~ YEDİNCİ BÖLÜM ~
KARAN'DAN
Beynimde yankılanan tek bir cümle... Daha da doğrusu tek bir kelime. "Öldü."
Annem... Bu dünyadaki tek varlığım. Varlığıyla var olduğum insan... Bu kadar çabuk ölmüş olamazdı. Ölmemeliydi.
Düşüncelerimle boğulurken Zeynep'in doktorla konuştuğunu fark ettim. Fark edince de kendimi toparlamaya çalıştım. Ama imkansızdı.
Onları es geçip ameliyathaneye girdim. Başta engellemeye çalışsalarda beni durduramayacaklarını anlayıp vazgeçmişti doktorlar falan adları her neyse.
Annemin yanına ulaştığımda daha fazla dayanamayacağımı anlayıp gözyaşlarımı tutamadım. Tutamazdım da.
Onu kaybetmek hayatımda yaşadığım, yaşayabileceğim en büyük yıkımdı.
Elini ellerime hapsedip konuşmaya başladım. Belki duyar diye. Belki geri döner diye.
"Annem... Aç o güzel gözlerini. Şaka yaptım der gibi bak. Hayatını yatağına bağlı yaşadın tamam ama ben senin yanındayken hayatının kötü olmayacağını düşünüyordum. Beni ardında ölü bir şekilde bırakacak kadar mı kötüydü yoksa. Lütfen geri dön. Geri dön yeter ki."
Geri dönmedi. Açmadı gözlerini. Kabullenecektim er ya da geç. Ama kabullenemezdim. Annem toprağın altında üşürken ben o sıcacık evde anılarımızı hatırlayıp üzülemezdim. Tam yanında toprağın altında üşümeliydim belki de. Ama o bunu istemezdi.
En azından anneme ne olduğunu öğrenene kadar dayanmalıydım. Sonra yaşayan ölü olarak kaldığım yerden devam ederdim hayata.
Ruhum annemle beraber o toprağın altında üşürken.
ZEYNEP'TEN
Acı haberi duyunca Karan'a odaklandım. Yıkılmıştı. Kelimenin anlamının barındıramadığı kadar. Zaten kelimeler insanların üzerine yapışmadan anlam kazanmıyordu. Ama bu kelime Karan için fazla ağırdı. Bunu görebiliyordum. Bir süre yalnız bırakmaya karar verdim ve doktora odaklandım.
"P..peki neden yani işte ölüm sebebi ne?" diye sordum üzüntünün ele geçirdiği sesimle.
"İlacını yüksek dozda almış ve yanında uyuşturucu enjekte edilmiş." dedi doktor.
"Bu... Bu nasıl olur doktor bey?" dedim şaşkınlıkla. Gerçekten bu nasıl olurdu? Kim yapardı bunu? Hangi cani?
"Bilmiyorum. Bir düşmanınız var mıydı?"
"Bi..bilmiyorum." dedim hala şoktan çıkamamış bir halde.
"Bunu bir düşünün." dedi ve ekledi. "Başınız sağ olsun."
Burukça gülümseyerek cevap verdim ve sandalyelerden birine oturup Karan'ı beklemeye başladım.
Karan'ın ameliyathanenin kapısından çıktığını görünce oturduğum yerden kalkıp yavaş adımlarla yanına gittim.
"Ş..şey annene yüksek dozda ilaç ve uyuşturucu verilmiş." dedim pür dikkat ama bomboş gözlerinden gözlerimi ayırmadan.
"Yürü." dedi. Hiçbir şey söylemeden beni önüne katarak arabaya kadar geldik. Oysaki düşünceleriyle boğuştuğunu biliyordum. Bilmemem saçma olurdu zaten.
Arabaya bindiğimizde gaza birden yüklendi ve daha emniyet kemerimi takmadığım için ön cama çarptım. Ama onun bunu umursar gibi bir hali yoktu. Ve bunun için onu suçlayamazdım da. Arabayı son sürat sürmeye devam ederken ellerim korkudan titresede emniyet kemerimi takmayı başarmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR'IŞIK
Novela JuvenilNe kar olabildin ne de ışık.. Ya ikisiydin ya da karışık.. .............. Karanlıkta karlar altında ölmekte olan bir genç kız ve o an onun ışığı olan bir genç. Sonra.. Sonrası hep kar'ışık...