4. İHANETİN FOTOĞRAFI

1.3K 218 359
                                    

Yorum ve oy yapalım lütfen <3 beğeniyor olduğunuzu görmem motive ediyor, yoksa yazasim bile gelmiyor. :(
-

Bazenleri oturur ve kendi kendime 'acaba geçmişe dönmek nasıl bir şey olurdu?' diye düşünmeden edemezdim. Yaptığım hataları düzeltme şansım olup olmadığını merak eder dururdum. Ama bilirdim ki, bu imkansızlığın hiçbir geçerlilik payı yoktu ve olmayacaktı.

Veya... ben mi öyle sanmıştım? 

Şimdi ise geçmişe dönmüştüm. Hem de sebebini bile henüz anlayamadığım bir sebepten ötürü.

Mezarlık... mezarlık... mezarlık...

Hayır! Nereden bakarsam bakayım bir türlü bunun sebebini anlayamıyordum. Tek bildiğim tekrardan 20 yaşındaydım ve bazı şeyleri belki de değiştirebilme şansım vardı?

Mesela Yalkın'ın ölümünü engelleyebilmek veya ablamın ortadan amansız bir şekilde neden kaybolduğunu öğrenebilmek.

Tamam, normal davranmam konusunda hemfikirdim fakat bir yandan da kendimi delirmiş gibi hissediyordum. Bir yanım hala bunların tamamen bir rüya olduğunu söylerken bir yanım ise bana, bu şansın yeniden verilme sebebinin ne olduğunu sorgulatmaya devam ediyordu. Bu ikilimde kalan ben ise, karmaşık bir bulmacanın içerisinde sıkışmış gibi hissediyordum.

§

Maalesef ki işe geç kalmıştım. Hem bulunduğum duruma uyum sağlamak hem de mantıken 3 yıldır göremediğim ablamı bugün yeniden görebileceğimin sersemliği vardı üzerimde.

Sima ablam akşam saatlerinde evde olacakmış. Bu da demek oluyordu ki, iş çıkışı gitsem bile onu görebilmek için bolca zamanım olacaktı. Onu gerçekten de çok özlemiştim. Annemi ve beni sevip sayardı. Babamla olan ilişkisi ise nötrdü. Daha doğrusu, babamın herkesle olan ilişkisi buna sebep olan en büyük etkendi.

Ablama ne olduğunu ve neden ortadan kaybolduğunu gerçekten de çok merak ediyordum. Madem geçmişe döndüm, ters bir şey olup olmadığını öğrenmem lazımdı. Artık onunla geçireceğim bir saniyenin bile kıymeti vardı üzerimde.

Personel odasından çıktığımda, üzerimdeki iş kıyafetime olan nefretimin hala değişmediğini fark etmemle gözlerimi devirdim. Mavi renginde bir polo yakalı tişörttü. Ünlü bir spor kulübüne ait bir spor salonuydu burası ve birkaç katlı bir binada hizmet sunuyordu. Bu nedenle çoğu profesyonel sporcunun veya profesyonel sporcu yolundaki kişilerin uğrak yeri oluyordu. Mesela Yalkın'ın da. Ancak iş kıyafetleri maalesef ki rezaletti.

Tam koridorlardan ilerliyordum ki bana doğru hızla gelen Yalkın'ın antrenörü Ceyhun beyi görmemle duraksadım. Kulağından indirdiği telefonunu hızla cebine attı ve "Yalkın'a ulaşamıyorum!" Dedi panik halinde.

Bir dakika... nedir bu dejavu?

Gözlerim istemsiz kısıldığında sanki bu anı önceden yaşamışım gibi hissettim. Mesela... önceki zamanımda?

"Bugün çok önemli çalışmaları gerçekleştirmemiz gerekiyordu. Yarışmaya da bu kadar az zaman kalmışken neden böyle yapar ki?!" Sinirle ellerini alnına atıp gözlerini yumdu. "Delirtecek beni! Normalde böyle biri de değildi ki sorumsuzluk yapıyor desem!"

Evet! Harfi harfine hatırlıyorum bu söylediklerini. Bu an neden bu kadar tanıdık geliyor yahu? Kesin önemli bir durum çıkacak bunun altından, demedi demeyin.

"Sana veya diğerlerine haber verdi mi bari gelmeyeceğine dair?"

"Yani... hayır..." dedim tereddütle. "Ama diğer mesai arkadaşlarımın bilgisi olup olmadığını bilmiyorum. Sorarım yine de." Mesela Senem'e.

SİLİNİŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin