? Seninle değil miydi?"

Başını eğip gülümsedi. "Örtüsünü düzeltmeye lavaboya geçti. Gelir 5-10 dakikaya."

"Tamam." diye mırıldandım.

Utku, Alpay'ın omzuna elini koydu ve hafifçe eğildi. "Oğlum, n'aptınız?"

Alpay dalgınlıkla, "Konuştuk." dedi.

Utku, sahte bir şaşkınlıkla "Vaov," dedi. "Nasıl yaptınız siz onu?"

Alpay, kaşlarını çattı ve omuzunda olan Utku'nun elini itti. "Dalga geçme benimle lan. Kendimde değilim, sonra konuşuruz."

Utku, duyduklarıyla başını çevirdi ve bana baktı. Dudaklarını oynatarak "Olmuş, bunlar." dedi.

Bense sinsice gülümsedim. Cebimdeki telefonun titremesiyle elim pantolonuma gitti.

Mert: kuşlar bana dersinin boş olduğunu fısıldadı

Mert: n'apıyorsun?

İpek Görüldü.

İpek: kuşlar?

Mert: he

İpek: senin kuşların kim lan?

Mert: boş ver sen benim kuşlarımı

Mert: zamanı gelince öğrenirsin

İpek: paşama bak sen

Mert: ehe

Mert Yazıyor...

Mert: neyse n'apıyordun sen?

İpek: test çözüyordum sıkıldım

Mert: desene iyi ki yazmışım :')

İpek: yooo

İpek: arkadaşımla sohbet ediyordum

Mert: arkadaşın?

"Hay senin soru işaretine," dedim içinden. "Malum yerine monte etsinler."

Şşt, edepli bir kız ol.

İpek: evet de

İpek: sen böyle her şeyi sorgulayacak mısın be

Mert Yazıyor...

Mert: yok öyle değil

Mert: arkadaşının kim olduğunu merak ettim sadece

İpek: Utku'ydu

Mert Görüldü.

İpek Yazıyor...

İpek: tanıdın mı paşam?

Mert Yazıyor...

Mert: tanıdım

Mert Çevrimdışı.

"Aa," diye bir ses çıktı ağzımdan. Utku, "Ne oldu?" diye sordu.

"Bir şey yok." dedim. "Biriyle konuşuyordum, bir anda sohbetten çıktı. Ona şaşırdım."

"He, tamamdır." Sinsice gülümsedi. "Konuştuğun kişi XY kromozumlu mu?"

"Sanırım."

Söylediğime kaşlarını kaldırdı. "Nasıl?"

Tam cevap verecektim ki sınıfın kapısını açıp içeriye Meryem girdi. Utku, kafasıyla Meryem'i gösterdi ve "Neyse," dedi. "Başladı senin mesai, Meryem'e kolay gelsin."

Kocaman gülümsedim ve ellerimi havaya kaldırdım. Elimde ekranı hala açık olan telefonuma mesaj geldi.

Mert: kusura bakma hoca geldi ondan çıkıverdim

İpek Görüldü.

***
abi bi insan nasıl bölüm atmayı unutur ya rezil biriyim KJWOSJWIDKPW
sevgilerimle, nurgül.

Okul Birincisi | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin