~ BÖLÜM ÜÇ-İŞ ~

210 111 19
                                    

~ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ~



Dün o konuşmadan sonra bir süre ikimiz de susmuştuk. Ne söyleyebilirdik ki. O şaşkındı, ben ondan daha şaşkın. Sonraysa hiçbir şey olmamış gibi davranmıştı. Ben de hareketlerine uyum sağlamıştım.

Gece boyu düşünmüştüm bu olanları. Olacak ihtimalleri de düşünecektim ama ortada fol yok yumurta yokken boş hayallere kapılmam hiç olası şey değildi.

Ve yine gece verdiğim bir karar :
Çalışmaya başlayacaktım.

Çok tecrübem yoktu belki ama bu insanlara yük olamazdım. Onlar bana bu kadar iyiyken ben bu insanlara yük olamazdım.

Kapımın tıklatılmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım.

"Gel." dedim. Kim olduğu zaten aşikardı.

"Günaydın." dedi sesinde anlamadığım bir sıkıntıyla.

"Günaydın. Bir şey mi oldu Karan?" dedim. Ona adıyla seslenmeme şaşırmış görünüyordu. ADIYLA MI SESLENDİM? Ahh tamam benden iki yaş büyük birine abi diyecek halim yoktu ama bu kadar da çabuk adını kullanmamam gerekiyordu.

"Evet." dedi buz gibi bir sesle. Ben bir anda ne olduğunu anlamaya çalışırken tekrar konuşmaya başladı. "Artık daha çok çalışmam gerek bu yüzden de geceleri geç geleceğim. Annem sana emanet." dedi ve tam kapıdan çıkacakken ayaklanıp dövmelerden neredeyse görünmeyen kolunu tuttum.

Bana dönüp soru sorar gibi bakınca konuşmaya başladım.

"Ben buna izin veremem. Yani benim için daha çok çalışmana göz yumamam. Zaten size yük oluyorum. En azından ben de çalışayım."

"Asla.!" dedi sesini bana ikinci kez yükselterek. Ama bu kez ağlamaktan çatlasam bile pes etmeyecektim.

"O zaman burada daha fazla kalamam." dedim ve onu arkamda bırakıp kapıdan çıkacakken bu sefer o beni durdurdu.

"Nereye gideceksin?" dedi birazcık alay eder gibi.

"Bulurum bir yer." dedim ve yine kapıdan çıkmaya çalışırken beni durdurdu. Hatta bu sefer duvara sabitledi de diyebilirim.

"Bırakmayacağımı söylemiştim." dedi.

"O zaman çalışmama izin veriyorsun?" dedim cümle kurmaktan çok soru sorarak.

"Hayır." dedi, net bir şekilde.

"Üzgünüm." dedim kesin bir kararlılıkla.

Bıkkınca bir nefes verdi ve bir süre başını eğip bekledi. Bu arada ben de onun kumralımsı saçlarına dokunma dürtüsünü uzaklaştırmaya çalışıyordum. Bunu düşünmem bile yanlıştı.

Başını yavaş yavaş yukarı kaldırırken konuşacağını anlamıştım. Nitekim yanılmadım.

"Tamam. Ama işi ben bulacağım, itiraz edersen çalışmayı unut." dedi istemeyerek de olsa.

"Teşekkür ederim." dedim heyecanımın sesime yansımasına engel olamayarak.

Neden sonra belimi sıkıca kavrayan kollar olduğunu hissetmemle anlık bir heyecanla ona sarıldığımı anladım. Ahh ama bu da yanlıştı.

Hemen ondan ayrıldım. Ayrılmaya çalıştım. Her ne kadar beni başta bırakmasa da sonra kollarını açtı. Vakit kaybetmeden kollarının arasından çıktım. Güven veren kollarının arasından. Ahh yine siktir! Ne demek güven veren kollar?

"Ş..şey ben biraz heyecandan..." doğru düzgün cümle kuramayacağımı anlayınca sustum.

"Hadi önce anneme bir bakayım. Sonra da sana iş buluruz." dedi ve eliyle odadaki poşetleri gösterirken ekledi. "Ama önce sana birkaç parça bir şey almıştım onları giy. Kapıdayım."

KAR'IŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin