16.Bölüm

153 6 0
                                    

Bir buçuk saattir kızın inlemelerini dinliyordum.
Bir şekilde o evden çıkıp gidememiştim.
Kaan'la son bir kez konuşmak istiyordum ama onunla konuşmaya çalışınca da ne olduğunu görmüştüm.
Üstümü değiştirip yatağa uzanmıştım.
Hayatımda bir de Aslan gerçeği vardı uzun bir süre sonra. Kaan'la olan tüm bu curcunadan kaçmak için Aslan'la tekrar olmayı kabul etmiştim. Şimdi ise onu tekrar öpmüştüm.
Aslan'dan ayrılmalı mıydım? Bu adam için mi yapacaktım bunu? Oof... kafam o kadar karışıktı ki düzgün düşünemiyordum. Ne yapmalıydım?
Birden tıkırtılar duydum ve gelen seslere kulak kabarttım.
"Patronuna söyle bir süre hiçbirinizi istemiyorum." dedi Kaan tok bir sesle.
Yutkundum.
Kız tedirgin bir sesle sordu "Yanlış bir şey mi yaptım efendim?" dedi.
Kaan yanıt verdi. "Hayır,sen...iyiydin." dedi ve ayak seslerinden anladığım üzere odasına geri çıktı.
Kızda gitti ve ben tekrar düşüncelerimle baş başa kaldım.
Demek artık kızları istemiyordu. Ne değişmişti? Benim sözlerimden etkilenmiş olma ihtimali yoktu değil mi?
Saçmalıyordum. Zaten başlı başına saçmalıktı tüm bunlar. Ben eski sevgilimle barışmaya karar vermişken nasıl bugün yine Kaan'ı öpebilmiştim.
Yetmişti artık. Gidip konuşacaktım onunla ve bu saçmalık bitecekti. Ancak saat geç olmuştu bende uyumaya ve yarın konuşmaya karar verdim.
Malum Kaan bey de yorgundur şimdi...

Sabah olduğunda kalktım ve yüzümü yıkayıp saçlarımı topuz yaptım.
Sonra salondaki koltuğa oturdum ve onu beklemeye başladım. Saat kaç gibi kalkardı acaba? Saat 08.00 e geliyordu.
Bekledim... ve bekledim... Sonunda bir saat geçmesine rağmen gelmeyince acaba ben mi gitsem dedim... Tereddütle ayağa kalktım, aklım asla yapma bunu derken kalbim ne olacaksa olsun artık konuşta bitsin diyordu.
Yukarı çıktım. Odasının kapısını tıklattım. Yatak toplanmıştı, Kaan yoktu. Ben daha uyanmadan kalkıp gitmişti. İyi de bu saatte neredeydi ki?
Barda olma ihtimali var mıydı? Ama artık o bara da gitmek istemiyordum. Onun maaşlı işçisiyken bir de kenarda köşede oynaştığı kız olmak istemiyordum.
Onu aramaya karar verdim.
Telefonumu aldım ve onu aradım. İlk çalışta açtı.
"Derin" dedi.
"Kaan bey ben gidiyorum, sizinle son kez konuşmak istedim. Borcumu bir şekilde ödeyeceğim ancak daha fazla buna da bara da devam edemem. " dedim.
"Neredesin sen?" dedi söylediklerimi sanki takmıyordu.
"Evinizdeyim. Ama gidiyorum şimdi." dedim.
"Bekle orada." dedi ve ben daha cevap veremeden birden telefony kapattı.
Neyi bekleyecektim ya? Gelecekti , tekrar tartışacaktık sonra belki öpüşecektik ve sonra o gidip başka bir kızla sikişecekti. Döngü buydu... Bunun için mi beklemem gerekiyordu? Bu adam niye benimle bu kadar ilgileniyordu ya?
Gururum merakıma yenik düştüğü için tekrar beklemeye başladım. Ama karnım biraz acıktığı için mutfağa yöneldim ve buzdolabını açtım. İçi neredeyse bomboştu. Birkaç içki şişesi ve birkaç pahalı çikolatadan başka hiçbir şey yoktu.
Bu adam yemekte mi yemiyordu? Hem dolap dolu olsa bile onun hiçbir şeyini istemiyordum ya, üzerimde pijamamla karnım acıkmış bu adamla kavga etmek için mi bekleyecektim yine?
Sonra sebepsiz yere mutfak dolaplarını karıştırmaya başladım.Alt dolapta kahve paketleri düzenli şekilde duruyordu, bir çeşit kahve vardı. En sertinden ve kalitelisinden. Sonra bir üst rafı açtım, çatal, kaşık hiçbir şey yoktu. Çok garipti.
Yukarı dolaplara baktığımda hiçbir tabağın da bulunmadığını fark ettim.
Çok garipti. Sanki hiçbir yaşanmışlık yoktu. Ben oraları karıştırırken asansör sesi duyuldu ve birden Kaan bey göründü. Panikle arkamı döndüm.
"Bir şey mi arıyorsun?" dedi beni süzerken.
"Hayır, biraz karnım kazınmıştı önemli değil. Neden bir tane çatal bile yok mutfağınızda?" diye sordum merakla.
Şaşkındı,bir an için duraksadı ve alnını kaşıdı.
"Yeni taşındım sayılır. Bir şeyler alacak vaktim yoktu." dedi.
Garip bir tavrı vardı.
"Yemekte mi yemiyorsunuz?" dedim.
"Genelde dışarda yerim Derin. Sorgulamaların bittiyse sana yiyecek bir şeyler söyleyelim." dedi.
"Sorgulamıyordum. Hayır, yemek falan istemiyorum. Ben gitmek istiyorum, çok sıkıldım artık bu şeyden, adamları polise falan verelim bende evime gideyim artık."dedim.
Güldü, sanki alay eder gibi.
"Seni burada zorla tutmuyorum istersen gidebilirsin. Ama o adamlar sandığından daha tehlikeli polise vererek çözemezsin. " dedi.
Artık canıma tak etmeye başlıyordu.
"Kim ki bunlar?" dedim.
"Bir mafya çetesi." dedi.
Ne? Mafya mı? Neyin içine düşmüştüm ben ya?
"Benden ne istiyorlar peki?" dedim.
"Derin bunları defalarca kez konuştuk. Elde etmek istiyorlar işte." dedi.
Gözümü karartmıştım.
"Senin gibi mi?" dedim.
Şaşkındı sonra öfkelendi.
"Hayır Derin, onlar seni bulurlarsa sikmeden bırakmazlar. Ne kadar süre bilinmez seni pis fantezilerine alet ederler sonra da işleri bitince öldürüp denize atarlar!" dedi. Ateş püskürüyordu.
Gerçekten yaparlar mıydı bunu?
Korkmuştum. Yutkundum.
Konuşmaya devam etti.
"Sen beni ne sanıyorsun bilmiyorum ama bu saatten sonra kalmaya da karar versen sana asla yaklaşmayacağım. Saçının kılına bile dokunmayacağım ve aramızda asla hiçbir temas yaşanmayacak. Sende bunu aklına soksan iyi olur." dedi ve sinirle odasına doğru çıktı.
Koltuğa oturdum.
Konuşmaları sindirmeye çalışıyordum.
Gözümden bir yaş geldi. Haklıydı adamı öpüp öpüp sonra beni o istiyormuş gibi davranmıştım. O da karşılık verince bundan korkup kaçmış onu suçlamıştım. Onun tek derdi beni korumaktı. Ama bunun nedenini bir türlü anlamıyordum. Bedenime sahip olmayı istem dışında ne istiyordu benden? Başka hiçbir şey olamazdı ki...
Gidersem eğer gerçekten başıma o anlattıkları gelir miydi? Ne kadarda emin konuşmuştu...
Tamam sanırım bir süre daha buradaydım. Kaan beyle de bir şekilde yaşamayı öğrenecektim.
Yukarı çıkmamı istemediği için ona bir mesaj yolladım.
-Kalıyorum
yazdım.
Derin bir nefes verdim.
Bakalım bundan sonra neler olacaktı? Ay başında okulum açılacaktı ve bara devam edemeyecektim. Bir şekilde Kaan beye olan borcumu bu ay sonuna kadar ödemeli ve bu yükten kurtulmalıydım.
Üniversite ücreti de vardı bide tabii...
Ben derin düşüncelere dalmışken birden asansör açıldı. Gelen kimse yoktu. Bir tek kese kağıdının içinde bir şeyler vardı.
Asansöre yöneldim ve torbayı aldım.
İçinde bir plastik tabağın içinde soslu bir biftek ve yanında da salata vardı.
Kaan bana yemek mi söylemişti.
Yemeği aldım ve hızla mutfak tezgahına doğru ilerledim.
Ona mesaj atmakla yetindim.
-Yemek için teşekkür ederim.
Paketi açtım ve yemeye başladım. Et oldukça güzeldi.
Birden bir ses geldi.
"Derin dur" merdivenlerden inen Kaan 'dı bu.
"Noldu?" dedim merakla.
"O yemeği ben söylemedim!" dedi.
Ne diyordu?
"Ondan hiç yedin mi?" dedi.
Başımı evet anlamında salladım.
"Siktir!" dedi.
Gözlerim kararmaya başladı...
Neler oluyordu. Yemeğin...yemeğin içinde bir şey mi vardı?
Çok geçmeden yere doğru yığımlaya başladığımı hissettim.
Tam düşmeden beni tutan kollar ve Kaan'ın saydırdığı öfkeli küfürler hatırladığım son şeydi...

TEHLİKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin