- 6

49 4 13
                                    

08072023

-

Hiçbir yerde yoktu.

Ne sarayın içinde ne de dışındaydı.
Tüm krallık hasta prenslerini ararken Juyeon en çok korktuğu şeyi yaşamaktan nefret etmişti. Tüm bunlara rağmen sakinliğini koruması gereken bir asildi.
Kaçtığını ya da saklanmaya çalıştığını düşünmüyordu. Hiçbir zaman yaptığı eylemleri kimsenin sorgulamasını istemezdi. Birilerine haber ya da hesap vermek zorunda olmayı sevmezdi.

Yinede bu denli hastayken ortalıktan kaybolması yeterince endişe vericiydi.

"Burası prens hazretleri. Atış talimlerini herzaman burada yapardı."

Prensin şahsi askerlerinden birinin öncülüğünde gitmesi muhtemel olan yerin önünde durmuştu atları. Göğü delecek yükseklikteydi ağaçlar. Sonbahar kokuyordu buram buram, yapraklar esen her rüzgarda kar taneleri kadar asil ve yavaşça buluşuyordu toprak örtüsüyle.

Öyle sessizdi ki dünya, prens atından inerken ayaklarının altındaki kurumuş yaprakların çıtırtısı duyulmuştu yalnızca.

"Geri dönebilirsiniz."

"Orman oldukça ıssız prens hazretleri. Ağaçların ilerisinde sonu olmayan bir uçurum bulunuyor. Ağaçlarla o kadar iç içe ki uçurum olduğunu anlamak çok zor. Lütfen dikkatli olun."

Hyunjae'nin yokluğu dışında korkup endişe edebileceği bir şey yoktu.
Sabahın henüz erken saatlerinde olmaları havanın soğukluğunuda bir hayli etkiliyorken aldığı her nefeste gökyüzüne yükselen buhar bulutları çıkıyordu dudakları arasınsan.
Prensin ilk gençlik yıllarında bu orman hakkında anlattıklarını hatırlıyordu. Onunla ağaçların arasında düzenlenen bir törende tanışmıştı.

"Anlaşılan o ki güçlü prensimiz herzaman olduğu gibi bu yılda rakip tanımıyor!"

Onlarca prens ve asilin dikkati üzerindeyken yaptığı tek şey sakince gelecek olan meydan okumaları beklemekti. Henüz çok gençti. Tıpkı diğer prensler gibi oda eğitimini tamamlamamıştı. Halinden memnun olduğu söylenemezdi. Gücü ve adı bilinirdi, töreni düzenleyen krallığın acemice davranarak prensler arasındaki görünmez kabullenişi somutlaştırmıştı.

En sarsılmaz taht varisi, bir gün krallığının sahibi olduğunda hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Bu şüphesiz ilk gençliklerinden belli olurdu.

Çoğu prens bulundukları durumdan rahatsızdı ki hiçbiri kılını kıpırdatmıyor, kazanamayacakları savaşın ilk okundan kaçınıyordu.

"Kuzey Krallığı Prensi Lee Juyeon."

Bir yabancıya aitti kendini takdim eden soğuk sesin sahibi. Bakışlarını çevirdiği anda gözlerini bulan keskinliklerle çatılmıştı kaşları.

"Yalnızca taht varislerinin meydan okumalarını kabul ediyorum."

Diğer prensler arasındaki fısıldaşmalar merakını arttırırken karşısındaki tanımadığı yabancı, çoktan kılıcını çıkararak açıklama mecburiyeti duymadan tekrarlamıştı.

"Taht Varisi Prens Lee Juyeon."

Sesindeki tını ve gözleri Prensin aşağlayıcı bakışlarına son vermesini istiyormuşçasına net ve açıktı.

"Kuzey Krallığının bir varisi yok."

"Artık var prens hazretleri."

"Asil kanına sahip değilsiniz."

Tanışmayı iple çektiği güzeller güzeli Prensin cümlesiyle hafifçe gülümsemiş, kendilerini merakla izleyen kralının devam etmesini isteyen gözleriyle dudaklarını aralamıştı.

"Krallığımda adınızı çok duydum. Oldukça sevilen ve saygıyı hakeden bir prenssiniz. Fakat kurallarımızın siz tarafından belirlendiğini daha önce hiç duymadım."

Keskin gözlerinde en ufak bir korku kırıntısı yoktu. Kuzey herzaman gelenekleri göz ardı eden bir kraliyet oluşuyla bilinirdi. Kral, eşinin vefatının ardından evlenmeyi reddetmiş ve bir varis edinmek için dahi kabul etmemişti hiçbir teklifi.

Tahtanın varisi olmadığı gibi kime bırakacağı merak konusuydu fakat, kanından dahi olmayan birini asillerin arasına layık görmek?

"Kendimi yeniden takdim etmeyeceğim prens."

Saygıyla eğildiğinde kılıcını savurmak için yalnızca Prensin kabullenişini beklemişti.

Silahlar çekilmiş ve Prens Hyunjae ilk defa kazanan taraf olamamıştı.

"Ölmek mi istiyorsun?"

Bileğini saran parmaklarla kendine gelmişçesine derince bir nefes aldığında, askerlerin uyardığı uçurumun kenarına geldiğini henüz farkedebilmişti. Zihni anılarıyla öyle meşguldü ki, dikkat etmesi gereken şeyi tamamen unutmuştu.

Endişeli gözlerle sorusuna bir yanıt bekleyen bedenin elleri tenine değdiği andan itibaren üşütürken ruhunu, bileğini çekerek bir kaç adım gerilemişti.

"Sağlık durumunuzu kontrol etmek için geldiler. Dönsek iyi olacak."

"Uçurumu görmüyor musun tanrı aşkına?"

"Neden bu kadar korktunuz?"

"Juyeon."

"Bu korkuyu bir süredir hergün yaşadığımızı biliyor muydun? Sen gerçekten ölüyorsun Hyunjae."

Duymasını, güçlü davranmaya çalışmanın hiçbir faydasının artık olmadığını anlamasını istiyordu.

-

10072023

ölüm nelere kadir / JujaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin