2.BÖLÜM

302 17 0
                                    

Gözlerim yavaş yavaş açılmaya başladığında hissettiğim şey başımın acı acı zonklamasıydı. 'Siktir!' diye homurdanarak yattığım yerden doğrulmaya çalıştım. Normal yatağımdan daha sert bir zeminde yatıyordum. O tanıdık kokuyu hissediyordum. Gözlerim tamamen netleştiğinde birden dehşete kapılıverdim. Burası neresiydi ve benim bu deri kanepede ne işim vardı? Burası lüks bir otel odasını andırıyordu. Geniş odanın bir kısmında genişçe bir  yatak ve komodinler, birkaç metre ötede ise benim yattığım deri kahverengi kanepe duruyordu. Duvarlar griydi, tablo yoktu. Yattığım yerden kalktığımda zonklayan başımı tuttum ve önümdeki eşikten geçip bir tık daha yüksekte olan yatağın kenarına geldim. Geniş, çekmeli dolabı açtım. Hiçbir eşya yoktu, hiçbir yaşam ibaresi yoktu. Yalnızca ben ve bu neresi olduğunu asla bilmediğim ıssız oda baş başaydık. Cam kenarına doğru ilerledim. Evimin birkaç sokak ilerisindeki lüks otelin yüksek katlarından birindeydim. Buradan hayal meyal bizim binayı seçebiliyordum.Ve karşı sokaktaki barı...Siktir! Neler olduğunu hatırlamaya başladım. Bar, sayısızca içtiğim shotlar ve yüzünü bile seçemediğim o sandal ağcı parfümü kokan yabancı... Onu öpüşüm... O kadar utanıyordum ki o an! Beni kucaklayışı... Siktir! O pislik mi beni buraya getirmişti? Bedenimi yokladım, hala kıyafetlerimle olmam iyiye işaretti. Peki neden beni bu lüks otel odasına getirip kanepeye bırakıp öylece çekip gitmişti? 

Tüm bu düşüncelerin arasında boğuşurken birden kapı tıklandı. Yoksa o mu gelmişti, gizemli yabancı... Orta yaşlı bir kadın sesi 'Oda servisi!' diye bağırınca rahatladım. 'Girin!' dedim. Sesim bile çatallı çıkıyordu. Kadın bir dolu kahvaltılığı tepsilerle önüme getirirken şaşkınlıkla izledim. Ben bunları sipariş etmemiştim ve büyük ihtimalle param bile yetmezdi. Bu otelin parasını nasıl karşılayacağımı bile bilmiyordum. 'Yalnız ben bunları sipariş etmedim.' dedim kadına. 'Ücreti çoktan ödendi efendim. ' dediğinde şaşkınlığımı gizleyemedim. 'Anlayamadım, kim ödedi?' dediğimde kadın gülümsedi ve dalga geçer gibi 'Afiyet olsun efendim. ' dedi ve hızla odadan çıktı. Burada ne boklar dönüyordu? Kahvaltının ihtişamlı görünmesine karşın her şeyin birbirine karışan kokusu midemi birden bulandırı vermiş ve dün geceyi ısrarla bana hatırlatır gibiydi  ki direkt odadaki tuvalete koştum. Tüm sabahı orada geçireceğimi anlamam çok sürmedi...

Sonunda midemdeki her şeyi kusmaya başardığımda çok rahatlamıştım. Odaya geri girdiğimde ise komodinde daha önce olmayan bir şey vardı. Bir şişe ilaç. Üzerini okuduğumda aspirin olduğunu gördüm. Bu ilaçta nereden çıkmıştı? Bu iş garip bir hal almaya başlamıştı. Oradan nihayet gitmeye karar verdim. Odadan çıktım ve resepsiyona indim. 'Merhaba, benim odamın ücreti ne kadar?' diye sordum. Kadın güler bir yüzle 'Hangi numara efendim?' dedi. Numarasını bile bilmiyordum ki. 'Şu en üst kattaki güneye bakan güzel oda işte.' diyiverdim. Kadın gülümsedi ve 'Bir borcunuz yok, tekrar bekleriz efendim.' dedi. Artık sinirlenmeye başlıyordum. Kimdi bu siktimin iyilik meleği? 'Hanımefendi tüm bunları kim ödedi? İnsanlar bu kadar cömertte benim mi haberim yok?' dedim sinirle. Kadın ciddi bir tavırla cevap verdi. 'Bir bilgim yok, ödendiği gözüküyor efendim. ' dedi. Derin bir nefes verdim. 'Kartın üstündeki isme falan bakamadınız mı? ' dedim. 'Nakit ödenmiş efendim.' dediğinde kadının bilsede söylemeyeceğini anladım. 'Tamam sağ olun. ' dedim ve hışımla otelden çıktım. O adam kimdi ve neden her şeyimi ödemişti. Belki de halimi görüp acımıştı...

Eve döndüğümde anahtarımın olmadığını  fark ettim. Siktir! Anahtar büyük ihtimalle barda kalmıştı. Dünyalar kadar içip parasını ödemediğim barda... İçimde gergin bir hisle çekine çekine bara girdim. Kimse yoktu(Kapıdaki o uyuz görevli bile...) içeride bir çalışma olduğunu farkettim. Barın o eski mimarisini yeniliyor, geliştiriyor gibilerdi. Dünki salak barmeni gördüğümde hemen yanına gittim. 'Ben...'diye ağzımda kelimeleri gevelerken işerini bırakıp eline anahtarımı alıp salladı. 'Bunu mu arıyorsun?' heyecanla 'Evet!' dedim. Sonra konunun borçlarıma gelmesini beklerken adamın öylece anahtarı bana vermesini bekledim. 'Borcum?' dedim çekinerek. 'Ne borcu?' dedi adam. Sonra sırıtarak ekledi. 'Dün gece sevgilin bu barı satın aldı güzelim, ne borcundan bahsediyorsun sen?' dediğinde şok geçirmek üzereydim. O gizemli adam şimdi de bu barı mı satın almıştı? 'Sevgilim mi?' dedim şaşkınlıkla. Aynı gevşek tavırla 'Upps sürprizi mi bozdum? Tüh be! Bunu yeni patronuma söylemezsen sevinirim!' dedi. Artık gerilmeye ve kızmaya başlıyordum. 'Nerede bu YENİ PATRONUN!' dedim sinirle. 'Bilmem, bu gece gelir herhalde.' dedi ve kestirip attı. Bu adamla yüzleşmem gerekiyordu. Bu adam kimin nesiydi böyle?

Eve döndüm ve öğlenden sonra günler sonra ilk defa duş aldım. Son bir günde yaşadığım şeyler beni adeta gerçek hayata geri döndürmüştü. Akşam olduğunda o bara gidip bu çakma iyilik meleğiyle tanışmak içinse gergin ve çok öfkeliydim ve inkar edemediğim bir merak duygusu bana hakim olmaya çalışıyordu.

Üzerime siyah bol paçalı paraşüt pantolonumu ve basit siyah bir crop giydim. Bu iki parça benim kurtarıcılarımdı. Saçlarımı at kuyruğu yapıp akşam saatleri olduğu gibi elimde olan tüm parayı ceplerime tıkıştırıp öfkeyle sokağa fırladım. Karşıya geçtiğimde ise kapıda bir görevli olmaksızın içeri girdim ve barmene doğru ilerledim. İçerisi çok kalabalık ve gürültülüydü. Herkes dans ediyordu ve yeni renkli yanıp sönen ışıklardan göz gözü görmüyordu. 'Patronun geldi mi?' dedim. Diğer müşteriye istediğini hızla verdikten sonra yanıma geldi. 'Vay be evsiz gibi görünmediğinde çok güzelmişsin!' dedi benimle dalga geçerek. 'Haha! Patronun nerede?' dedim öfkeyle. Şebeğin tekiydi! 'Sakin ol şampiyon! İşte orada.' dedi parmağıyla locayı işaret ederek. Hızla oraya doğru ilerledim. Yutkundum ve nefesimi tuttum ve görevlinin sorgusuz sualsiz beni locaya alışını seyrettim. İçeriye girdiğimde bir oda dolusu zengin görünen insanın oturduğunu ve güzel kızların dans ettiğini fark ettim. Ve ortadaki koltukta onu gördüm...

TEHLİKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin