~ BÖLÜM BEŞ- BİRKAÇ KÜÇÜK TANIŞMA ~

150 99 6
                                    

~ BEŞİNCİ BÖLÜM~



Bir sağa bir sola dönmeye başladığımda uykumun kaçtığını anlamıştım.

Saatim olmadığından havanın aydınlığına göre bir tahminde bulunmak için gözlerimi açtım. Ama malesefki odada pencere olmadığından oda kapkaranlıktı. Doğal olarak saati tahmin etme gibi bir şansım da yoktu. Evde saatin bulunabileceği yerleri düşünmeye başladım. Ve mantıken salonda kesin vardır düşüncesiyle yataktan kalktım. Saate bakmadan rahat bir şekilde yatağımda uzanamazdım çünkü.

Odanın kapısının ses çıkarmamasına özen göstererek açtım. Ve duvarları yoklaya yoklaya salona doğru yürümeye başladım. Gözlerim karanlığa alışmıştı gerçi ama yinede tedbiri elden bırakmamak amaçlı bu şekilde yürüyordum.

Salondan içeri girdiğimde ilk işim bir saat aramak olmalıyken koltukta bir bebekten farksız bir şekilde masumca yatan Karan'ı görmemle bu arayışımı unutmuştum.

Biraz daha yaklaşıp kusursuz yüz hatlarına odaklandım. Hiçbir zaman böyle bir sevgilim olamayacaktı belki ama şuan karşımda uyuyan bu masum yakışıklılığı izlememi de kimse engelleyemiyecekti. Yani benim bunun yanlış olduğunu düşünüp saat arayışıma devam etmem ya da Karan'ın uyanması dışında.

"Beni kesmen bittiyse gitsen artık." sesini duymamla şom düşünceli olduğuma kanaat getirdim.

"B..ben ss..saat arıyordum." dedim kendimi toparlamam gerekirken iyice panikleyerek.

"Suratımda saatin yazdığını sanmıyorum." dedi. Haklı!

"Suratına bakmıyordum. Telefonunu arıyordum." dedim bir nevi bir işin içinden sıyrılmaya çalışarak.

"Masada." dedi ve kafasını yastığa gömdü.

Kahretsin, çok çekiciydi. Bir kızın çekici olması gerekirken evrenin tersine çalışan bu adamın bu kadar çekici olması... YANLIŞ ZEYNEP BU DÜŞÜNCELER YANLIŞ!

Kendime verdiğim telkinlerle de bir yere varamasamda en azından toparlanmamı sağlamıştım.

Masada duran telefonu elime alıp ortadaki tuşuna bastım. Gözlerim saate takılınca hazırlanmak için daha 3 saatim olduğunu farkettim. Yani bu demekti ki 1 saat daha yat, yatmaya çalış.

Sessiz adımlarla odama geri döndüm. Yatağıma yatıp battaniyeyi üstüme çektim. Uyuyabildim mi peki? Hayır.

Sağa sola dönmelerim kesilmeksizin artarken yataktan kalktım. Ama yapacak bir şeyim olmadığından yatağa oturup yapacak bir şeyler düşünmeye başladım.

Sonra düşünmenin bana yaramadığını düşünüp düşünceler alemimden çıktım.

Ve en sonunda yataktan kalkıp üstüme dün giydiğim kıyafetleri ,artık kıyafetlerim olan kıyafetleri, geçirdim.

Odadan yine sessizce çıkarken mutfağa gidip neden bir kahvaltı hazırlamayayım diye düşündüm. En azından becerikli olduğum bir işti.

Dolabın kapağını açmamla 'ne yapsam acaba?' telaşı beni aldı.

Kapaktaki yumurtalardan üç adet aldım ve haşlanması için ocağa koydum. Bir de klasik ve vazgeçilmez olan patateslerden iki tane alıp kızartma yapmaya karar verdim.

Patatesleri soymaya başladığımda aklıma eskiden iki patatesi altı kişi için kızarttığımız günler geldi. O an saf bir acıyla doldum. Tamam ruhen de acı duymuştum ama nedensizce fiziksel bir acı hissediyordum.

Fiziksel acımın sebebini anlamam düşüncelerimi sürekli yaptığım gibi uzaklaştırmamla aynı anda oldu.

Parmağımı kesmiştim. Derin bir şekilde. Oflamaya, yaraya üflemeye başladım. Kırk yılın başı iyi bir şey yapalım dedim, elime yüzüme bulaştırdım.

KAR'IŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin