10.Bölüm

96 38 45
                                    

İyi okumalar ❣

~~~

Poyraz'dan

Kaan Öyküye sakinleştirici yaptı ve çıktı. Ben ise hala onun odasındaydım, gidecektim ama o küçük eliyle parmağımı kavramıştı. Ben de yanında kaldım, şuan başucunda oturuyorum ve onu öylece izliyorum, bir de saçlarını okşuyorum tabii.

Çok güzel bir kızdı...
Çok masum bir kızdı...
Çok yaralı bir kızdı...
Bu yükleri taşıyamayacak kadar küçük bir kızdı...

Kim bilir o küçük omuzlarında ne yükler taşıyor...
Sana kim ne yaşattı bilmiyorum ama hepsi bedelini ödeyecek, hem de fazlasıyla...

Yüzünde renk kalmamıştı, zaten zayıftı ama artık daha da zayıftı. Doğru dürüst yemek yemediği için oluyor hep!

Durduk yere nasıl böyle oldu ki? Bu hale gelmesi için birşey olması lazımdı. Kendimden biliyorum.

Ben kendi düşüncelerimle savaşırken parmağım bir anda serbest kalmıştı. Anlaşılan sakinleştirici etkisini gösteriyor, akşama anca uyanır.

Ayağa kalkıp üstünü örttüm ve odadan çıkıp salona inmeye başladım.

Hepsi bir koltukta oturuyordu, Efe hariç. Çünkü uyumuş, onu rahatsız etmemek için "Barlas ve Demir bahçeye!" dedim ve bahçeye çıktım. Ne olduysa mutfaktayken oldu ve mutfakta sadece ikisi vardı. Arkamı dönüp onlara baktım, Kaan ve Toprak da gelmişti.

"Ne oldu da Öykü bu hale geldi? Hanginiz birşey yaptı?" dedim kaşımı kaldırarak. İkisinden de çıt çıkmıyordu. Sinirle tekrar "Öykü hanginiz yüzünden bu hale geldi?" diyerek bağırdım.

Demir'e doğru yaklaşıp ona bir şey diyecekken Barlas Demir'in önüne geçti ve "Benim yüzümden oldu abi, Demir'in bir suçu yok." dedi.

"Ne oldu anlat çabuk!" dedim ve dinlemeye başladım.

"Demir'e yemekleri koymasını söyledim, o da söylendi. Ben de Demir'e sinirlendim. O sırada Öykü de mutfaktaydı. Kavga etmeyin ben koyarım dedi. Ben de bağırarak kavga etmiyoruz, etsek de seni ilgilendirmez dedim. Bağırdığım için korktu ve elindeki tabak yere düştü işte, sonrasını da biliyorsun zaten. Abi böyle olacağını bilseydim inan bana bağırmazdım." sonlara doğru sesi kısılmıştı ve başını yere doğru eğmişti.

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. "Bir daha böyle birşey olmasın Barlas!" diyerek arkamı dönüp gidecekken Barlas seslendi.

"Özür dilerim abi. Böyle birşey yaşayacağını bilseydim asla ona bağırmazdım." dedi kısık sesle. Arkamı döndüğümde gözlerinin dolduğunu gördüm. Barlas'a sarılıp "Tamam abicim. Ben sana inanıyorum zaten, ayrıca o özrü benden değil Öykü'den dilemelisin." dedim ve omzunu sıvazladım.

Bahçeden çıkıp odama doğru yürümeye başladım. Barlas dışında başkası olsa kızardım ama Barlas'a kızamıyorum. Efe'den sonra aramızda en kırılgan olanıdır ve kolay kolay bazı şeyleri unutamaz. İsteyerek böyle birşey yapmayacağını da biliyorum zaten.

Odama girmeden önce Öykü'nün odasına girdim ve başucuna oturdum. Saçlarını okşamaya başladım. Öykü'nün o evde neler yaşadığından haberim vardı elbette. O şerefsiz piçi araştırdım, para karşılığında bebekleri değiştirmiş, kızına da 13 yaşındayken herşeyi anlatmış. Sırf para için benim küçük kardeşime ne acılar yaşatmış piç herif! Ve o kızı da bize neler yaşattığını unutmadım, ailemizi paramparça ettiğini... O piçe para teklif eden şerefsizi de bir bulayım ben...

Saçlarını okşarken konuşmaya başladım "Abi olmak çok güzel bir his... Tarifi olmayan, olamayan bir his... 4 tane erkek kardeşimden sonra kız kardeşim olduğunu öğrendiğimde çok mutlu olmuştum. O zamanlar ortaokula gidiyordum tabii. Okuldaki herkese kız abisi olacağım için hava atıyordum. Annem hamileyken yanına gider seninle konuşurdum. Sana sürekli seni çok seveceğimden, herkesten koruyacağımdan bahsederdim. Düştüğünde seni ben kaldıracağım, ağladığında ya da üzüldüğünde hep yanında olacağım derdim. Ama verdiğim  sözleri tutamadım kardeşim. Seni onlardan koruyamadım, düştüğünde elinden tutup kaldıramadım, ağladığında ya da üzüldüğünde yanında olamadım kardeşim. Bunların hiçbirini yaşamayı hak etmiyorsun sen! Ama sana söz küçüğüm intikamını alacağım, hem de fazlasıyla!

KAYBOLMUŞUM...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin