9. Bölüm

321 20 8
                                    

Mangal partisi benim kırıldığını kabullenmek istemediğim kalbime rağmen son hız devam ediyordu. Etler, köfteler pişmiş. Herkes sofraya oturmuştu. Bir yanımda Demir abim, diğer yanımda Leylim ikisinin arasında oturuyordum. Karşımdaysa Çiçek Abla, Çiçek ablanın yanında da tabii ki şaşırmayacağımız üzere Cihangir abi oturuyordu bir işveler, bir cilveler... Sanırsın yemek yemeye değil de oynaşmaya gelmişti. Demir abim ise liseden arkadaşı olan şimdi öğretmen olan Uğur abiyi çağırmıştı. Uğur abi matematik öğretmeniydi. Kumral rengi saçları. Ela gözleriyle boylu poslu, yakışıklı bir gençti doğrusu. Cihangir abiyi de abimin vesilesiyle tanırdı, samimi bir arkadaşlıkları vardı. Liseden beri abimle hiç kopmamışlardı. Abim bankada çalışmaya başlamış. O da Matematik öğretmeni olmuştu. Sık sık buluşur, haftasonları birlikte balık tutmaya giderlerdi.

Ben de öğretmenlik okuduğum için ne zaman bir sıkıntım olsa ya da herhangi bir sorunda ona gitmem konusunda sık sık tembihlerdi. KPSS'yle ilgili notlarını ve kitaplarını sakladığını ne zaman istersem gidip alabileceğimi söyledi. Ben de karşımdakilere bakmamak için abimle onun sohbetine katılıyor, yorumlarda bulunuyordum. Tabii bu sırada bana dik dik bakan Cihangir abiyi fark etmemiş değildim. Uğur abiyle her ne kadar arkadaş olsa bile onunla konuşmam bariz şekilde Cihangir abiyi rahatsız ediyordu. Bana neydi canım? Ben de Çiçek ablayla konuşmasına rahatsız oluyorum. Ama bir şey diyor muyum?Sen hem gel bana aşık olduğunu söyle. Notlar, güller yolla. Sonra da eski sevgilinle otur birlikte yemek ye.

Uğur abinin öğrencileri hakkında anlattığı komik bir anısını dinleyip abimle kahkahalar atarken Cihangir abinin tok sesiyle o tarafa döndüm. Benimle değil Leylim ile konuşuyordu, gözlerimin içine bakarak konuştuğu için gayriihtiyari bende ona bakıyordum.

" Leyla yer değiştirelim mi? Sen orada çok arkada kaldın. Gel buraya. Neşe teyzenin yanına oturmuş olursun."
Diğer tarafındaki Neşe teyzeyi göstererek. Adının söylenmesiyle bize doğru dönen Neşe teyze hemen söze atıldı.

" Evet Leylacığım gel ben seni çok özledim. Hem gel de bana okulda neler yaptığından bahset. "dedi. Leyla hevesle tabağını çatalını alıp benim bir şey dememe kalmadan Cihangir abinin yerine geçti. Cihangir abi de benim yanıma tabii. Hain Leyla! Beni nasıl bir ateşe attığını bilmiyorsun tabii. Karşımda bana ters ters bakan Çiçek abla bir yanımda abim, bir yanımda Cihangir abi. Ateş hattında kalmıştım.

Cihangir abinin olduğu tarafa özellikle bakmamaya çalışıyordum. Tabi ki bana doğru eğilerek söylediği sözlerden sonra daha fazla görmezden gelemedim. Direkt Çiçek Abla'ya baktım.

"Eylül. Onu ben çağırmadım. Gelmemesi gerektiğini biliyor. "

"Biliyorum" diye cevap verdim. "Çiçek abla kapıda bana söyledi Neşe teyzenin onu çağırdığını. Beni ilgilendirmez. Bu sizin meseleniz beni dahil etme."

"Yapma böyle asıl seni ilgilendirir. Niye ilgilendirdiğini de çok iyi biliyorsun." Dedi sert bir şekilde. Yediğim lokma boğazıma takıldı. Suya uzanıp bir yudum içtim. Her ne kadar bakmak istemesem de gözlerim Çiçek ablaya değdi. Dişlerini sıkmış elinde çatalı. Alttan alttan bana bakıyordu. Söylediklerimizi duymuştu. Cihangir abi de duymasın diye bir çaba içerisinde değildi zaten. Özellikle duymasını ister gibiydi Allah'tan Demir abimle Uğur abi hararetli bir tartışma içindeydi de bize bakmıyorlardı. Her ne kadar kendime itiraf etmek istemesem de mutluluktan karnımdaki kelebekler halaya durmuştu.

Neşe teyze Leylim'in tabağındaki etleri küçük küçük parçalara ayırıyor. Bir yandan da karşısındaki anneme gülümseyerek bir şeyler anlatıyordu. Ara ara gözlerinin bize değdiği dikkatimden kaçmamıştı. O sırada Çiçek abla elinde getirdiği kocaman sarma tabağıyla ayaklandı. Cihangir abiye doğru eğilerek tüm dekoltesini gözler önüne serdi.

Eylül Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin