17.Bölüm

155 6 1
                                    

"O mu yapmış? Emin misiniz? Siktir!"
Kaan'ın öfkeli sesi kulaklarımda yankılanıyordu. Bir arabada gidiyorduk belli ki, arka koltuktaydık.
Gözlerimi fazla açamıyordum ama onun arabayı kullandığını ve benimde arka koltukta oturduğumu fark etmiştim.
Midem bulanıyordu, vücudum sanki uyuşuyordu... sonra gözlerim tekrar kapandı ve bilincim gitti.

                      *************

Gözlerimi açtığımda bir hastane yatağındaydım. Üzerimde hasta elbisesi ve kolumda bir iğne vardı.
Çok halsizdim. Kaan koltukta oturmuş gözlerini bana dikmiş gergince bakıyordu. Gözlerimi açtığımı görünce şakaklarını kaldırdı ve derin bir nefes verdi.
"İyi misin?" dedi yerinden kalkmadan.
Yutkundum.
"Noldu bana?" dedim.
Olan şeyleri yavaş yavaş hatırlıyordum.
"Zehirlendin, miden yıkandı. Şimdi de rahatlaman için serum verdiler." dedi hiç bir mimik oynatmadan.
"Zehir mi?" dedim şaşkınca.
Gözlerimin içine derin derin baktı.
"Evet, biri seni zehirlemeye çalıştı." dedi.
Ne? Yatakta doğruldum, başım dönmüştü ama aldırış etmemiştim. Korkuyla ve merakla sorum;
"Kim? Niye böyle bir şey yapsın ki?" dedim.
"Yavaş ol, ani hareket etme çok hırpalandın." dedi ve derin bir nefes daha verdi.
"İlgileniyorum." dedi.
Tek diyeceği bu muydu?
Konuşmakta zorlansam da cevap verdim.
"Kim yapmış?" diye ısrarla sordum.
Ayağa kalktı.
"Bilmiyorum Derin, ilgileniyorum. Seni benim evimde bile bulabiliyorlarsa kendi evine gitmeyi aklından tamamen çıkarsan iyi olur." dedi.
Kendine de kızarmışcasına.
Sonra odadan çıktı.
Ne demekti bu? Bilmiyorum da ne demekti? Arabadaki konuşmaları çok net hatırlayamasamda telefonda birinin bunu yaptığını öğrendiğini hatırlıyordum. Bana yalan söylüyordu resmen.Kim beni bulmaya çalışıyordu? O adamlar mıydı yine?
Kafam çok karışıktı.
Kaan birkaç dakika sonra geri geldi.
"Doktorla konuştum, serum yarım saate bitecek ve bizde gideceğiz. Ha bu arada, merak etme verdiğim söz hala geçerli seni ne arabaya bindirirken ne indirirken dokunmadım sana. Görevliler yaptı." dedi ve bana bir bakış attıktan sonra odadan çıktı.
Derin bir nefes verdim. Gerçekten bu denli mi etkilemişti sözlerim onu, ve benden bu kadar mı uzak kalmak istiyordu?
Biraz uyumaya karar verdim. Hastanenin beni ne kadar huzursuz hissettirdiğini uyandığım andan beri iliklerime kadar hissediyordum. Çaktırmamaya çalışsamda biraz olsun uyumak belki bana iyi gelecekti...

"Anne!Baba! Doktor bey bir şey yapın nolur! Nolur yalvarırım bir şey yapın!"
yere yığılmış hıçkırıklar içinde ağlıyordum. Her tarafım uyuşmuştu.
"Hanımefendi üzgünüm... ikisini de kaybettik." dediğinde sanki kalbime bir bıçak saplanmıştı... Gitmişlerdi... İkisi birden...
"Bunu bana yapamazsınız!" diye bağırdım...
"Derin! Derin!"
Birden kan ter içinde uyandım.
"Derin!" dedi Kaan bey tekrar tekrar baş ucumda otururken.
"İyi misin? Noldu?" dedi. Gözlerimden yaşlar süzülüyordu.
Birden doğruldum ve boynuna atladım.
Çok...çok korkmuştum. O bana sarılmıyordu bile...
"Beni buradan götürür müsünüz? Hastanelerden nefret ediyorum..." dedim.
Asla başka soru sormadı, sorgulamadı.
Bir süre daha ona sarıldım ve kokusunu içime çektim.Geri sarılmaması umrumda değildi... O an birine sarılma ihtiyacı içindeydim.
Sonra hafif bi şekilde sırtımda ellerini kavuşturur gibi olsa da hemen geri çekti.
"Zaten serum bitti, gidiyoruz. " dedi ve ayağa kalktı.
Hemşire geldi ve serumu çıkarttı.
"Kıyafetlerim nerede?" dedim Kaan'a.
"Dolaba kaldırlılar." dedi.
Dolaptan eşyalarımı aldım.
Kaan hızla arkasını döndü giyinmem için .
Daha önce görmediği bir şey değildi halbuki.
Neyin şovuydu bu?
Üstümdeki elbiseyi bir çırpıda çıkardım.
Sonra ani hareketimle başım dönünce biraz yalpaladım.
Kaan bunu gördüğü gibi yanıma fırladı ve düşmemi engellemek için elimden tuttu.
"Tuttum seni!" dedi.
Beni yavaşça yatağa oturturken ister istemez üzerimdeki beyaz sütyeni ve külodu süzüyordu.
Tek kelime etmedi sadece yarım yamalak bi şekilde sırıttı.
"Noldu?" dedi. "İyi misin, doktor çağırayım mı?"
Gözlerinin içine baktım. Beni kendine o kadar çok çekiyordu ki... gözlerinin içinde kayboluyordum. Tek elimi yanağına koydum.
O dudakları tekrar öpemeyecek olmak beni harekete geçirmek isteyen hormonlarıma ceza gibiydi.
"Özür dilerim." dedim. Gözlerimi bir saniye için ayırmıyordum.
"Söylediklerim için özür dilerim. Sizin sadece güç gösterisinden ibaret olmadığınızı biliyorum ,öyle olsa bana neden bu kadar yardım edesiniz ki?" dedim. Tek kelime etmiyor, yüzündeki elimi kavradı. Yutkundu.
"Sorun değil." dedi ve elimi yanağından çekti.
Artık biliyordum, benim hiçbir zerremi istemiyordu. Elimin ona değmesine bile tahammül edemiyordu. O zaman neden hâla onunla kalmam için beni zorluyordu?
Tek gözümden bir yaş aktı. Sanki o an bana sarılsa 'Her şey iyi olacak.'dese tüm stresim ortadan kalkacaktı.
Gözümden akan yaşı gördü.
"Neden ağlıyorsun?" dedi.
Hızla yaşı sildim.
"Ağlamıyorum, sadece... benim kimsem yok bir süre için olsun sizin bana olan ilginiz içimi ısıtmıştı. Ama günün sonunda bana temas etmek bile sizi gücendiriyor. Bir daha olmaz, merak etmeyin ben gidiyorum." dedim ve ayağa kalktım.
Hızla üstümü giyinirken başımın dönmesini görmezden gelmeye çalışıyordum.
"Öyle değil Derin. Sen istemediğin için sana yaklaşmıyorum, sonrasında pişman olacağını bildiğim için sana dokunmuyorum. Denedim, sen bunu istemedin." dedi.
Gerçekten sebep bu muydu?
Ona döndüm.
"Ben daha önce hiç...hiç biriyle sevişmedim bunu yapacak kadar kimseye kendimi teslim etmeye hazır değildim. Eğer istememde kastın buysa bilemem ama olan hiçbir şeyden pişman değilim."dedim serin kanlı bir tavır takınmaya çalışarak.
Yüzü şaşkındı.
Derin bir nefes verdi.
"İlk yaptığımızda, barda beni neden durdurmadın o zaman? Sıktın kendini, kasıldın. Tek kelime etmedin ama, neden?" dedi beni sorgulayarak.
Göz yaşlarımı tutamıyordum.
"Belki de benimle aylar sonra ilk kez bu denli ilgilenen ve sahip çıkan birini bırakmak istemediğim için kendimi ona vermeye çalışıyordum. Belki bir teşekkür olarak, belki bir fedakarlık olarak bilmiyorum... Bi an için kendimi senden ayırmak istemedim, bunun için de her şeyi yapmaya hazırdım." dedim.
Yüzü şoktan şoka giriyordu.
Derin bir nefes verdi.
Sinirliydi ama kendini açıklamak ister gibi bir tavrı vardı.
"Benden kopmamak için hiçbir şey yapmana gerek yoktu,hiç bir zaman yoktu! Hele ki böyle bir şey? Fedakarlık olarak mı görüyorsun seksi gerçekten? Oof Derin! Senin için bu denli gerici bir şey olduğunu bilseydim en başından öpmezdim bile seni... asıl sen kendini zorunda hissettiğin için bunu yapıyormuşsun..." dedi.
Yutkundum.
"Tekrarlıyorum Kaan, yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim. Seni ben de öptüm unuttun mu?" dedim gözlerinin içine bakarak.
"Tamam." dedi.
Tamam mı? Ne?İnanmıyor muydu bana yani?
"Sana dokunmadan duramadığımı, seninle tekrar öpüşebilmek için yanıp tutuştuğumu... kokunu tekrar içime çekmek için kavrulduğumu mu söylemem gerekiyor illa inanman için?" dedim ona doğru birkaç adım atıp aramızdaki mesafeyi kapatırken.
Şaşkındı ama onun da içinde bir alevin kıvılcımlandığını hissedebiliyordum.
O da artık kendini durdurmaya çalışan yanına söz geçiremiyordu.
"Beni ilk kez bir sözden döndürüyorsun..." dedi ve ensemden kavrayıp beni hızla kendine doğru çekti.
Dudakları saniyeler içinde dudaklarımla buluştu. Diğer eli belimi kavradı ve vücutlarımızı birleştirdi.
Öpüşüyorduk ve benim içimdeki alevler kocaman bir yangına dönüşüyordu...
Soluk alamıyordum neredeyse... Ama bu his sanki... tarif edemediğim bir mutluluktu. Kalbimde kelebekler uçuşuyordu... Kasıklarım alev alev yanıyordu...
Peki ya şimdi ne olacaktı?

Peki ya şimdi ne olacaktı?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
TEHLİKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin