8. Bölüm

237 15 9
                                    


Cuma günü gelmişti nihayet. Bugün de okula gidecek, daha sonra iki gün boyunca evde pinekleyebilecektim. Kızlar her ne kadar plan yapmak istese de onları geri çevirip hafta sonu kendimle baş başa kalmak istediğimi söyledim. Odama kapanacak, en sevdiğim kitapları tekrar tekrar okuyacak, sıcak çikolata ve kahvenin dibine vuracaktım. 

Üzerime beyaz jean bir pantolon, onun üstüne de renkli bir kazak geçirip saçlarımı tarayıp doğal haline bıraktım. Hafif bir makyajdan sonra da okula gitmek için hazırdım.

Bugün dersim erken başladığı için kahvaltıyı okul kantininde bir tost ile geçiştirmeyi düşünüyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bugün dersim erken başladığı için kahvaltıyı okul kantininde bir tost ile geçiştirmeyi düşünüyordum. Annemlerle vedalaşıp kahvaltı sofrasına oturmadan evden çıktım. Sokağa adımımı tedirgin bir şekilde attım. Karşı evin kapısına gizlice kaçamak bir bakış attım. Kapalıydı. Hızlı hızlı yürüdüm sokaktan çıktıktan sonra rahat bir nefes verdim. Evet karşılaşmamıştım onunla. Cihangir abiyi görmeyi kaldıramazdım. 
Onunla eninde sonunda karşılaşacağımı bilsem de şu an bana hazır değilim. Onunla yüz yüze gelmekten ölesiye korkuyor, nasıl tepki vereceğimi bilemiyordum. Durağa varmış okula gitmek için otobüsü bekliyordum. Arkamdan bir çocuğun abla diye seslendiğini duydum. O tarafa döndüğümde ufak tefek esmer üstü başı tozlanmış afacan bir çocuk bana gözleri parlayarak bakıyordu. Elindeki kırmızı gülü bana uzattı. 

"Benim için mi? Teşekkür ederim." Diyerek gülü aldım.

" Evet abla senin için bir abi bunu sana vermem için bana çikolata verdi Elinde de küçük bir not vardı. Notu ve gülü bana verdikten sonra arkasını dönüp gitti. Ben elimde gül ve notla kala kaldım. Notu açıp ne yazdığına baktığımda kalbim koşuya çıkmış gibi hızlandı. Notta en sevdiğim şairlerden Nazım Hikmet'ten bir alıntı vardı. 

Ah benim sevdasında bencil ama yüreğinde sağlam sevdiğim.

Aklıma gelişini seveyim.

Ne güzel darma duman ediyorsun beni. 

                                        Nazım Hikmet

Yorulmadın mı kaçmaktan? Ben seni beklemekten hiç yorulmam.  

                                            Cihangir 

Onun ismini okumak bile elimi titretti. Nefes alışverişlerim hızlandı. Kaçamamıştım...

Notu hızlıca çantamdaki kitabın arasına koydum. Elimde gül, otobüse binip derse yetiştim. Ama dersi anlamak ne mümkün? Hocayı dinlesem bile söyledikleri benim için hiçbir şey ifade etmiyordu. Aklımda sadece Cihangir ve Nazım Hikmet'in dizeleri dolanıp duruyordu. Istemsiz bir şekilde elim kitabın arasındaki nota gidiyor. Defalarca okumama rağmen tekrar tekrar okuyor, kendime eziyet ediyordum. Dersten sonra hiç kimseye takılmadan direkt eve gelip kendimi odama attım. Üzerime pijamalarımı giyip yatağa girdim. Yorganı herkesten, tüm bu olanlardan saklanabilirmişim gibi kafama çektim.

Eylül Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin