Önceki bölümün yorumlarına baktım da... Olm sövmek serbest dedik diye Kenan'ın anasını s*kmişsiniz DJFKGJXÖDJXKDNX
Yani tamam sövün ama sonra çok ağlayacağız haberiniz olsun :')
Hadi keyifli okumalar 🌸
"Hakan hocam?"
Zamanın durduğu anlar vardır; kimsenin ne diyeceğini bilemediği, tek bir ses çıkarsa çok garip duracağı anlar... Veysel ve Kenan, tanıştıkları ilk saniyeden beri çok şey yaşamış, çok kez zamanı durdurmuşları aralarında. Kimi zaman şaşkınlıktandı bu anlar, kimi zaman hüzünden, kimi zaman adını bile koyamadıkları duygulardan... Ve şimdi, Veysel bir yanında eski hocası, bir yanında abisiyle; yine zamanın durduğu bir anın içindeydi.
"Merhaba, Veysel."
Hakan'ın sesi tereddütlüydü, yüzünde ise tedirgin bir gülümseme vardı. Veysel usulca yutkundu, içi karmakarışıktı. Bir tarafı eski hocasını gördüğü için duyduğu şok ve sevinçle; diğer tarafı abisine olan kırgınlığı ve öfkesiyle doluydu. Ama saniyeler içinde baskın gelen, Hakan'a duyduğu özlem oldu ve nihayet titrek bir nefes aldı.
"Hocam..."
Gözleri dolu dolu güldü ve durduğu yerden koparak Hakan'a koştu. Hakan da nihayet mutlulukla gülümseyerek, ona doğru ilerledi.
"Hocam!" Veysel Hakan'a sımsıkı sarılırken, kalbindeki özlemi uzun zaman sonra bu kadar net fark etti. Gözyaşları yanağından süzülürken anladı; hocasını çok özlemişti.
"Dur dur deli, kemiklerimi kıracaksın." diye söylendi Hakan gülerek. O da Veysel'e sıkı sıkı sarıldığı sırada; birkaç metre ötelerinde duran Kenan gözlerini kısarak izliyordu ikiliyi.
"Hocam... Ben çok özlemişim sizi." dedi Veysel titreyen sesiyle. Eski asistanının sırtını sıvazlayan Hakan da özlem dolu bir sesle konuştu:
"Aslanım, ben de seni çok özledim... Burnumda tüttün yemin ediyorum ya."
Gülerek geriye çekildi Veysel. Hakan ona gülümsedikten sonra bakışları, yumruğunu sıkarak onları izleyen Kenan'a döndü ve hafifçe kaşlarını kaldırdı.
"Yeni hocan galiba?" dedi Veysel'e, sorarcasına.
Yüzündeki gülümseme usulca kaybolan Veysel yutkundu, başını salladı. Kenan yavaş adımlarla onlara ilerlerken, içinde adlandıramadığı saçma sapan bir his vardı.
"Ee, hocam..." Veysel boğazını temizledi. "Tanıştırayım, bölüm başkanımız Kenan Acar."
Hakan ufak, samimi bir gülümsemeyle elini uzattı Kenan'a.
"Memnun oldum, Hakan Aydıner ben de." dedi sıcak sesiyle.
Kenan her ne kadar adama uyuz olsa da, kendini zorlayıp kibar bir şekilde sıktı elini.
"Hoş geldiniz."
"Hoş bulduk. Veysel'in hocasısınız demek?" dedi Hakan, hala gülümsüyordu.
Kenan başını sallamakla yetinip elini geri çekti. Belki bir şey daha ekler umuduyla ona bakan Veysel, ikinci bir hayal kırıklığıyla bakışlarını yere çevirdi.
Kenan'a duyduğu ne kadar güven varsa, hepsi tek tek yerle bir oluyordu bugün.
Kardeşinin hayal kırıklığının farkındaydı Kenan. Bir saniyeliğine, gizleyemediği bir çaresizlikle baktı kardeşine. Ne kadar isterdi, Hakan'a kardeş olduklarını söylemeyi, hatta haykırmayı... Ama şu an bile dinleniyor olabilirlerdi. Bu yüzdendi sesini çıkaramaması.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybedilmiş Bir Oyun - VeyKen (Gönül Dağı) (•FİNAL OLDU•)
FanfictionGenel cerrahi bölümünün hocası Veysel Kaya ve yeni cerrahi bölümü başkanı Kenan Acar... Düşmanlıktan arkadaşlığa; Dostluktan kardeşliğe dönen bir hikaye 💫 Kaportacı Veysel'i Doktor Veysel olarak okumaya hazır mısınız?