7. Bölüm

236 15 5
                                    


" Oğlum Kadın seninle yemek yemek istemiş çocuk muyuz biz? Ama yakışır arkadaşıma sana bakmayacaklarda kime bakacaklar? Yakışıklısın, halin vaktin yerinde, mesleğin elinde, biraz daha güler yüzlü olsan daha iyi olur ama napalım her güzelin bir kusuru olur" abim Cihangir abiye takılırken ben yere bakıyor o ise bana bakıyordu. Gözlerini üzerimde hissediyor ama başımı kaldırıp gözgöze gelmek istemiyordum. Çünkü ben bile ne hissettiğimi bilmiyorum artık. Yorgun olduğuma dair birşeyler geveleyip yüzlerine bile bakmadan odama çıktım. Onu abi olarak görmüyor muyum ben ne bu burukluk?

Kızlarla bu konuyu konuşmam lazımdı artık. Yoksa kafamı toplayamayacaktım. Üstelik şimdiye kadar söylemediğimi öğrenince çok kırılırlar. Biz birbirimize herşeyimizi anlatırız. Şimdiye kadar anlatmamamın sebebi bu olayın bende yarattığı sudan çıkmış balık haliydi. Kendi kendime bile itiraf edemiyordum. Kızlara yarın görüşmek istediğimi yazan bir mesaj attım. Yer ve zamanı onlara bıraktım.

Siyah bir eşofman altı ve üzerine de beyaz bir tişört giyip saçımı da tepeden dağınık bir topuz yaptım. Elime kitabımı alıp kendimi sayfaların büyülü dünyasına bıraktım.

Akşam yemeği servis edilmiş herkes yemeğini samimi bir sohbet eşliğinde yiyordu. Masanın başında babam onun yanında annem ve Metin amca annemin yanında Neşe teyze Neşe teyzenin karşısında abim, yanında Cihangir abi ben ise Neşe teyze ve Leyla'nın ortasında oturuyordum tam karşımda ise Cihangir abi. Kimseyi umursamadan gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Ne yediğindem tat alıyor ne sohbete dahil olabiliyordum. Biri anlayacak diye yüreğim ağzımda atıyordu. Daha fazla dayanamayıp başımı kaldırıp gözlerine baktım. Yüzü gevşedi, gözlerimin içine kaybettiği kıymetli birşeyi bulmuş gibi uzun uzun baktı. Bu yoğunluğa daha fazla dayanamayıp başımı önüme eğdim ve yemeğime devam ettim. Neyse ki o da büyüklerin sohbetine dahil olmuş yemeğini yemeye başlayıp beni göz hapsinden kurtarmıştı.

Metin amcanın adımı söylemesi ile başımı kaldırıp ona döndüm.

"Eylül'üm unuttun sen bizi, artık hiç gelmiyorsun bize kırılıyorum bak."

"Olur mu öyle şey Metin amca, ben derslerden fırsat bulamıyorum ki!"

"Hadi oradan bilmez miyim ben seni? Sen istersen bir yolunu bulursun. Demek ki istemiyorsun." şaka yollu yaptığı küçük çocuklar gibi küskün haline gülümsedim.

"Ama sizin suçunuz benim yaşıtım bir çocuğunuz yok ki! O kadar da istedim bir tane yapın diye."

"Ben de çok istedim biliyorsun. Sen 5 yaşında kapımıza dayanıp bana bebek yapın annem yapmıyor diye ağlayınca ama Neşe teyzen yanaşmadı." bu anıyla herkes kahkahaya boğuldu. Bense yüzüm kıpkırmızı nereee bakacağımı şaşırdım. Evet ben uslanmaz Eylül bunu da yapmıştım. Aşağı mahallede ki arkadaşım Barış 'ın kardeşi olmuştu öve öve bitiremiyor, abi oldum diye gerim gerim geriniyordu. Fotoğraflarını getirmişti görünce tutuldum adeta minik Esra' ya tutturdum ben de kardeş istiyorum diye ama annem ne dediysem kabul etmedi. Üstelik babam ve abim de benden taraf çıkınca iyice kızdı ve bu konuyu bir daha açmamak üzere kapattı. Ben de hemen başka yollar düşündüm biz Neşe teyzeler ile aile gibiydik onların bebeği benim de kardeşim olmaz mıydı. Demir abim Cihangir abiye hep kardeşim diyordu. Evden fırlamış hızla kapılarını çalmıştım öyle bir heyecanla çalıyordum ki Neşe teyze ve Metin amca hatta o sırada ders çalışan Cihangir abi bile elinde kalem ile kapıya koşturmuşlardı. Kapıyı açınca beni nefes nefese, yanaklarım al al görünce birşey oldu sanıp yüreklerine inecekti az kalsın.

"Eylül ne bu halin? Birşey mi oldu kızım, evdekiler iyi mi?" diye sorularını ard arda sıralayan Metin amcaya başımı olumlu anlamda sallayıp o herkesin dilinde düşmeyen ve hatırlayınca utancımdan ölemek istediğim cümleyi kurdum.

Eylül Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin