Seungmin, Minho'nun dediklerinden sonra kendine gelememiş, olduğu yerde öylece karşısındaki beş katlı oldukça sıcak bir hava veren binaya bakıyordu. Nereye gittiklerini bilmediğinden aklına gelenler kısıtlıydı. Minho'nun onu sevdiği bir mekana götürüp yemek yiyeceklerini düşünmüştü.
"Tabii istersen başka bir yere de gidebiliriz. Ben sadece- içeride de birkaç kafe var hem etrafta da- yani istiyorsan başka bir yer de olur"
Minho hızlı hızlı konuşurken iyice batırdığını hissederken Seungmin'in öylece binayı izlemesi hiç yardımcı olmuyordu. Mor saçlı, küçük olanın özellikle gözlerine bakıyor, ne düşündüğünü anlamaya çalışıyordu. Ancak aşık olduğu gözlerde olan ifadeyi bir türlü çözemememiş, iyice gerginlik sarmıştı bedenini.
Her ne kadar Minho bilmese de Seungmin uzun zamandır düşünmemeye çalıştığı anılardan birine yolculuğa başlamıştı bile. İlk randevularını her ne kadar silmeye çalışsa da asla unutamamıştı Seungmin.
Belki Minho'ya hissettiklerinden, ilk aşkından dolayıydı. Belki de o zamanın eski bir anı olarak kalmasını sağlayan Lee Minho yüzündendi.
Ne olursa olsun hatırlıyordu Seungmin. Şimdi mor saçlının uzun çabalarının ardından ona bir şans vermek istemesi ve büyüğünün özellikle burayı düşünmesi... Kim Seungmin'e fazla gelmişti. Kalbini atışını hissedebiliyordu.
"Seungmin?"
Minho gerginlikle turuncu saçlıya seslendiğinde ancak Seungmin ona dönebilmişti.
"Başka bir yer olmasın. Burası gayet... Güzel gözüküyor"
Minho duydukları ile aynı yanındaki adam gibi kalakalırken Seungmin büyük olanın yüzünün, kulaklarının kuzardığını görmüş, üşüdüğünü düşünerek hızlı bir harekette bulunmuştu.
Kendisi de beklemiyordu Minho'nun koluna girip, girişe ilerlemeyeyi. Minho temas ile kendine gelemezken yüzüne çarpan hava ile bedeni rahatlamaya başladı.
"Soğuktan yüzün kızarmış, o yüzden aceleci davrandım"
Büyük olan duraksadı. Onun bunu böyle yormasına sevinmeli miydi? O fazlasıyla seviniyordu çünkü. Kol kola olan iki genç öylece duruyordu hâlâ. Seungmin fark ettiği gibi çekilirken Minho ise karşısında duran boy aynasından yüzüne bakıyordu. Kızarıklık geçmeye başlamıştı bile.
İkili seszice oldukları Kata girdiler. Birinci kat ve ikinci kat tamamen kitaplarlar doluydu. İkinci katta kitapların yanı sıra birkaç dinlenmek için masa vardı. Bunun dışında birkaç çalışma masası, bilgisayar vardı. Birinci kattan bakılınca üst kat gözüküyor, sağlanan güvenlik bariyerleri ile oldukça rahat ve güvenliydi.
Genel olarak kahve, bordo, açık yeşil tonlarının kullanıldığı alan çok hoştu.
"Yemek yedin mi?"
Seungmin duyduğu soru ile duraksadı. Ne olur ne olmaz diye bir şey yememiş, Minho yemek yemek isterse ona eşlik etmek için sadece bir şeyler atıştırmıştı.
"Sen aç mısın?"
Minho sorduğu soruya soruyla karşılık almaması ile duraksadı.
"Yemek yemedin değil mi?"
Onun bu sorusu ile gözlerini kırpıştırdı. Cevap vermese de Minho cevabını almıştı. Seungmin'in yaptığı gibi küçük olanın koluna girmek istede de buna cesaret edememiş, konuşmaya başlamıştı mor saçlı
"Ben de yemedim, hadi gidelim!"
Seungmin büyük olanın söyledikleriyle yutkundu ardından ikili üçüncü kata çıktılar.