♕︎FIFTEEN♕︎

337 35 33
                                    


"They don't know
I've waited all my life."

♕︎

İki yıl önce (Hogwarts 3. Yıl)

James ilk kalbinin sızlayışında henüz üçüncü yılındaydı.

Dönemin son sınavlarından önce tüm hogwarts öğrencileri bu güzel havayı değerlendirmek için bahçeye yayılıyor, arkadaşlarıyla güzel vakit geçirmek istiyorlardı.

James Sirius Potter için ise havadaki bulutlar değil Cassiopeia'nın tepesindeki bulutlar etkiliydi ve görünen o ki kız arkadaşlarıyla iyi zaman geçiriyordu. Onunda tanıdığı bi kaç slytherin ve ravenclawla birlikte çimenlerde bağdaş kurmuş uzaktan duyulmasada komik olduğu kesin olan şeye kahkahalarla gülüyordu. Sürekli birlikte olduğu Marcus Catrik'in sergilediği komik yüz kızı dahada neşelendirmiş gülerek çimenlere yayılmasına sebep olmuştu.

O an James'in dünyasında yağmur dolu bulutlar etrafı sarmış, gök gürülder olmuştu.

Önünden geçen hufflepuff cübbeli kız elindeki kutudan herkesin alması için kurabiyeler gezdiriyordu ve o an bi şimşek tamda genç adamın kafasına düştü.

"Hey!" dedi sevimli kızı durdurarak. "Ben almadım."

Kutuya göz atan James kurabiyelerin tarçınlı olduğunu fark ederek yüzünü buruşturdu. Neyseki gerçekten yemek istemiyordu, yoksa ilk yutkunmasının ardından boğazı şişerek oksijensiz kalabilirdi. Onun gibi her şeyi yiyen birini frenleyebilecek tek şey alerjik reaksiyonlardır. Yanında duran kuzenine yolladığı bakış çabucak Rose tarafından anlaşılmış, o kızla konuşurken James asasını kurabiyelere yönelmişti.

Fazla uzun etkili olmayan basit bi büyüydü. Kurabiyeleri yiyen herkeste kısa süreli mor bi surat görmek onun için gerçek neşe kaynağıydı.

Rose ile konuşması biten kız kutuyu alarak ağacın yanında oturan gruba doğru ilerleyerek hepsine sırayla kurabiye teklif etti. Sıra Cassiopeia'ya gelince sarışın istemediğine dair bi kaç harekette bulunmuş, karşısındaki kızın ısrarları sonucu bi tane almak zorunda kalmıştı. Kızı kırmamak için aldığı küçük ısırık bi nohut tanesi bile etmezken arkadaşlarının yüzlerinin mora dönmesiyle gözleri büyüdü.

Yada başka bir sebebi de olabilirdi. Çünkü kızın yüzü henüz mora bile dönmemişken boğazını tutuyor oluşu bunu ispatlıyordu. Mor yerine kırmızıya bürünen yüzü etraftaki herkesi enlişelendirmişti.

"Sanırım tek alerjisi olan sen değilsin. " dedi Rose kuzenine bakarak.

...

"SENİ ÖLDÜRECEĞİM POTTER!"

Yattığı yataktan hızla doğrulan kız hırsla tısladığında James bi kaç adım geriledi. "Lanet olsun, alerjin olduğunu nereden bilebilirim?!" Çocuk kendisini savunmak için elinden geleni yapıyordu fakat haklı olmadığını gayet farkındaydı. Saniyeler içerisinde yere yığılan Cassiopeia'nın görüntüsü hala zihninde dolaşıyordu.

O an kendisini gerçekten suçlu hissetmiş, ne yapabileceğini bilememişti. Sanki onunda nefesi kesilmiş gibiydi. Dakikalardır tek yaptığı şey kızın uyanmasını beklemekten başka hiçbir şey değildi. Vücudunun her bir köşesinde hissettiği duygu endişe, korku yada tanımlauamadığı kadar acı verici her hangi bi duyguydu.

"Sen!" dedi Cassiopeia çocuğun iki yakasını tutarak. "Şu hayatta en nefret ettiğim kişisin Potter."

Hızla hastane kanadından çıkan kızın ardından Rose küçük adımlarla kuzenine doğru ilerledi. Hala eski yerinde boş bi şekilde bakan James'i ilk defa böyle görüyordu.

𝘼𝘽𝙊𝙐𝙏 𝙐𝙎 •James Sirius Potter•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin