11.Bölüm

71 22 30
                                    

İyi okumalar. 💜

***
Hepimiz sabah saat 07.00' da uyanmıştık. Ve şuan saat 08.30'du. Yarım saattir Demir Beyi bekliyorduk. Malum kendisi bir türlü aşağıya inememişti!

-Bu çocukla evlenene yazık!🤦🏻‍♀️

İç sesim çok haklıydı. Hah, nihayet gelebildi beyefendi!

Hakan Bey "Oğlum nerde kaldın? Yarım saattir seni bekliyoruz burda." dedi.

Barlas bıkkınlıkla nefes verip "Ben sana akşamdan valizini hazırla demedim mi? Biz böyle her zaman seni beklemek zorunda mıyız ya?" diyerek ofladı.

Demir "Ya abi Allah aşkına valiz hazırlamakta ne var? Alt tarafı 1 haftalığına gidiyoruz 1 aylığına değil ki!" diyerek yanımıza geldi.

Kaan "Öyle mi Demir Bey? O zaman bizi niye bu kadar beklettiğinizi öğrenebilir miyiz beyefendi?" diye sordu.

Demir "Tuvalete gittim abi! Bir daha giderken hepinize haber veririm!" diyerek gözlerini devirdi. Kaan Demir'in kafasını kolunun altına alarak saçlarını dağıttı. "Abi ne yapıyorsun ya?" diyerek Kaan'dan kurtuldu.

Hakan Bey gelerek "Artık didişmeniz bittiyse çıksak mı acaba? Yoksa uçağı kaçıracağız." dedi ve Nil Hanımınkiyle kendi valizini alarak dışarıya çıktı.

Poyraz da yanıma gelip benim valizimi aldı, sesimi çıkartmadım ben de.

Hep birlikte arabalara bindik. Nil Hanım, Hakan Bey, Efe, Demir ve Barlas aynı arabaya binmişlerdi. Ne kadar istemesem de Poyraz, Toprak ve Kaan'la gitmek zorunda kalmıştım.

Neyseki tam saatinde yetişmiştik. Ben Poyraz'la oturuyordum. Kahvaltıyı orada yapacağımız için bir şey yememiştik, midem bulanıyordu. Ve ben hayatımda ilk defa uçağa biniyordum. Korkudan kalbim deli gibi çarpıyordu.

Göz ucuyla Poyraz'a baktığımda bana bakıyordu.

-Bakması sence de çok doğal değil mi?

İç sesim haklıydı çünkü bir elimle Poyraz'ın elini sıkıyordum. Ne ara tuttuğumun bile farkında değildim. Diğer elimi de mideme götürdüm, çok fena bulanıyordu. Aptal kafam, niye bir şeyler yemediysem!

Poyraz elimi tutup "Sakin ol, bir şey olmayacak. Kendini kasma bu kadar." diyerek beni sakinleştirmeye çalıştı. Üstelik daha uçak hareket bile etmemişti. Poyraz gözlerini kısarak "Senin miden mi bulanıyor?" diye sorduğunda  kafamı aşağı yukarı salladım. Arkasına dönüp Kaan'a bir şeyler dedi. Kaan da yerinden kalkıp arkaya doğru gitti.

Ardından elinde tuzlu çubuk kraker ve suyla yanımıza geldi. "Al güzelim. Bulantını geçirir." diyerek bana uzattı. Uçak daha hareket etmediği için Poyraz'ın elini bıraktım ve uzattıklarını aldım.

Biraz yedikten sonra mide bulantım tam olarak geçmesede azalmıştı.

Elimdeki krakeri Poyraz'a doğru uzattım. Varla yok arası bir gülümsemeyle içinden üç tane çekip aldı ve ağzına attı. Krakerin hepsini bitirdim ve açıkçası iyi gelmişti. Abim de her zaman yolculukta midem bulandığında bu krakerlerden alırdı, gülümsedim.

Poyraz paketin bittiğini görünce "Bir tane daha yemek ister misin?" diye sordu. Başımı hayır anlamında salladım.

Uçağın kalkacağına dair bir anons yapıldı. Tekrardan kalbim hızlı hızlı çarpmaya başlamıştı. Ellerimle kemerimi kontrol ettim. Sıkı gibi görünüyordu.

Poyraz bana bakıp "Merak etme, sağlam onlar." diyerek elimi tuttu. Korktuğum o kadar belli etmiştim ki aferin bana yani!

Sonra benimle konuşmaya başladı. "İlk bindiğimde ben de çok korkmuştum. Ama sonradan anladım ki çok güzel bir his. Pencereden dışarıya bakarsan daha çok rahatlarsın."  diyerek başıyla pencereyi işaret etti. Kafamı çevirip dediğini yaptım. Git gide küçülüyordu her şey. Derin derin nefes aldım ve rahatlamaya başladığımı hissettim. Yavaşça elini bıraktım ve arkama yaslandım. Ne kadar uyumak istemesemde daha fazla direnemedim ve kendimi bıraktım.

KAYBOLMUŞUM...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin