♕︎ONE♕︎

885 55 24
                                    


"I just wanna tell the world that you're mine, girl, oh."

♕︎

Cassiopeia duyduğu şeyler ile hiçbir zaman yumuşatmadığı sert yüz ifadesini koruyamadı. Babasından hatta belkide büyükanne ve büyükbabasından ona miras kalan duygularını sert cehresinin altına gömme yeteneği şuan ona yardımcı olamıyordu.

Ona göre, pardon onlara göre oldukça rutin küçük bi tartışmaydı. Ne James ne de Cassiopeia bunu umursamamıştı, her ne kadar şuan ikiside hastane kanadında uzansada.

İkili zaten sık sık buraya uğruyor, yatakhanelerinde uyumaya gerek duymuyordu.

James duygularını saklamayı seçmeyerek babasının azından çıkan sözlerin ardından kendince haklı sebepleri sıralamaya başlamıştı. İsyanını seslice dillendirmesine adeta sağır olan Cassiopeia hala babasının kendince ona uyguladığı bastırma politikasının en büyük adımını düşünüyordu. Kısa ve net cümlesi hala onun zihnini ele geçirmiş haldeydi.

"Kendini tehlikeye sokmaya devam ettiğine göre, seni buradan uzaklaştırmak bana düşüyor."

Draco Malfoy kızına karşı her zaman fark edilir biçimde Scorpius'a oranla daha yumuşak davranır. Herkes gibi bunun farkında olan Cassiopeia babasının ona tolerans göstereceğini bilerek, kendisine her şeyi serbest kılardı. Scorpius'un uyması gereken kurallar hiçbir zaman Cassiopeia için geçerli olmamıştı. Şimdi ise babasının üstü kapalı biçimde onu Hogwarts'tan başka bir okula göndereceğini söylemesi beyninde şimşekler çaktırmıştı.

Başka bir okula gitmek istemiyordu. Her ne kadar şikayet etse, sızlansa bile Hogwarts onu evinden daha iyi hissettiriyordu.

Şimdi ise evinden aptal Potter yüzünden uzaklaştırılıcak olması ona karşı olan öfkesini büyütüyordu. İkili Hogwarts'a adım attıklarından beri birbirlerine karşı olan hoşnutsuzluğunu belli eder, bundan da hiç çekinmezlerdi. Aradaki çatışmaların artmasının en büyük etkeni ikisininde emin olduğu tek konuydu. Scorpius ve Albus'un arkadaşlığı onlar için birer utançtan ibaretti. Tüm Hogwarts bu denli birbirini yiyen iki kişinin kardeşlerinin nasıl bu kadar yakın olduğuyla ilgili saçma dedikodularını yapmaktan çekinmiyordu. Herkes gibi onlarda bu arkadaşlığı garip buluyor, başından beri onaylamadıklarını küçük kardeşlerine iletiyordu. Ama bir şeyleri değiştirebildikleri söylenemez. Ailelerini her mektuplarında bu konuyla ilgili bunaltmaları da ek bir çaba.

James ise hala nefes bile almadan babasına quidditchin kendisi için ne kadar önemli olduğunu ve bırakırsa yaşamak için hiçbir amacı kalmayacağına dair kendince mantıklı olan bir konuşma yapıyordu.

Harry, Draco'nun ardından ikilinin bitmek bilmeyen kavgalarından bunalarak James'i dizginlemek için gizli bir tehdit sunmuştu.

"Kavgalara ayırdığın vakti muhtemelen quidditche ayırmakta güçlük çekiyorsundur James Sirius Potter."

James babasının ne zaman ona ciddi anlamda kızdığında yaptığı gibi hitap etmesiyle durumun ciddiyetini kavramıştı. James için bu nadir raslanan bir şeydi, zira kendisi umursamazlığıyla bilinirdi. Fakat babası onun umursadığı tek şeyi gayet iyi biliyor, ve bunu kullanıyordu.

Annesinin gelmemesini bir mucize olarak görüyordu genç çocuk. Ginny burada olsaydı bir daha quidditch oynayabileceği bir kolu olmayacağından emindi.

James'e göre her zaman kötünün iyisi vardı.

Cassiopeia kendinden geçmiş bir şekilde oturduğu yatakta içtiği iksirin etkisiyle boğuklaşan duyma yetisini zorluyordu. Çevredekilerin sesi ona birer uğultu gibi geliyordu. Annesi tam karşısında olmasa onu duyamayacağından emindi.

"Siz ikiniz arasında ne olduğu umrumuzda bile değil. Kardeşlerinizi rahat bırakın!" Astoria tehditle parmağını sallarken Draco sessizliğini koruyordu. Onun icin zaten Cassiopeia'ya bağırmak yeterince zordu, durumu her zamanki gibi karısının yönetmesine izin verdi. Söylediği cümle hakkında pişmanlıklar çoktan içerisinde uyanmaya başlamıştı. Kızını tabi ki de Fransa'ya yollamak gibi bi şey yapamazdı. Fakat Cassiopeia'nın artık bi yerde durması ve kardeşinin arkadaşlarına karışmaması gerekiyordu.

"Peki.." dedi James başta ürkerek korktuğu Astoria'nın sözünü bitirmesini bekleyerek, istediği son şey onun sözünü kesmek olabilirdi. Cidden, şu fani yaşamında yaptığı son şeyin o olmasından korkuyordu.

Sahte bi hüzün yerleştirdiği yüzüyle bi süre duraksamış gibi yaparak yan yatağında oturan kıza döndü bi süre. "Özür dilerim balım.."

Cassiopeia zar zor duyduğu şeye tepki gösterecekken James onun araya girmesini engelleyerek hızla konuştu.

"Her çift arasında böyle küçük anlaşmazlıklar olur, bizimkiler biraz sık ve şiddetli." Tekrar hüzünle duraksamış gibi oldu ve yutkundu. "Sizin bu şekilde öğrenmenizi istemezdik ama maalesef böyle olmalıymış. Biz Cassiopeia ile bi süredir birlikteyiz. Tepkinizden çekindiği için onu söylemeye ikna edemedim, bilirsiniz her zamanki Cassiopeia Malfoy."

Cassiopeia, James'in ne yapmaya çalıştığını fark ederek, kurtuluş yolunun bu olduğunu anlamıştı. Kimse Cassiopeia'nın böyle bir şeyi saklamış olabileceğine inanmazdı. Aslına bakıldığında mantıklı bir plandı fakat Potter gerçekten kötü bir oyuncuydu.

Draco genç adamın dedikleriyle histerik bi kahkaha atarken karısını dürttü. "Bu hayatım boyunca duyduğum en komik şey."

"Scorp ve Potter'ın arkadaşlığını duyduğumda bende aynı şeyi söylemiştim."

𝘼𝘽𝙊𝙐𝙏 𝙐𝙎 •James Sirius Potter•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin