Sehun'a olan isteğim arttıkça içimdeki pişmanlık da büyüyordu. Beni sevdiğini söylese de acı çekiyordu. Bunu ona dokunduğum her an hissediyordum.
Jong In son zamanlarda oğlumuzla daha fazla ilgilenmeye başlamıştı. Onunla oynadığı zamanlar dışında ise sadece çizim yapıyordu. Bir gece yanına gittim. Ama odaya giremedim..
Kapıdan onu izlemeye başladığımda gözünden süzülen yaşı gördüm. Kalbimde bir ağırlık oluştu. Sanki bir taşla kalbimi eziyorlardı. Nefes almamı bile zorlaştırıyordu. Canım yanmıştı. Jong In kolay ağlamazdı ve şuan ağlayacağı kadar büyük bir sorunu vardı. Onunla ne kadar ilgiliydim?
Aslında tüm öfkem benimle ilgilenmediği içindi. Evet Sehun'a karşı hislerim vardı. Ama tüm bunları başlatan ilgisizliğiydi. Artık ben de onunla ilgilenmiyordum.
Yavaşça kapıdan içeri süzüldüm. Fark etmemişti bile. Yavaşça yanına ilerledim. O benim ilkimdi.. İlk kez birine karşı öyle duygular hissetmiştim. İlk kez birine ait olmuştum. O bebeğimin babasıydı ve şuan ağlıyordu.
Yanına gidene kadar beni fark etmedi. Koltuğunun yanına denk gelecek şekilde ona dönüp masaya yaslandım. Elimi uzatıp akan yaşı sildim.
"Neyin var Jong In? Neden ağlıyorsun?"
Sadece gözlerime baktı. Yaşların daha fazlası gelmeye başlamıştı. Vicdanım kalbimi bırakıp boğazıma yapışmıştı. Böyle çaresizce ağlayan bir adamı aldatıyordum. Her fırsatta Sehun'la yatıyordum.
Tekrar yüzünü sildim.
"Bebeğim neyin var söyle bana.."
Kollarını belime dolayıp başını karnıma doğru yasladı. Bana dolanan bu kolları hak ediyor muydum? HAYIR! Ama geri çeviremezdim.
"Sana sarılmayı özledim Soo.. Ben.. Hiç iyi değilim.."
"Şş geçecek Jong In. İstemiyorsan daha sonra anlatabilirsin. Ama şimdi kalk ve odamıza gidelim. Hı? Birlikte uyuyalım. İster misin?"
Küçük bir çocuk gibi masumca başını sallamıştı. Onunla aynı yatağa girmeyi hak etmiyordum. Ama o üzgündü. Sadece iyi hissetmesini istiyordum.
Yatağa uzandığımda tereddütlü görünüyordu. Bir kaç adım atıp durdu ve gözlerime baktı.
"Soo.. Ben.."
"Gel Jong In.. Hadi.."
Ağır adımlarla yanıma uzandı. Yastığımı kaldırıp arkama yaslandım. Jong In'i zorla çekerek göğsüme yasladım. Saçlarını okşadığımda burnunu çekti. Yine ağlıyordu.
"Beni sevdin değil mi Soo? Beni sevdiğin için evlendin. Değil mi?"
Neden böyle bir şey sormuştu şimdi?
"Seni sevdim Jong In. Yani seviyorum. Bunu neden sordun?"
"Hiç.. Oğlumuzu da alalım mı?"
Hemen gidip Kyungin'i getirdim. Eski günlerdeki gibiydi.. Üçümüz.. Tam bir mutlu aile tablosu..
Yaptıklarım yüzünden çok büyük vicdan azabı çekiyordum. Kimseyle konuşamıyordum bile. Canım yanıyordu.
Sabah hemen Baekhyun'un yanına gittim. En iyi dostum..
"Selam Baek.. Oww sana ne oldu böyle? Çok mu yemek yiyorsun?"
Karşımda gördüğüm şey benim arkadaşıma hiç benzemiyordu. Her zaman övündüğü ve taş gibi olduğunu söylediği kalçaları bile resmen irileşmişti.
"Şey.. O doymuyor Soo. Ne yapacağımı bilmiyorum." diyerek karnına dokundu.
"Çok tatlısın" dedim ve sıkıca sarıldım. O normalde de fazla kırılgan görünürdü. Şimdi çok daha fazlaydı. Bu haliyle onunla konuşmalı mıydım bilemiyorum. Ama birilerine anlatmazsam öleceğimi hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasak Aşk ✓
FanfictionBu hikayenin fikri ve ilk 2 bölüm @kritaonunkyungini 'ne aittir. Bilenler vardır elbet. O artık hesabını tamamen bana devretti. Ailesiyle yaşadığı sıkıntı yüzünden tamamen gitmek zorunda kaldı. Bu hikayenin de kapağını ben hazırlamıştım. Kim derdi...