Bölüm 43 - Özür Dilerim

624 25 143
                                    

Öyle bir bölüm kiiiii... Susuyorum, yorumu size kalmış dhdjxhd

Umarım olayları ve gidişatını beğenirsiniz<3

Keyifli okumalar 🌸










Soğuk, loş depoya giren adımlar; bütün sessizlik çabasına rağmen boşlukta yankılanıyordu. Kendini ilk gördüğü ekipman yığının arkasına attığı anda gergin bir nefes verdi adam. Şu anda bunu yaptığına gerçekten inanamıyordu.

Barış Acar'ı tanıyan kimse, onun başkaları için kendini tehlikeye atabileceğine inanmazdı zaten.

Ama dayanamamıştı Barış. Kenan'ın güçlü durmaya çalışan hali gitmemişti bir türlü gözünün önünden. Abisi kimseye bir şey fark ettirmemeye çalışsa da korkuyordu; hem de çok. Tanıyordu onu Barış, sevdikleri için her şeyini verebileceğinin de farkındaydı. Bu yüzden, bir şeyler yapmak zorunda hissetmişti kendini. Abisini ve Veysel'i bu belaya bulaştıran oydu; kurtulmalarına yardım eden de o olmalıydı.

Bir süre sessizce durdu ve içeriden gelen konuşmaları duymaya çalıştı. Mekanın üst katındaydı Cengiz'in odası; ara sıra tavandan duyulan adım seslerine bakılırsa şu an yukarıdaydı. Alt kattaki küçük, basık ve karanlık camlarla çevrilen kısmı ise Cengiz'in sağ kolu olan Mert'e ayırmışlardı. İyice yerine sinerek, Mert'in sığındığı eşya yığınının arka tarafında kalan odasından gelen seslere odaklandı Barış.

"Akşam 8'e süre vermiş... Hayır gerizekalı, yarın akşam 8. Aynen... Yok, bir sıkıntı çıkacağını sanmıyorum. Şu doktor, tıp bitirmiş falan ama pek zeki gözükmedi bana. Kardeşine de çok değer veriyor belli... Öz kardeşine lan, Barış'a değil herhalde. Barış'a değer verenin beyninin varlığından şüphe ederim ben."

Barşı gözlerini devirdi. Mert'in telefonda konuştuğu kişiyi tanımıyordu ama o da aynı fikirdeydi yüksek ihtimal.

"Yok, daha bulamadık Barış'ı. Bulduğumuz anda Cengiz abi s*kecek zaten belasını, merak etme. Neyse... Ben geliyorum senin oraya, şu Veysel'i bir de ben kontrol edeceğim ayıkken. Hala sana attığım konumda di'mi, değiştirmediniz yerini? Tamam, tamamdır. Maksimum 20 dakikaya yanındayım."

Telefonun kapandığını, Mert'in odadan çıkmak için hazırlandığını duyan Barış; derin bir nefes alarak saklandığı yerden çıktı. Şimdi planın en sıkıntılı ve zor kısmına gelmişti. Katta yalnızca Mert'in olması belki de tek avantajıydı.

Cam odaya yaklaştı. Mert'in arkası ona dönüktü; belindeki silahı düzeltiyordu. Usulca yutkundu Barış, tek bir yanlış hamlede gebereceğinin farkındaydı. Sessiz ama hızlı adımlarla Mert'in arkasına yaklaştı ve bir anda kolunu boğazına sarıp nefesini kesti. Mert çırpındı, kurtulmaya çalıştı; nefes alamadığı için ses çıkaramıyordu.

Barış ifşa olmamak için gıkını bile çıkarmadı, gözleri odada gezindi; duvarın dibine yığılmış tahta parçalarından bir tanesinin ayağının dibinde olduğunu fark ettiği anda hafifçe gülümsedi. Kolu hala Mert'in boğazına sarılıyken, onu da eğilmeye zorlayarak boştaki kolunu aşağı uzattı ve tahta parçasını kavradı. Yeniden doğrulurken, nefessizlikten çırpınan adamın kafasına sertçe vurdu tahtayla. Mert hareketsiz kaldı; bir saniye sonra tamamen baygın halde yere düşmüştü.

Barış, kalbi hala güm güm atarken, Cengiz'in hiçbir şey duymamış olmasını dileyerek yere eğildi ve Mert'in ceplerini aradı. Nihayet telefonunu buldu, bir saniye daha beklemeden odanın dışına koştu. Deponun kapısına koşarken nefes nefeseydi, kalbi göğüs kafesinden fırlayacak gibi atıyordu.

İlk kez hayatını tehlikeye atmıyordu ama, ilk kez bir başkası için ölmeyi göze almıştı.

Kendini arabasının kapısından içeri attığı gibi başını arkaya yaslayıp sakinleşmek için derin derin nefesler verdi. En sonunda, Mert'in telefonunu çıkarıp kilit ekranını açtı. İçinden, hafızası iyi olduğu için binlerce kez şükretti; çünkü yurtdışına çıkmak için Cengiz'den para almaya gittiğinde istemsizce göz ucuyla kenarda telefonuyla ilgilenen Mert'i incelemiş ve kilit ekranını açarken girdiği şifreyi görmüştü. Eğer hala değiştirmediyse, Veysel'i kurtarmak için ellerinde büyük bir şans vardı.

Kaybedilmiş Bir Oyun - VeyKen (Gönül Dağı) (•FİNAL OLDU•)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin