♕︎TEN♕︎

395 36 20
                                    


"People say we shouldn't
be together."

♕︎

Cassiopeia araba uzun süre önce durmasına rağmen hala inecek cesareti kendisinde bulamamıştı. Stresten terleyen ellerini elbisesinin eteklerine sürttükten sonra şoföre burada beklemesini söyleyerek evin bahçesine doğru adımlamaya başladı. Arabanın her an onu bu durumdan kurtarabilecek kadar yakınında olması kızı rahatlatıyordu.

Noel arifesinde tatilin başından beri olduğu gibi James Potter gerek baykuşuyla, gerek muggle telefonuyla Cassiopeia'yı tatlı bi dille tehdit ederek evlerine davet etmişti. Cassiopeia aramaları görmezden gelebilir, mektupları tek hamlede ateşle buluşturabilirdi.

Tabi genç Potter onun evine gelmekle tehdit etmiş olmasaydı. Son günlerde duyduğu sözleri onunda duymasını istemeyen kızıl -henüz sarı saçlarına kavuşamadı- davetini değerlendirdi.

Bahçesinin her köşesinde karın altına gömülmüş çiçek fideleri, küçük bahçe aksesuarları -özellikle James'e benzeyen minik bahçe cini-, dışarıdan gözüken çiçekli perdeleri bu orta büyüklükte olan iki katlı evi oldukça sevimli gösteriyordu. Nedensizce içi ısınan Cassiopeia farkında bile olmadan kendisini kapının önünde bulmuştu. Henüz kapıya yeni yaklaşmasına rağmen aniden açılan kapıyla bakışlarını nar ağacından çekti.

Bu sene hogwartsa başlayacak olan henüz tanışma fırsatı olmayan Lily koşarak geldiğini belli ederek nefes nefese konuştu.

"Merhaba, ben Lily."

Ginny Potter'ın küçük versiyonunun bu sevimli tavrı  karşısında gardı yerle bir olan kız, kendini tutamayarak büyükçe bi tebessüm sundu. Kesinlikle abisinin enerjisini taşıyordu. Cassiopeia yaşadığı saçma olay karşısında kızıla boyanan saçlarından nefret etsede minik kızınkilerle karşılaşınca hayran kalmıştı. Çilleri yaşına rağmen oldukça net ve güzel olan yüzünü eşsiz kılıyordu.

"Memnun oldum Lily. Ben-" Elini Lily'e uzatan Cassiopeia hızla elini çevreleyen elin ardından cümlesini tamamlayamadan araya giren minik kızılla duraksadı. "Cassiopeia, sen Cassiopeia'sın. Jamie senden o kadar çok bahsediyor ki."

Cassiopeia ona hafif şaşkınlıkla bakarken kızın yüzünü kaplayan kocaman el onu geriye doğru çekerek onun önüne geçti. "Sanırım bay ayıcık fırına girmeye çalışıyor, Lils."

James Sirius her zamanki rahatlığından ödün vermemiş lacivert bi sweat ve siyah eşortmanıyla kız kardeşini uzaklaştırmaya çalışıyordu. Çoğu kişiye tembelce ve fazla salaş gelsede söz konusu Potter kralında paçavralar bile oldukça şık duruyordu. Her zaman dağınık olan şuan yaşadıkları kazan patlaması yüzünden kızıl olan saçları buna oldukça yardımcı oluyordu. James kardeşinin gittiğine emin olarak hala kapıda dikilen kıza döndü. Cassiopeia her zamanki gibi rahatına değil görünüşüne önem vermeyi seçmiş. Soğuk hava onu zorlamasına rağmen koyu gri elbisesini giymişti. Aynada karşılaştığı kızıl saçlar onun gözlerini karartsada onlara şekil vermeyi ihmal etmemiş üstlerini örgü yaptığı saçlarının geri kalanını salık bırakmıştı.

"Yeni uyandın anlaşılan." dedi James'i baştan aşağıya süzerek. Oğlan da onu aynı şekilde sürzükten sonra cevapladı. "Sende hiç uyumamışa benziyorsun." Bu ikilinin dilinde iyi gözüküyorsunun farklı ifade edilişiydi.

Çok geçmeden Potter çifti yanlarına gelirken genç kız bakışlarını ev sahiplerine yöneltti. Açıkçası burda olmaktan rahatsız olmasına sebep olan en büyük etkende Ginny ve Harry'nin onu misafir etmek istediğini sanmamasıydı. Hatta Cassiopeia kendi içerisinde ikilinin kendisini görmekte çok hevesli olmadığına bile emindi.

Fakat görünen o ki genç Malfoy bi kez daha yanılmıştı.

Ginny Potter'ın yüzündeki geniş gülümsemeyle kızın uzattığı elini kendisine doğru çekerek sarılmasıyla afalladı. Kadını şimdiye kadar sadece hastane kanadında yada Mcgonagall'ın odasında sinirden köpürmüş bi şekilde oğlunu azarlarken görmüştü. James'in neden annesinden daha çok korktuğunu anlayabiliyordu. Ama şuan kendisini kolları arasına hapseden kişi tamamiyle bambaşkaydı. Anlaşılan onu sadece James kızdırabiliyordu.

"Gelmene çok sevindim Cassiopeia."

Cassiopeia onunda memnun olduğuna dair bi kaç mırıltı çıkarırken hala üzerindeki şaşkınlığı atamamıştı.

Sonunda nefessiz kalmadan kurtulduğu kollardan sonra kızıl kadının yanında samimiyetle gülümseyen Harry Potter ile selamlaştı. Anlaşılan onu daha geç bekliyorlardı ve bay Potter mutfaktan hızla çıkmıştı. Adamın üzerindeki çiçekli mutfak önlüğü ve dağılmış saçları kızın içerisindeki saçma korkuyu tamamiyle yenmişti. Merdiven basamaklarında duran Albus bastırmaya çalıştığı gülüşüyle babasına hitaben konuştu. "Gördüğün üzre Cassy bu evde babamın sözü geçiyor."

...

İşi olduğu için evde olmayan Teddy ile daha öncesinden tanıştığı için bu sorun olmamıştı. Utangaçlığı hızla üzerinden atan Cassiopeia kendisini mutfakta bulmuştu. Noel arifesinden beklendiği üzre Potter aileside telaş içerisindeydi, James hariç. Kendisi ne mutfakta nede süslemelerde kılını kıpırdatmıyor sadece izlemekle yetiniyordu. Lily bi süre sonra pes ederek odasına çıkmış, Albus ise hiçbir şey yapmayan abisine stemle yıl başı ağacının süslerini onun kucağına bırakıp gitmişti. James salona geçerken Ginny'de yukarıdaki işlerini halletmek için Harry ve Cassiopeia'yı tek bırakmıştı.

Cassiopeia gerilirken son kurabiyeye de şekil verip tepsiye yerleştirdi. İşinin bittiğine kanaat getirerek salona gitmek için hareketlendi. Kızın üzerindeki gerginliği başından beri fark eden Harry masaya koyduğu iki fincanla beraber onu masaya davet etti.

Malfoy bitmek bilmeyen gerginliğini saklamak için elinden geleni yapıyor, mümkün olduğunca bakışlarını karşısında ki adamdan kaçırıyordu. Adamın sözleri bunu başarısız kılarken mecburen ona döndü.

"Sanırım James'in saldırgan tavırlarının sebebini bulduk." dedi yumuşak bir tavırla. Ardından güven verici gülümsemesiyle kızın boğuştuğu cümlelerin ortasında minik bi ışık yaktı. "Kimin ne dediği önemli değil Cassiopeia. Eğer birbirinize gerçekten değer veriyorsanız bu sözleri önemsememeniz gerekir."

"Efendim.." Cassiopeia bi süre duraksadı, şuan neden bahsettiğini anlamıyormuş gibi yapacaktı. Ama söz konusu olan şeyi biliyordu.

Eve döndüğü ilk gün onu karşılayan büyükannesi ve büyükbabası önce kızıl saçlarıyla şaşırmış, ardından yanlışlıkla öğrendikleri James ve ikisinin arasındaki sözde ilişkiyle tepe taklak olmuştu. Anne, babası başından beri bildikleri halde küçüklükten beri sınırlarını aşmadığı gibi kızlarına her hangi olumsuz bir şey söylememişti. Astoria, Malfoy ailesine kıyasla daha az geleneklerine bağlı sayılırdı. Bu çoğu zaman Lucius tarafından kınansada Draco karısını böyle sevdiğini ifade ederek onu susturuyordu. Karısının görüşleri Draco'yu da zamanla etkilemiş, her cumartesi muggle filmleri izlemeye kadar varmıştı. Bu ailelerinin en sevdiği etkinliklerden biriydi. Lucius başlarda oğluna yaptığı gibi torunlarına da müdahale yapmaya çalışmıştı, fakat Astoria ve Draco çocuklarını bu kurallardan uzak büyütmeye yeminliydi.

Öyle de olmuştu, tabi noel tatilini torunlarıyla geçirmek istemeleri bu gidişatı bozmuştu. Lucius torununun asla bir melezle çıkmak gibi bir şey yapamayacağı hakkında sözler savurmuş, ardından oğlunun sözleriyle evi terk etmişti. Draco kızını korumaya çalışmış olsada Cassiopeia çoktan bu sözleri duymuştu.

Sözlerin etkisinde kalıp, kalmamak tamamiyle onun elindeydi. Ya yıllardır süregelen Malfoy kurallarına boyun eğecek yada değişime el uzatacaktı. Cassiopeia kararını vererek bay Potter'ın gözlerinin içerisine baktı.

"Emin olun buna izin vermeyeceğim."

𝘼𝘽𝙊𝙐𝙏 𝙐𝙎 •James Sirius Potter•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin