~ BÖLÜM DÖRT- AÇIĞA ÇIKAN UFAK ŞEYLER ~

185 105 12
                                    

~ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ~



Karan hala cevap vermemişti ve üstelik bakışları hala bir bende bir de o kızda gidip geliyordu.

Sonunda ağzını açabilmeyi başardığında tek beklediğim ağzından sözcüklerin dökülmesiydi.

"Yolda konuşalım." dedi ve beni milyonlarca sorumla beynimin içinde baş başa bırakırken bedenimi çekip yanında götürdü.

Arabaya bindiğimizde Karan'a döndüm.

"Bir cevap bekliyorum Karan Bey?" dedim, Karan Bey'e özellikle vurgu yaparak.

"Müsait bir yerde arabayı durdurduğumda Zeynep. Şimdi değil." dedi sıkkınlıkla.

Hah. Sanki ben dedim beni kur... ay pardon cehenneme geri döndür diye.

Hislerime güvendiğimde beni yanıltmayacağını öğretmişti hayat. Bugüne kadar. Bu sefer yanılmıştım. Yani hala Karan'a güvenerek yanıldığımı hissetmiyordum. Ama görünen köye göre yanılmıştım. Yine de umarım bu bir köy değildir de buz dağıdır ve görünmeyen kısmına göre hislerim yine haklıdır.

Araba inin cinin top oynadığı bir yerde durduğunda Karanla aynı anda arabadan indik. İner inmez :

"Evet?" dedim. Ve cevabını beklemeye başladım ama cevabını beklerken iyice sıkılmıştım.

Bana asırlar gibi geçen sürenin ardından ağzını açmayı başarabildiğinde zaten onda olan bakışlarımı daha çok ona yönelttim.

"Nasıl başlanır bilmiyorum açıkcası ama bir yerden başlayacağız artık." dedi ve ekledi. "Oranın sahibini bir keresinde ölümden kurtarmıştım. O da o günden sonra beni ölen oğlunun yerine koymuştu. Hala öyle. Onun için çalışıyorum. Ama ayriyeten annemin masraflarını ödeyebilmek için başka işlerde de çalışıyorum. Neyse senin çalışacağın kafeye de öncesinde onunla toplantı için birkaç kez gitmiştik. Hepsi bundan ibaret." dedi, sonunda teknik olarak her şeyi anlatarak.

"B..ben ne diyeceğimi..."

"Bir şey deme. Sadece sorularına cevap verdim."

"Peki şey o adamın adı ne?"

"Ömer KODAMAN."

"Anladım. Tanımıyorum." dedim yine saf saf.

"Zaten tanıman saçma olurdu." dedi ağzında geveleyerek.

"Efendim?" dedim az önceki tam anlayamadığım sözlerini tekrar etmesini umarak.

"Yok bir şey. Hadi bin de gidelim. Annem beni özlemiştir." dedi, sonlara doğru fısıltıyla çıkan sesiyle.

Annesine aşık bir adam. Benim hislerimi yanıltmayan bir adam.

Annesine gösterdiği bu ilgi beni ona daha çok çekerken hislerimi yanıltmaması ona bir kez daha sarılma isteğimi arttırıyordu.

Her ne kadar ilki farkında olmadan da olsa bu sefer bilerek sarılmak istiyordum.

Ama lanet olsun ki bunlar çok yanlıştı. Rahmetli ailemin görse beni evlatlıktan reddedeceği türden yanlıştı.

Ondan uzak durmalıydım ama o bana bu kadar iyi davranırken bunu başaramayacağımı da biliyordum. Denemeden bilmezdim belki ama ilk defa aklım ve kalbim aynı taraftaydı. Ve bu beni büyük bir çıkmaza sürüklüyordu.

Sonunda araba evin arka bahçesinde durduğunda yol boyunca tek kelime bile etmediğimizi fark ettim. Zaten konuşacak bir şeylerimiz de yoktu.

Kapıyı açıp arabadan indim. O zaten benden önce inmişti ve beraber evine doğru yol aldık. Evine çünkü hala tam anlamıyla benim evim değildi. Hatta benim evim olmadan ayrıladabilirdim. Nasılını bilmiyorum ama bir ihtimaldi, görmezden gelemezdim.

KAR'IŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin