♕︎FOUR♕︎

441 42 3
                                    


"But I say, "They don't know what they're talk-, talk-, talking about."

♕︎

Şu bi kaç günlük süreçte James ve Cassiopeia hiç kavga etmemiş, daha doğrusu bunu kimseye fark ettirmemişlerdir. Ne olursa olsun onların arasındaki iletişim bi türlü düzelmiyordu.

James ailesi tarafından alçak gönüllülükle yetişmiş olsa bile karakteristik olarak diğerlerinden kendisini üstün görmek gibi bir kusuru vardı. Her zaman öne çıkmayı severdi. İster istemez çevresinden duyduklarıyla hareket eder, babasıyla bu konuda sıklıkla çatışırdı.

En büyük anlaşmazlıklarından biride şüphesiz Malfoy ailesine karşı olan hoşnutsuz tutumu.

Harry herkesin ikinci şansa sahip olacağından emin affedici bi yapıya sahipken, James onun tam zıttıydı. O dönemlerde bulunmasa da insanlara şans verilmeyeceğinden emindi.

-Hogwarts 1. Yıl

James kuzenlerini bulmak umuduyla kompartımanların içerisinde hızla gözlerini gezdiriyor, ilk hogwarts yolculuğunda yalnız kalmak istemiyordu.

O dikkatsiz bir şekilde ilerlerken onun zıttı yönünde aynı hızla yürüyen sarışın şiddetle kendisinden uzun bedene çarpmasıyla yere serildi. James arkaya doğru sendelese de onun gibi yere düşmemiş kısa sürede kendine gelmişti.

"Pardon!" dedi ikili aynı anda.

James hala yerde olan kıza elini uzatırken bakışlarını onun üzerinde gezdirdi. Neredeyse kar kadar beyaz olan soluk benzi, karın içerisine gömülmüş iki cam bilye gibi gözüken mavi-gri gözleri ve yaşına rağmen keskin yüz hatları vardı.

Genç adam kızın gözlerinde ki iki rengin muhteşem uyumuna bakarken, fırtına öncesi gökyüzüne bakıyormuş gibi hissetti.

Kız kendisine uzatılan ele yediği darbe yüzünden biraz öfkeli baksada babasının ve annesinin hogwartsa başlamasına aylar kala yaptığı sürekli uyarılar onu dizginliyordu. Babası duyabileceği tüm sözleri ona öncesinde söylemiş kızını kırabilecek her şeyden korumak istemişti. Ailesi hakkında duyabileceği şeylerin Cassiopeia'nın onlardan uzaklaştırma ihtimali onu parçalıyordu. Geçmişin bedelini kızına ödetmek istemiyordu.

Cassiopeia bunun küçüklüğünden beri farkındaydı. Ailesi her ne kadar onun kulaklarını tıkamaya çalışsa da kötü şöhretleri durdulamayan bir gürültüydü. Kız küçük yaşta tanıştığı soyunun geçmişiyle çoktan barışıktı.

Babası herkesin değişebileceğini söylerdi.

Kız oğlanın elini tutarak yerden kalktı. Ve eteğini silkelemek için eğildi. James kızın yüzünü kaplayan platin sarısı saçlarıyla göz göze geldiğinde beğeniyle dudaklarını büzdü.

"Potter, James Sirius Potter.."

Kız ona bu sefer selamlaşmak için uzattığını eline bir süre baktı. Okul arkadaşlarından ilk James Sirius'la tanışmak onun için gerçekten beklenmedikti. Hele ki çocuğun yüzündeki gururlu ifadenin gerçekten gerekli olup olmadığına emin değilken. Daha fazla beklemeyerek çocuğun elini tuttu ve sıktı. Onunla aynı ifade ve gururla cevapladı.

"Malfoy, Cassiopeia Malfoy.."

Söylenenlerin hiçbiri umrunda değildi, ailesinden hiçbir zaman utanmayacaktı. Geçmişi sadece aptallar ve deliler umursar.

Elini aniden çeken James kızın beyninde isminin yanına kırmızı harflerle aptal yazdırmayı başarmıştı. Platin saç ve mavi-gri gözlerin sahibinin bir Zabini olmasını beklemiyordu herhalde.

...

Tatsız tanışmanın ardından haftalar geçmiş James tahmin edebileceği üzere gryffindor, Cassiopeia da slytherine yerleşmişti.

Şapka kızın başının üzerinde binasının ismini haykırdığı an James yüzündeki rahatsız edici ifadeyle onu bir kez daha süzmüştü. Cassiopeia bu ön yargıyı miğde bulandırıcı buluyor, Potter ile mümkün olduğunca uzak durmayı kafasında planlıyordu.

Tek ön yargı sahibi o değildi tabi ki de hogwarts koridorlarında yürürken fısıldaşmalar durmuyordu. Onu olduğu gibi kabul eden tek bina slytherindi. Aralarından hala geçmişe takılı kalanlar vardı ama onlarda diğerlerinin aksine Cassiopeia hakkında kötü sözler söylemiyorlardı. Kısa sürede insanlara sadece Cassiopeia olduğunu kanıtlayan kız yavaş yavaş ön yargıları yenmeye başlıyordu. Sevmeseler bile yaptıkları uğultuyu azaltmışlardı. Tek bir kişi hariç, James Sirius Potter.

Özellikle olduğunu düşündüğü sık karşılaşmalar kız için oldukça zorlu oluyordu. James sivri dilini kullanmaktan çekinmiyor, her şey hakkında kavga çıkarmayı başarıyordu.

Babasını yüz üstü bırakmamak için sessizliğini koruyan Cassiopeia patlamak üzere olan bi bombadan farksızdı.

Biçim değiştirme dersinden çıkan Cassiopeia ortak salona çıkacağını söyleyerek Marcus'la vedalaştı. Derslerinden yeni çıkan öğrenciler oldukça büyük bi kalabalık oluştururken onların arasından sıyrılmak imkansızdı. Kolu sertçe birine çarpan kız arkasını dönmeden özür diledi.

"Pardon."

"Hey Malfoy!" dedi kıza artık tanıdık sese sahip çocuk.

Duyduğu sesin James'e ait olduğuna emin olan Cassiopeia arkasını dönmeden buradan uzaklaşmak istiyordu ama çocuk onu bırakmamakta kararlıydı.

"Merlin, uzun süredir seni göremeyince bir şeyler olduğundan şüphelenmeye başlamıştım." Yanındakilere gülerek baktıktan sonra tekrar ona döndü. "Bilirsin ya.. Dolaplarla falan uğraşıyor olabilirdin."

Cassiopeia o gün babasının sözünü ilk defa çiğnemeşti. Vücudunu saran öfke gözlerinden okunuyordu, James hariç herkes bunu fark ederek bi kaç adım gerilemişti. Genç çocuk bu öfkeyi fark ettiğinde çoktan sırtı duvar ile buluşmuştu.

O kavga ikilinin arasındaki ilk kıvılcımdı.

-

Cassiopeia, James'in yanında gerçekten zorlanıyordu. Fakat bu onun her zamanki gibi kavga çıkarmasından dolayı değil, çıkarmamasından dolayıydı. Birinci yıldan beri çocuğun yaptıkları belli etmesede onda büyük yaralar bırakmış her yüzünü gördüğünde de sızlamaya başlamıştı. İstesede James'i normal biri olarak göremiyordu.

Ama babası hala ona insanların değişebileceğini hatırlatmaktan vazgeçmemişti.

𝘼𝘽𝙊𝙐𝙏 𝙐𝙎 •James Sirius Potter•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin