☔13☂️

702 122 83
                                    

Birkaç gün geçmişti o günün ardından. Changbin ve Hyunjin yine gülümsemeye, birbirlerinin dibinden ayrılmamaya başlamıştı. Gerçi aralarından tek bunu fark eden Jisung'tu. Çünkü onlar konuşmazken bile yakınlardı. Onun dışında Chan'da garip bir değişiklilik vardı. Henüz tam olarak çözememişti kimse. Dün Chan, Minho'nun saçlarını boyarken Minho ona sorular sorsa da büyük olan cevap vermemişti hiçbirine. Minho ise en sonunda kabullenip susmuştu. Şimdiyse yatağında uzanoyor, sessizliğin verdiği değişik huzursuzluk ile uyumaya çalışıyordu. Evde illaki bir kişi olurdu. Ancak bugün sadece Minho vardı ve bu tuhaftı. Chan'ı rahatsız etmek için telefonu eline aldı mor saçlı.

Xxxxx:
Bugün boş musun

Minho ekrana düşen bildirim ile neredeyse yatak düşüyordu. Daha mesajı algılayamamasına rağmen parmağı çoktan, ekrana gitmişti bile. Bildirime tıklayarak sohbete girdi. Çevrimiçiydi. O an Seungmin'i hâlâ kaydetmediğini fark etti Minho. Hızlıca kaydedip, tekrar sohbete girdi ve parmaklarını klavyede gezdirdi.

Minho:
Evet?

Cevap geçikmedi ve telefon titredi.

Seungmin'im⭐:
Teşekkür etmek istiyorum

Minho kaşlarını çattı. Özür ve teşekkür konusunu konuşmuş ve halletmişlerdi. Hızlıca cevap verdi küçük olana.

Minho:
Bunu konuşmuştuk
Teşekkür ya da özrü gerektirecek bir şey yok ortada

Minho tabi ki Seungmin ile kahve içmek, zaman geçirmek istiyordu. Seungmin ile boş boş hiçbir şey yapmadan oturmak bile onun için yeterince fazlaydı. Tek isteği turuncu saçlıyı görmekti. Açıkçası Seungmin'in sadece teşekkür için yaptığını biliyordu ancak umutlanmadan duramıyordu. Turuncu saçlıya kendini nasıl affettireceğini ya da ne konuşacaklarını kafasında planlıyordu hatta.

Seungmin ise teşekkür diyerek, birkaç kelmenin altına gerçek amacını saklamıştı. Teşekkür edilecek bir şey yoktu. Aslına bakılırsa bu yaşanan 'küçük koşuşturma' Seungmin'i eskiye götürmüştü. Yine böyle bir olay yaşanmış, Minho gelip kurtarmıştı onu. Tek fark kurtaran olduğu gibi planlayan da Minho'ydu o zaman. Seungmin sadece aklının köşesinde duran merakla hareket etmişti Minho'ya yazarken. Ne diyeceğini ne yapağını düşünmüştü. Bunun sebebiyse kabul etmese de Minho'ya hâlâ hissettiği -eskisi kadar yoğun olmayan- hoşlantı ya da neyse oydu. Seungmin de bu duygulara ad koyamıyordu. Bu duygulardan hoşlanmadığını biliyordu sadece. Klavyede gezdirdi parmaklarını yğne de.

'Yazıyor' çubukta uzun uzun gözüktü. Minho gelecek olanı heyecanla bekliyordu.

Ve beklenen bildirim sesi.

Seungmin'im⭐:
Akşam 7 sana uygun mu?

İşte bu mesaj Minho'ya çığlık bile attırabilirdi. Hızlıca yazdı küçük olana.

Minho:
Ebet
Evet*

Yaptığı yazım yanlışından dolayı alnına vurmuş, ardından hatasını düzeltmişti. Tekrar yazıyor yazısı belirmiş, Minho'yu heyecana sürüklemişti.

Seungmin'im⭐:
Akşam 7'de kapının önünde ol seni alırım
Konum atman lazım ayrıca
Görüldü

Minho yazılanları görüp algıladığında itiraz etmek için parmaklarını kaldırdığı an bir mesaj daha geldi

Seungmin'im⭐:
Minho.
Beni dinle

Minho:
Tamam...
Ama nereye gideceğimizi söylesen

Seungmin'im⭐:
Yemedim
Sürpriz

Minho:
Peki.
Konum
Görüldü

Seungmin'im⭐:
Akşam görüşürüz

Minho:
Görüşürüz
Görüldü

He Loves Me, He Loves Me Not || 2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin