[ÖZEL BÖLÜM]

2.1K 118 108
                                    

06.04.2034

"Minho çocuk ölecek ağlamaktan."

"Boş ver ağlar ağlar, ama ve lakin susar."

"Tamam anladım ben."

Yataktan kalktım ve yan odaya doğru ilerledim. Beşiğinde ağlayan Eun'u kucağıma aldım ve sırtını sıvazladım. "Ne oldu canım? Niye ağlıyorsun yine?" Tabi ki yedi aylık bir bebek olarak bana cevap vermedi. Ağlaması durduğunda, adımlarımı kapıya yönelttim ve kucağımdaki Eun ile odadan çıktım.

Saat sabah yediye geldiği için direkt olarak oturma odasına ilerledim. Lacivert koltuğa oturup, Eun'a hitaben konuştum, "Sakın babana benzeme tamam mı?" Eun uykusundan ödün vermeyerek uyumaya devam etti. "Nedenmiş?" Lee Know'un sesini duymamla başımı kapıya çevirdim. Güldüm ve "Bir de soruyorsun." dedim. Lee Know yanıma geldi ve koltuğa oturdu, Eun'u kucağımdan aldı. "Babasını çok seviyor benim kızım. Tabi ki bana benzeyecek." Tebessüm ettim. Lee Know'a ve kucağında uyuyan Eun'a bakınca anlam veremiyordum. Ne zaman gelmiştik biz buralara? En son benden nefret ediyordu. Ardından ön yargılarını kırmış ve benimle sevgili olmuştu. Çok mutluyduk. Hayranlar ilişkimizi desteklemişti. 2032 yılında veda ettik k-pop sektörüne, herkes kendi hayatına odaklandı.

Lee Know bana 2032 yılının Ekim ayında, ayın üçünde evlilik teklifi etmişti ve evlenmiştik. 2032 Aralık'ın sekizinde düğünümüz olmuştu. 2033 yılının şubat ayında hamile olduğumu öğrenmiştik. Eun Kasım ayının 16'sında aramıza gelmişti. Lee Know ağlamıştı. Evet, insanların ağzına peçete sokan çocuksu Lino, çocuğu olduğu için ağlamıştı. Gerçi bende ağlamıştım, hem de çok. Ama bu sefer mutluluktan ağlamıştık.

"Biliyorum çok yakışıklıyım ama bana böyle uzun süre baktığında korkuyorum."

Hâlâ Lee Know'a baktığımı fark ettiğimde gülümsedim. Aile olmuştuk. Ben, Lee Know ve Eun.

Üyeler ile hâlâ görüşüyorduk. Mutlaka iki günde bir bizi ziyaret edip, Eun'u ağlatıyorlardı. Neden mi? Hyunjin ve Changbin aptal aptal bağırıyor, Felix ve Jeongin tatlı suratlar yapmaya çalışırken çocuğa karabasanı gösteriyorlardı. Han ise çok konuşuyordu, her zamanki gibi. Chan ise "Rubber Ducky" diye şarkı söylüyor ve ağlatıyordu Eun'u. Seungmin ise çocuğu korkutuyordu.

"Ben Eun'u yatırmaya gidiyorum."

Başımla Lee Know'u onayladım. Hâlâ ona Lee Know diyordum, o da bana "Ming" diye hitap ediyordu. Lee Know oturma odasına geri geldiğinde yanıma oturdu ve başını omzuma yasladı. "Seni özledim." dedi. Ne dediğini anlasam da "Bütün gün yanındayım ya." dedim. Lee Know göz devirdi. "Eun'u bizimkilere bırakıp birlikte vakit geçirsek?"

"Aynen, çocuğu öldürsünler."

"Deme öyle, Han da baba olacak yakında."

~

"Anne, piç ne demek?"

İçtiğim suyu püskürtmemek için kendimi zor tuttum. "Ne diyorsun, sen öyle?!" Eun güldü. "Kimden öğrendin o kelimeyi sen?" Eun sırıtmaya devam etti. "Babamdan. Maç izliyordu, hakem, faul'e sarı kart vermediği için piç dedi." Sinirle alt dudağımı ısırdım. "Unut o kelimeyi, tamam mı annecim?" Eun olumlu bir şekilde başını salladı. "Ben bir babanla konuşayım." dedim ve Eun'u ödevi ile baş başa bıraktım. Sadece sekiz yaşında olan bir çocuğun böyle kelimler öğrenmesi ne kadar normaldi, bilmiyorum.

Mutfağa girdiğimde domates doğrayan bir Lino ile karşılaştım. Bir süre öylece onu izledim. Lee Know "Sikeyim," diye mırıldandığında doğramayı bıraktı. Sanırım elini kesmişti. Aptal çocuk.

"Lee Minho!" dedim biraz yüksek bir sesle. Hızla arkasını döndü. Sağ işaret parmağını peçete ile sarmıştı. "Efendim, güzelim?" Ona doğru birkaç adım attım ve tam karşısında durdum. "Eun bana bir kelimenin anlamını sordu." Lee Know gözlerini kırpıştırdı. "Ve o kelimeyi senden öğrenmiş."

"Hangi kelime?"

"Piç kelimesi, hayatım." Minho dudaklarını birbirine bastırdı. "Şey," Ondan açıklama beklediğimi biliyordu ama söyleyecek hiçbir şeyi yoktu. "Kızımızın yanında lütfen kelimelerine dikkat et, Minho. Terbiyesiz bir çocuk yetiştirmek istemezsin, değil mi?" Minho "Özür dilerim." dediğinde gülümsedim. "Yardım ister misin?"

Minho şaşkın bir şekilde "Hangi konuda?" dedi. Parmağını göstererek "Yemek konusunda." dedim. Güldü ve alnıma bir öpücük kondurdu. "Sen bilirsin."

Kısa süre sonra Eun geldi yanımıza. Elinde ders kitabı vardı. "Anne! Bu soruyu anlamadım, yardım eder misin?" Ellerimi yıkayıp, havlu ile kuruttum. "Tamam tatlım"

~

Oturma odasından gelen ağlama sesleri ile koşarak odaya ilerledim. "Ne oluyor, Eun?"

"Anne! Babam barbie bebeğimin kafasını koparttı!"

Evet, bu tamamı ile Minho'dan beklenecek bir hareket. "Minho, sana daha kaç defa söylemem lazım? Çocuğun oyuncaklarına dokunmasana." Minho çocuk gibi omuz silkti. "Bir şey yapmadım ki. Barbie bebeğe zombi saldırdı sadece." Eun duydukları yüzünden daha çok ağlamaya başladı. Sabır dileyerek mutfağa ilerledim. Kısa süre sonra ağlama sesleri kesildi ve onun yerini kahkaha sesleri aldı. Ama bu kahkahalar çok kısa sürdü.

"Anne! Babam barbie bebeğimin kafasını parçaladı!"

Bu Lee Know'dan beklenilecek bir hareket. Bu yüzden şaşırmamıza gerek yok. Ve, bundan sonra bu tür cümleleri çok duyacağım.


=BÖLÜM SONU=

Bu bölüm istektir....

İyi okumalar...♡

Stray Kids Yeni Üye 8+1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin